Kemal Kılıçdaroğlu'nun gitmesi CHP'nin sonu olur
1 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin yüzde 49'lük bir oranla tek başına iktidara gelmesi muhalefet partilerinin genel başkanlarını zor durumda bıraktı. Seçmenler ve partiler içindeki muhalefet oy verdikleri partinin hayalkırıklığı yaşamasından sonra liderlerini istifaya davet etti. Yüksek sesle dile getirilen 'istifa' açıklamalarından nasibini alan bir diğer lider de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
1 Kasım seçimlerinde AK Parti'nin yüzde 49'lük bir oranla tek başına iktidara gelmesi muhalefet partilerinin genel başkanlarını zor durumda bıraktı. Seçmenler ve partiler içindeki muhalefet oy verdikleri partinin hayalkırıklığı yaşamasından sonra liderlerini istifaya davet etti. Yüksek sesle dile getirilen 'istifa' açıklamalarından nasibini alan bir diğer lider de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Milliyet Gazetesi yazarı Nagehan Alçı, CHP'nin bir numaraları sorununun Kemal Kılıçdaroğlu olmadığını, tam aksine Kemal Kılıçdaroğlu'suz bir CHP'nin yüzde 20'lere düşeceğini iddia etti.
İşte Nagehan Alçı'nın 'Kılıçdaroğlu giderse, CHP yüzde 20’ye düşer' başlıklı köşe yazısı;
CHP’nin adeta bir kısır döngü haline gelen sıkışmışlığına çözüm arandığını düşünmüyorum. Otomatik refleks olan ‘Genel Başkan istifa’ sloganının derhal devreye girmesinin CHP’nin ataletini artırdığına inanıyorum.
Bir haftadır yapılan tartışmaları takip eden bir dış göz, CHP’nin tek sorununun genel başkanının ismi olduğu sonucuna kolaylıkla varabilir. Hakikaten öyle mi? Bu partinin iktidara alternatif olamamasını Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklemek doğru mu?
Bence değil. Ailemin bir kısmı CHP’lidir ama ben hiçbir zaman CHP seçmeni olmadım. Çünkü CHP’nin Jacoben ideolojisi kafama hiçbir dönem uymadı. Öte yandan CHP’nin algısının olguların ve isimlerin önüne geçtiğini düşünüyorum. Açıkçası, Kemal Bey bu algıyı değiştirmek için bir şeyler yapmayı denemiş bir isim. CHP oyunu artıramıyor olabilir ama en azından geçmişteki korku siyasetini pompalamıyor, ‘Laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor’ gibi öcüler üzerinden kolaycılığa kaçmamaya gayret ediyor. Bu partinin son dönem siyasetinde eleştirilecek temel meseleler var: Örneğin, cemaatin çete faaliyetlerine Ak Parti’ye karşı konumlanmak için gözünü kapamış olması bunların başında geliyor. Ancak seçmen sayısını artıramamasının temel sebebi, CHP’nin çok kemik bir algısının olması ve bu algının iki büyük seçmen kümesi olan dindarlar ve Kürtleri ürkütmesi.
Aleviler ve Kılıçdaroğlu
Gözden kaçırılan bir şey daha var: CHP’nin omurga seçmen kitlesini hâlâ Alevi yurttaşlarımız oluşturuyor. Mesela 1999 seçimlerinde Aleviler topluca CHP’yi terk ettiği için parti yüzde 10 barajının altına düşmüştü. Deniz Baykal’lı CHP’nin de 2007 genel seçimlerinde aldığı oyun yüzde 20 bandında olduğunu görmüştük. Bu konuyu çalışan siyaset sosyologlarının çoğuna göre Kılıçdaroğlu, Alevi seçmen kitlesinin çok büyük çoğunluğunu CHP çatısı altında toparlama özelliğine sahip. Bu sayede onun döneminde partisinin oyu hiçbir zaman yüzde 25’in altına inmedi. Halbuki Alevi yurttaşlar Kılıçdaroğlu öncesi CHP’sinde hızlı bir kopuş sürecine girmişlerdi. Kemal Bey’in genel başkanlığa gelmesi Alevilerin CHP ile gerçek bir manevi bağ kurmasını sağladı.
Diğer taraftan Kürtlerle ilgili CHP’nin resmi bakışını kıran çabaları oldu. Sezgin Tanrıkulu gibi bir ismin CHP Genel Başkanlığı’na getirilmesi bile tek başına bunun bir işareti. Belki Kürtlerin oyunu alamadı ama bence artık Kılıçdaroğlu CHP’sinden nefret etmiyorlar.
Bütün bu faktörleri göz önüne aldığımızda, ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmadığı bir CHP’nin bırakın oy artırmayı, yüzde 20’nin altına düşeceğini düşünüyorum.