Tgrt Haber

Erdoğan'dan BM'ye tarihi çağrı

03 Ekim 2016 11:31
Erdoğan'dan BM'ye tarihi çağrı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bilim ve Teknoloji Konferansı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara'da Bilim ve Teknoloji Konferansı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Bilim ve teknoloji çalışmalarını özellikle destekledim. Türkiye'nin geçtiğimiz 14 yılda ortaya koyduğu büyük sıçramada bilim ve teknoloji alanına yaptığımız bu yatırımların önemli bir payı olduğunu biliyorum. Bizim mediniyetimizde farklı alanlarda dünya çapında isimler var. Maalesef Batı'nın bilim ve teknolojide çok büyük ilerlemeler kaydettiği yıllarda, son 200 yılda biz farklı meselelerle uğraşmaktan bu alanı ihmal ettik. 1,7 milyar nüfusa sahip İslam dünyasının, 300 milyonluk Türk dünyasının da umudu olduğumuzun farkındayız. 2002 yılında araştırma-geliştirme harcamalarının milli gelirimizin içindeki payı sadece binde 5'di. Biz bu oranı önce yüzde 1 seviyesine çıkarmayı başardık. Aslında hedefimiz ilk etapta bunu yüzde 2'ye çıkarmaktı. 2023 yılına kadar milli gelirden AR-GE'ye ayrılan payı yüzde 3'e çıkarmayı planlıyoruz, hedef bu. 

İnovasyon kültürünü hem kurumsal, hem bireysel alanda köklü bir şekilde yerleştirmek mecburiyetindeyiz. Teknoparkları 2'den 63'e çıkardık. Teknoparklarla üniversiteyle içiçe koymak suretiyle burada bir sıçramayı meydana getirdik. AR-GE sayısını 243'e çıkardık. Ama yeterli değil, daha fazlasına ihtiyaç var. Türkiye dünya çapında tanınan en az 10 küresel markaya sahip olmalıdır. Önümüzdeki dönemde bilim ve teknoloji alanındaki çalışmaları daha da yoğunlaştırarak hedeflerimize ulaşacağımızı sanıyorum. Bizler basit bir tüfek yapamıyorduk. Sadece demir tasarımı yetmiyor, biz bunun makinasını da üretir hale gelmemiz lazım. Artık Türkiye insansız hava aracını mühimmatlı olarak üretir hale geldi. Biz bunu başardık. 

Amerika'dan bir insansız hava satın almak istiyorsunuz ABD'den cevap, "Kongreden geçmedi". Biz stratejik ortak değil miyiz? En son İsrail'den almıştık. Arıza yapar, tamirini yaptıramayız. Sağolsun bu komşular bizi mal sahibi yaptı. Biz kendimiz, hem de devlet olarak değil özel sektör olarak şu anda insansız hava aracımızı mühimmatlı olarak kullanıyor, operasyonlarda iş görüyor. 


Şu anda çok güçlü zırhlı taşıyıcılar üretiyoruz. Ülkemizde bunun rekabeti var ve uluslararası rekabette çok güçlü bir konumdayız. 2008'de başlayan küresel finans krizi yeni sıkıntılarla etkisini sürdürüyor. Suriye ve Irak'taki terörizm tehdidi, Batı ülkelerin yanlış politikalarıyla küreselleşme yolunda hızla ilerliyor. DEAŞ yüzünden insanlık tarihinin en köklü birikimleri ve en kadim halkları adım adım yok ediliyor. Bölgedeki sorunların çözümünün terör örgütleri karşısında ilkeli bir duruş sergilenmeden mümkün olmadığını bir kez daha söylemek istiyorum. 


Mülteci sorunu Türkiye'nin yer aldığı birkaç ülkenin sırtına binmiş durumda. Şu anda 3 milyon mülteci Türkiye'de. Bize kısa bir süre önce BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi'nde bu sorun gündeme geldi. Bakıyorsunuz doğru dürüst Türkiye'deki bu sahiplenmeyi gündeme getiren yok gibi. Görmüyorlar, unutturmak istiyorlar. İşte AB. Söylüyorum sonra bazıları kızıyor. Söz verdiler, 3 milyar Avro dediler. Hala 3 milyar Avro'dan mültecilere gelen 179 milyon Avro. Söz verilen 3 milyar Avro. Süre geçti, yıl bitiyor. Bunlar söz verirler ama yerine getirmezler. Biz ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. 


Verseler de vermeseler de biz bu bombalardan kaçan insanlara insani, İslami, vicdani görevimizi yerine getireceğiz. Bu da bu asil Türk milletin nerede konumlandığını göstermesi bakımından çok anlamlı. Aynı ikircikli tavır terör örgütleriyle mücadelede sözkonusu. 

