Tgrt Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

20 May 2016 16:04
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ticaret Odası'nın ödül töreninde konuştu.

Sadece sofralarınızda bir çayı içmek değil, bunun nasıl elde edildiğini nasıl toplandığını görmek de o dünyamıza ayrı bir zenginlik katacaktır. Görmek, duymak, gelip geçerken uğramak başka tüm güzelliklerini yerinde yaşamak başla. Bu vesile ile bizde sılawı rahim yapacak, hemşehrilerimizle doya doya hasret gidermiş olacağız. Rize'de ödül almaya hak kazanan tüm kurum ve işadamlarınızı kutluyorum. Türkiye hedeflerine 81 vilayetinin tamamının kalkınması, büyümesi, üretimde, ihracatta ileriye gitmesiyle ulaşacaktır. Ülkenin bir kısmı ileriye giderse bir kısmı geride kalırsa orada bir dengesizlik ortaya çıkacaktır. Bu dengesizlik beraberinde sosyal huzursuzlukları da çıkarıyor. Attığımız her adımda ülkemizin tamamını kucaklamaya özel önem verdik. Eskiden ciddi bir hastalık durumunda, bırakın mahallenizdeki aile doktorunu, ilçenizdeki sağlık ocağını, il merkezindeki hastaneyi, mecburen ya Ankara'ya ya İstanbul'a gitmek zorundaydınız. Hastanede muayene için sıra alıp doktora ulaşacaksınız, tetkik yaptıracaksınız, eğer varsa ilacınızı alacaksınız. İlacın biri var diğeri yok. O ne olacak, onu eczaneden alacaksın, ama ben sigortalıyım, emekliyim vs. Biz bugünleri yaşadık mı, yaşadık.


Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür. İnsanoğlunun hafızası maalesef unutmayla maluldur. O günleri çok çabuk unuttuk. Ankara'daki, İstanbul'daki hastanelere nasıl ulaşabiliyorduk? Günler süren yolculukların çilesini çekiyorduk. Bugün Rize yapılan yeni hastanelerle, ek üniteler, araştırma merkezleri, aile sağlığı merkezleriyle sağlık alanında çok farklı bir yere ulaştı. Halen yapımı devam eden hastanelerimizle inşallah Rize'yi daha da ileriye götüreceğiz? Peki eğitim konusunda yaşadığımız sıkıntıları hatırlıyor musunuz? Üniversitenin adının ancak Trabzon'dan sonra rastlanabileceği günleri unutmadık değil mi? Hamdolsun 10 yıldır faaliyette olan üniversitemiz bölgesinin ve ülkemizin en seçkin eğitim ve öğretim kurumu olma yolunda ilerliyor. İlkokul, ortaokul, lise düzeyinden yeni dersliklerle Rize'ye güçlü bir eğitim kazandırdık. Hizmete girmiş olan Karadeniz Sahil Yolu'nu hatırlayın. Göreve geldiğimizde yüzde 35'i bitmişti. Yüzde 54'i hamdolsun Başbakanlığımız döneminde bitti. Ovit Tüneli'ni, Rize İkizdere yolunu sizler daha iyi biliyorsunuz. Bu yıl havalimanının ihalesi de yapılıyor. Artvin-Rize bölge havalimanına kavuşuyor. Bu da Ordu-Giresun gibi aynı şekilde deniz üzerinde havalimanı olmak üzere dünyadaki müstesna havalimanlarından bir tanesi olacaktır. 