15 Temmuz 2016 gecesi maruz kalınan darbe girişimi yeni bir terör örneğidir. Fetullahçı terör örgütünün saldırıları, 15 Temmuz'da bir grup asker üniforması giymiş teröristin darbe girişimiyle zirveye ulaşmıştır. Milletimizin darbecilerin karşısına sebebiyle başarısızlığa ulaşmıştır. Ben milletimle iftihar ediyorum, milletimle gurur duyuyorum. Bu millet ne asil millet, bu millet ne mubarek millet. 


Bu teröristler zannediyorlardı ki, F-16'ları F-16'lar vurur. O ateş kusan helikopterleri ancak helikopterler vurur. Ama insanın büyük bir güç olduğunu, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olduğunu bilmiyorlardı. F-16'lar onları korkutmadı. Onlar helikopterlerin de karşısında durdu gerektiğinde tankların altına kendilerini attılar ve bu darbe girişimini püskürttüler. Bunun dünyada bir örneği var mı?

Bu örgüt sadece Türkiye için değil, farklı kılıflar altında varlık gösterdiği her bir ülke için aslında güvenlik tehdidi. Hala bunun farkında olmayanla var. Başta ABD. Mahkemeler karar verecekmiş. 85 koli dosya gönderdik. Şimdi yeni dosyalar da gidecek. ABD bizden terörist istediği zaman biz hemen paketleyip gönderiyoruz, mahkeme kararı, şu bu demiyoruz. Ama aynı karşılığı stratejik ortağımızdan göremedik. 

Konuştuğumuz zaman da bunu medya üzerinden yapmayalım diyorlar. Eyvallah, yapmayalım. Başta biz devlet başkanları olarak telefonda görüşmek üzere sizlerle paylaşıyoruz. Bir terörist hala 17 yıldır 400 dönüm arazide saltanat sürüyor, bize teslim etmiyor. Bunu her yerde konuşuyorum. Gıyapta konuşmak bize yakışmaz. Ya olduğun gibi görüneceksin, ya göründüğün gibi olacaksın. 

Biz benzer terör eylemlerine karşı tüm dünyanın teyakkuz halinde bulunmasında fayda görüyoruz. Bir taraftan güvenliğimizi ve geleceğimizi tehdit eden bu sorunlarla boğuşurken diğer taraftan ekonomik refaha ilişkin standartların yükseldiği fevkalade bir çağda yaşıyoruz.
BM gibi mekanizmalar maalesef çalışmıyor. Küresel istikrar ve huzurun anahtarı olan adaletin sağlanamadığı hatta bu yöndeki boşluğun giderek arttığına şahit oluyoruz. Türkiye olarak "dünya beşten büyüktür" diye itirazlarımızı dile getiriyoruz. 
2. Dünya Savaşı'nın ardından 5 daimi, 15 geçici ülke ile BM oluşturuldu. Beşinden bir tanesi 'evet' dese evet. Hayır dese yürümez. 193 ülke var BM'de. Böyle bir anlayış adalet getirebilir mi? Geçici üyelerin orada bir inisiyatifi var mı, yok mu? Sadece bir oyun, bir aldatmaca. 

Adalete dayalı olmayan bir anlayış ki, BM niçin kurulmuştur dünyada insan haklarını korumak, adaletsizliği gidermek için kurulmuş olan BM maalesef bugün adalet tesis etmiyor tam aksine insanlığa yüktür. Son BM konuşmamda bunu ifade ettim. Gelin bunları değiştirelim diyorum, ya korkuyorlar, ya çekiniyorlar. Çekindiğiniz sürece, kaçındığınız sürece sizin boynunuzda daha çok boza pişirecekler. 


Japonya, Hindistan, Almanya daimi üyelerden bir tanesi olmak istiyor. Almanya'ya bir kılıf uydurdular 5+1 dediler. Ben de diyorum ki, 20 üye mi, 20 üye. 20 üyenin 20'si de daimi olsun. 193 ülke 2 yılda bir değişsin, devamlı kan tazelensin, ama 20 üyeden orası oluşsun. Hepsi bunların daimi üye olsun.  193 ülkeye de sıra gelsin. 

Orada hem kıtalar hem inanç grupları temsil edilsin. Bu 5 üye içerisinde her kıta var mı, yok! İnanç grupları olarak halkı müslüman olarak bir ülke var mı, yok! Bu nasıl adalet? Şu anda Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Mısır'da, Libya'da, Tunus'ta niçin bir çözüm yoluna girilemiyor? Çünkü adalet yok! 

Adalet, adalet, adalet. Adalet mülkün esasıdır. Adalet varsa mülk vardır, devlet vardır, yoksa yok. Bu sürdürülemez. Küresel işleyişi en kısa sürede değiştirmek mecburiyetindeyiz. 

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...