Havalimanının inşasıyla ilgili teknik hazırlıklar bitmek üzere. İnşallah süratle yapımı devam edecektir. Çay deyince akla Rize gelir. Çayı ek değil asli kazanç kaynağı haline getirerek hem kalitenin yükseltilmesini hem de üretimin artırılmasını sağladık. Geçen yıl 1,1 milyar lira çay üreticilerimize ödedik. Destekleme kapsamına aldığımız çay üretimi için 1,6 milyar lira nakit ve hibe desteği veriyoruz. çAY-KUR'u yeni yatırımlarla modernize ediyor ve büyütüyoruz. Kimi fabrikaların yerleri değiştiriliyor kimilerinin kapasitesi artırılıyor. Kivi olayını hafife almayın. Çok bereketli bir ürün. Gerçekten bunun endüstrisini kurmak süretiyle kivide Rize çok ciddi bir konuma ulaşabilir. Bunu geliştirebilirsek çayın yanında alternatif ürün olarak kivi meyvesiyle Rize yeni bir adımı atmış olur. Doğalgaz, organize sanayi bölgesi, lojistik üs merkeziyle Rize'yi önemli bir yere taşıyoruz, taşınacağız. Turizm Rize için çay kadar büyük kazanç sağlama vesilesidir. Başbakan olduğum günden beri hep söylerim, Allah aşkına Rize'de ev mi yapıyorsun? Ev yapıyorsan şu yerel, özgün mimariyle bu evi yap. Rastgele dikey mimariyle çıkıyor da, çıkıyor. Öyle bir proje falan da yok. Aklı ne elveriyorsa onu yapıyor. Ne sıvası var ne bir şeyi var. 


Televizyonda falan çıkıyorsa bayılıyor, övüldüğünü zannediyor. Sizin özgün mimarinizin kendisi inanın burada çok ciddi bir çekim alanı oluşturacaktır. Nasıl Safranbolu, Beypazarı evlerine gidiliyorsa inanın Rize'ye sadece bunun için gelecek olanlar var. Devlet başkanlarına video çekimlerini gösterdiğinde 'Burası nerede' diyorlar. 'Buraları cennet' diyorlar. Kendimize ev yapıyorsak kalkıp da 4-5 kat evi çok da sondaj itibarıyla durumu olmayan bir yere yapmanın anlamı yok. Sonra da sel felaketi olunca devlete başlarlar küfretmeye. Suç devletin değil ki senin! Devleti suçlamanın bir anlamı yok. Gel şunu bizim özgür mimarimize uygunu yap. Ama ne diyor '6-7 uşağım var onlara bir daire olmasın lazım' diyor. 'Onlara bir başka yere yaparsın da' Ama yok. Bunu sanayici olarak sizler anlatmalısınız. İnanıyorum ki bu adımı hep beraber atacağız. Neyse şimdi oteller yapılmaya başlandı. Malum Rizespor A.Ş'nin de bir otel projesi vardı. İnşallah şu anda bitmiş bir tane var. İnşallah bir tane daha ihalesi yapılmak üzere var. Rizespor'un bu projesi hayata geçerse, Rize inşallah otelcilik noktasındaki sıkıntısını büyük ölçüde aşmış olacak. 


Bir de yaylalarımız var. Şimdi Ayder Yaylası'na çıktığınızda Allah aşkına o binalara 'evet' demek mümkün mü? Bakan arkadaşlarıma da söylüyorum, biz kentsel dönüşüm projelerini yapıyoruz ya, bunların bir tanesini Ayder'e, bir tanesini Uzungöl'e yapmamız lazım, ondan sonra diğerlerine yaymamız lazım. Biz o evdelerde oturanları da seviyoruz ama onlar kendilerini sevmiyorlar. Yapacaksın, orada hem tarih, hem çevre hem oranın yerel, özgün mimarisi olacak. Ondan sonra seret bak turistler nasıl geliyor. İnşallah turizmde hak ettiğimiz yere ulaşacağımıza, çok ciddi bir gelir kaynağı elde edeceğimize inanıyorum. Bir Yeşil Yol Projesi başlattık. Birileri çıktı yok gren peace vs. Bunların dikili ağacı yok. Nerede hayırlı bir iş yapıyorsun, bunları karşında buluyorsun. Bir sorun bakalım nerede ne yaptınız diye... Biz bu ülkede milyarları bulan fidan dikimi yaptık. Bunları onlara rağmen yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz. Cumhuriyet tarihinde Türkiye'de bu dönemde yapılan barajlar, göletler. Biliyoruz ki, yeşil medeniyettir, su medeniyettir, yol medeniyettir, yolu olmayan, suyu olmayanın, yeşili olmayanın medeniyeti konuşması sözkonusu değil. İşte bunu başaracağız. 


Yavuz Sultan Selim Köprüsü şu anda 26 Ağustos'ta açılışını yapıyoruz. Buralara geldiler gösteri yaptılar 'istemezük' dediler, biz de 'isterük' dedik ve iş bitti. Kınalı'dan köprüye, köprüden Akyazı'ya kadar olan bölgelerin de ihalesi yapıldı. Kınalı'dan çıktığınız zaman Akyazı'ya kadar non stop. Bu iş bilenin kılıç kuşananın. Onlara rağmen oldu bunlar. O yollarda aracınızla gittiğinizde sağa bak yeşil, sola bak yeşil, bir tarafın deniz. Boğazın altından Marmaray'ı yaptık. 'olmaz, yapamazlar' demediler mi? Yaklaşık 3 yıl oldu. 3 yılda Marmaray'dan geçen yolcu sayısı 130 milyon. Şimdi Avrasya Tüneli bitiyor. Avrasya Tüneli'nden de otomobiller geçecek. Bu da boğazın altında. Biz diyoruz ki İstanbul'un yoğun trafiğini hafifletelim. Bir diğer adım da Körfez geçişi. Son tabliyenin vidalarını sayın Başbakanımız ve Binali Bey'le gittik o vidaları orada sıktık. Osmangazi Köprüsü olarak adını ilan ettik. Oradan Orhangazi'ye 40 km.lik yolun açılışını yaptık. Oraların güzelliğini göreceksiniz. 8,5 saatlik İstanbul-İzmir otoyolunu 3,5 saate indiriyoruz. Çanakkale Köprüsü'nü yapıyoruz şimdi inşallah. Böylece Çanakkale'de de Anıttepe ile Çanakkale merkezini birbirine bağlayacağız. Avrupa'dan gelen otomobiller bunlar İstanbul'a gelmeden Çanakkale Köprüsü'yle İzmir'e ulaşacaklar. Oradan da Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlamış olacağız. 


Tüm bunlar yürek işi, dertli olmak işi, aşık olmayı gerektiren işler. Aşığa dağ bile deldirilir. Ferhat Şirin'e öyle kavuştuk. Biz Ferhat Şirin'e kavuşacağız. Buradan Yeşil Yol projesiyle tepelerden dağları aşarak şehir merkezine girmeden Karadeniz'e nazır oralarda gelen turistlere yaylaları gezdirme imkanını bulacağız. Yaklaşık 4 bin km.lik uzunluğa sahip projenin 650 km. yakın mesafesi Rize sınırları içinde. Yaylalarımızda talebe cevap verecek tesislerimizin kurulmasıyla Rize'yi cazip bir turizm merkezi haline getirecek adımları atmakta kararlıyız. Ayder'de 200 milyon liralık yatırımla inşa edeceğiz Hız Sporları Merkezi çalışmalarımız sürüyor. Bölgeyi turizme açma projesi tabiat güzelliklerimizin tahribi pahasına olmayacak. Elimizdeki güzellikleri kazanca dönüştürmek için ulaşımdan tesise kadar yatırımları yapmak zorundayız. Bu yapıları doğayı koruyarak gerçekleştirilebileceğine ben inanıyorum. 


Bugün ayağımıza pranga vurulmaya çalışılıyor. Bu pranganın adı bölücü terör örgütüdür. Suriye'de yaşanan insani kriz bunlardan biridir. Gezi olayları bu teşebbüslerden bir başkasıdır. Paralel ihanet çetesinin 17-25 Aralık darbe girişimi aynı amaca yönelik adımdır. Terör örgütünü yeniden harekete geçirdiler. Aslında Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde süren, bir kısmı geri kalmışlıktan bir kısmı terör fitnesinden kaynaklanan sorunları çözmede ciddi bir mesafe katetmiştik. Geri kalmışlık meselesini yaptığımız yatırımlarla geride bıraktık. Eğitim, sağlık, ulaşım, altyapıda bölge diğer yerlerimize göre daha geride değildir. Hakkari'de Selahaddin-i Eyyübi havalimanında 4 müteahhit değiştirdik. Çünkü her müteahhit tehdit alıyordu. Daha sonra roket attılar, silahla taradılar. Şimdi yeniden başlamak üzere. Bunların insani, vicdani, hani diyorlar ya biz Kürtlerin temsilcisiyiz, hiç alakası yok. Bunlar bir üst aklın kendilerine verdiği talimatla hareket ediyorlar. Kürtlerin temsilcisiysen niye kalkıp da yolları, havalimanları yapanlara engel oluyorsun, bu mühendisleri, öğretmenleri niye kaçırıyorsun? Camileri, okulları yakanlar, yıkanlar bunlar değil mi? O camilerde ibadet edenler benim Kürt kardeşlerimin kendisi değil mi?


Terör destekçisi olan siyasilerle ana muhalefet partisi şu anda iş tutmuş durumdalar. Ana muhalefetin başı şahsımla alakalı çok çeşitli ifadeler kullanıyor. Diktatör bozuntusu gibi ifadeler. Önce sen aynaya bak! Eğer diktatörün cumhurbaşkanı bir ülke ise Türkiye sana bunu söyletmezler, konuşturmazlar. Ağzından adeta afedersiniz salyalar akıyor. Kendilerinin de yanında olanların da. Bu millet yegane karar vericidir. Bir taraftan Atatürkçüyüm diyeceksin, öbür taraftan seçim sandıklarından çıkamayacaksın. Sadece hakaretle netice almak isteyeceksin. Bu millet sana 'yürü' demez. Çünkü ahlaken sıkıntılısın. Benim milletim kimin ne yaptığını biliyor. Kendisine hizmetkar olanı benim milletim yolda bırakmaz. Dokunulmazlıklarla ilgili ne dedi 'Biz destekliyoruz' dedi. 2 gün önce desteklediler mi, desteklemediler. İktidar partisi ile MHP yüklendiler ve 250'yi yakaladılar. Bugün de hamdolsun 376'ya kadar çıktı ve böylece referanduma gitmeye gerek kalmadı. Referanduma gidilseydi ne olacaktı biliyor musunuz, millet en az yüzde 70-80'le ders verecekti. Bölücü terör örgütünün destekledikleri zaten hiç önemli değil. Onlar bu operasyonlarla şu anda kendilerine yeni bir gelecek hazırlamanın gayreti içindeler. Bu operasyonlar nihai neticeyi alana kadar devam edecektir. 


Şehitlerimiz var. Ama güvenlik güçlerimiz bu yola çıkarken zaten hepsi hedefine neyi koydu, şehadeti koydu. Bu şehitlerimizin karşılığına da bütün kardeşlerim kararlı bir şekilde aldılar, almaya da devam edecekler. Bizim bir şehidimiz bire 20'yle ölçülmez. Ama hesabın sorulması çok önemli. Biz o bölgelerde kentsel dönüşümlerle de kimin kimin temsilcisi olduğunu göstereceğiz. Altyapısı ile üstyapısı ile bölgeyi yeniden inşa edeceğiz. Biz yola çıkarken demokratik açılım dedik, yanaşmadılar. Daha sonra milli birlik, kardeşlik dedik, buna da yanaşmadılar. Biraz daha mesafe aldık, çözüm süreci dedik. İstedik ki kimlik ve kültür alanındaki sorunları ortadan kaldıralım. Ona da adım atmadılar. Şimdi bazıları diyorlar ki, 'demokraside bunların önünü açın'. Daha ne olacak? Girdin, parlamentoda 80 temsilcin var. Bu sürecin içerisinde tüm benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküyorsun, bu arada 53 tane insanımızın maalesef ölümüne neden oluyorsun, ortalığı karıştırıyorsun. Kusura bakmayın ama buna müsaade edilmez. Önümüzdeki tek bir şey kalmıştı; o da terör örgütünün silahlarını tümüyle betona gömme. Bunların haritası ve koordinatları da devlete verilecek. İşte bu noktada devlete verilen sözlerin unutulduğu, yapılan herşeyin unutulduğunu, birtakım ellerin devreye girdiğini gördük. 


Bir yurtdışı ziyaretinde uçakta gazetecilere söyledim 'Bir üst akıl bunları yönetiyor'. Gazeteciler 'bu üst akıl kim?' dediler, sizler bileceksiniz dedim. Kim olduğunu biliyorum. Ama sen medya olarak çıkaracaksın. Bölge insanına en küçük bir faydası olmadığı çok açık olan yeni bir terör süreci adeta zorla başladı, başlatıldı. Dünyanın değişik yerlerinden sırtına fotoğraf makinası alan gelip Diyarbakır'ı gezip dolaşıyor. Sizin burada ne işiniz var? Ondan sonra yalan yanlış haberler. Orada bazılarını konuşturtuyorlar. Uluslararası medyada güçleri var ya, sanki Türkiye'de bir iç savaş varmış havasıyla dünyaya tanıtmaya çalışıyorlar. Bizde iç savaş yok. Bu işi Allah'ın izniyle bitireceğiz. Bu vesile ile tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Az önce Şırnak'tan bir Mehmetçiğimizle telefon görüşmesi yaptım. 6 aydır Şırnak'tayım dedi. Gözlerindeki ışıl ışıl mücadeledeki kararlılığını gördüm. Telefonda kameralı sistemle görüştük kendisiyle, mutlu oldum, Rabbime hamdolsun. Bizim Mehmetçiğimiz Allah'ın izniyle, polisimizle nasıl elele omuz omuza, önlerinde çorbayı beraber kaşıklıyorlar. Arazideki mücadeleyi de aynı kararlılıkla beraber veriyorlar. 

Hani o tankın üzerindeki genci gördüğünüzde bunu nasıl yaptı dersiniz. Mesele iman meselesi iman. Bizim bu süreçteki iyi niyetimiz maalesef, kazılan çukurlarla, döşenen patlayıcılarla, canlı bomba saldırılarıyla, kalleşçe eylemlerle istismar edildi, boşa çıkarıldı. Halbuki biz artık gözyaşları dinsin, yürekler yaralanmasın derken gerçekten çok samimiydik. Bölgede 35 yıldır süren ve 150 yıllık geçmişi olan dönemi bitirip kardeşliğin dilinin hakim olmasını istiyorduk. İşte Dürümlü'deki olayı biliyorsunuz. Kamyonla oraya gidip nasıl bunu patlattılar ve 20'ye yakın kardeşimizi şehit ettiler. Bunlar Kürt değil miydi? Nasıl oldu da şehit ettiniz? Bunlar bunun bedelini daha ağır ödeyecekler. Dün Ulaştırma Bakanımız adaylığını ilan ettikten sonra kendileri sağolsun hemen Diyarbakır'a gittiler ve orada taziye evini ve çadırını ziyaret ettiler, aile yakınlarıyla görüştüler, kabir ziyaretini yaparak oradan döndüler. İnşallah bizler de 28'inde Diyarbakır'ın terminal binasını açmaya gideceğiz. Bizim için Dürümlü mezrası katliamının Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Gaziantep'te yaşanan katliamlardan bir farkı yoktur. 79 milyon vatandaşımızın tamamının kalbinde bir nefret dalgası oluşturmuştur. Bu hadise terör örgütünün gerçek yüzünü bölge halkına göstermesi bakımından önemlidir. 

Artık hiç kimse için terör örgütü  yanında yer almanın en küçük bir izahı yoktur. Ana muhalefet başı ne diyor, 'kan dökülür kan' diyor. Sen kimsin yahu! Önce haddini bil! Bu ülkenin yolu önce sandıktan geçer. Eğer kanla bu iş olacaksa koltuk, dirsek teması içerisinde olduğun kişeler iktidar olurdu. Geldiği yer en son 80'di. 1 Kasım'da o 80 neredeyse yarı yarıya inme durumuna geldi. Şimdi daha da beter olacaklar. Bu ülke demokrasiyi kurumlarıyla oturtmuştur. Artık demokrasi en ideal çıkış yolu olarak kabul edilmiştir. İrademiz inşallah belirleyici olacaktır. Karar vererek ülkemizin geleceğini belirleyecektir. Dokunulmazlıklar meselesi başta olmak üzere terör örgütü ve benzerleriyle hareket eden herkes Dürümlü'de yapılan katliamın ortağıdır. TBMM'de yaşanan Anayasa değişikliği gerçekte kimin nerede durduğunu göstermesi bakımından tam bir turnusol kağıdı işlevi göstermiştir.  Kamuoyuna dönüp evet oyu vereceğimiz dediği halde oy kabininde ilk turda tamamen, ikinci turda kısmen hayır oyu kullananlar ikiyüzlüdür, riyakârdır, kusura bakmasınlar sahtekârdır. Kendisini aptal yerine koymaya kalkanlara bu millet hakettiği cevabı verecektir. Biz her zaman bu konuda da milletimizin takdirine, irfanına, idrakine güveniyoruz, oradan çıkacak iradeye teslim olacağımızı beyan ediyoruz. 

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...