Kurtulmuş, 'Türkiye kendi ekseninde, kendisini tahkim eder'
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, 'Türkiye ile ilgili eksen tartışması yanlış ve beyhude bir tartışmadır. İlla bir eksenden bahsedilecekse Türkiye'nin kendi ekseni vardır. Türkiye kendi ekseninde, kendisini tahkim eder.' dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, diplomasi alanında çalışmalarını sürdüren gazete, televizyon ve bazı STK'ların temsilcileriyle bir araya geldi. Kurtulmuş, toplantıda yaptığı konuşmada darbe girişiminde bulunan FETÖ mensuplarının, "Tamam yenildik, kenara çekiliyoruz" demeyeceklerini, bunun da görülebildiğini bildirdi.
FETÖ mensuplarının, Türkiye üzerinde birtakım olumsuz algıların oluşmasıyla ilgili çalışmalar yapacaklarını, birkaç alanda da bunların yoğunlaşabileceğine vurgu yapan Kurtulmuş, olumsuz algı operasyonları kapsamında "Türkiye ekonomisinin kötüye gittiği", "darbecilere insan hakları ihlalleri yapıldığı" yönünde birtakım algı operasyonlarının olabileceğine dikkati çekti.
FETÖ üyelerinin dış politikada, özellikle "Türkiye'nin eksen kayması" tartışmaları üzerinden Türkiye ile batının arasını açacak birtakım manipülasyonlara girebileceklerini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"15 Temmuz'da, Türkiye'de halkın gösterdiği dayanışma ruhu, her şeyin üstündedir, her türlü takdirin üstündedir. Siyasetin, sivil toplumun, medyanın aralarındaki farklılıkları bir tarafa bırakarak, demokrasiye sahip çıkması ve 15 Temmuz sonrasındaki süreçte de bu sahip çıkmayı sürdürmüş olması hem siyasette hem diğer bütün alanlarda yeni bir dilin, yeni bir tarzın gelişmesine neden oldu. Ümit ederiz ki bu tarz ve üslup devam eder. Bu sadece siyasetin değil, medyanın, sivil toplum kuruluşlarının, ilgili bütün kuruluşlarımızın ellerindeki bütün imkanlarla seferberlik ruhuyla yapabileceği bir çalışmadır."
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, kamu diplomasisi çerçevesinde atılan adımlar konusunda bir sunum da yapan Kurtulmuş, "Özellikle batı medyasının darbeyi açıkça kınamak ve darbenin karşısında olmak yerine, darbeden sonra 'Darbecileri nasıl koruruz' şeklinde bir yaklaşımı oldu. Onların aşılabilmesi için uluslararası medyanın temsilcileriyle toplantılar yaptık. Onlarla bombalanan yerlerin ziyareti yapıldı. Ziyaret eden basın mensupları çok olumlu intibalarla ayrılmış olmasına rağmen, maalesef yeterli şekilde Türkiye'nin tezlerini destekleyen, objektif olarak darbenin ne kadar büyük bir zarar verdiğini ortaya koyan bir çalışma maalesef çok fazla olmadı." diye konuştu.
TSK'nın yapısal değişimi
Uluslararası camiaya anlatılması gereken iki önemli hususun bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, hiçbir devletin, içinde bu kadar çok mikrop varken yaşayamayacağını belirtti.
Kurtulmuş, "Dolayısıyla bu mikropların tamamının temizlenmesi, şahıs olarak bunları söylemiyorum, tek tek bulunup devletten ayıklanması, bu anın gerekliliğidir. Şu anda yapılması gereken şey budur. Burada, bir devlet politikası olarak bütün devlet kurum ve kuruluşları bakımından gerçekleştirilecektir. Aynı zamanda da sadece bu değil, Türkiye'nin bundan sonra hiç kimsenin aklının ucundan dahi bir darbe yapmayı geçiremeyecek şekilde sistemi demokratikleştirmesi, şeffaflaştırması zorunludur. Bunun için de en önemli adımlarından biri, Osmanlı'nın son dönemlerinden beri tartıştığımız, siyasetin belirleyici alanlarından birisi olan asker-sivil ilişkisinin düzenlenmesi geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Asker-sivil ilişkilerinde sivil iradenin, milli iradenin güçlendirildiği ve TSK bünyesinde büyük bir reform çalışmasının yapıldığı bir süreci başlattıklarını vurgulayan Kurtulmuş, "Kuvvet komutanlıklarının bu çerçevede Milli Savunma Bakanlığına, jandarma ve sahil güvenliğin İçişleri Bakanlığına bağlanması önemli bir adımdır. Böylece TSK'nın yapısal değişiminin, dönüşümünün sağlanacağı bir sürecin içerisine giriyoruz. Öyle bir TSK yapısı ortaya çıksın ki ve bunun üzerinde asker-sivil ilişkilerinde milli irade o kadar çok hakim olsun ki bir daha hiç kimse TSK'yı bir zemin olarak kullanarak Türkiye'de darbe teşebbüsünde bulunmayı dahi aklından geçirmesin. Bu yapıyı ortaya koyacağız ve bu anlamda da gerekli adımlar atıldı, atılmaya da devam edecek." diye konuştu.
"Siyasi partiler arasında anayasa çalışmaları"
Şeffaflık ilkesine dikkati çeken Kurtulmuş, "Bundan sonraki süreçlerde, devlet yönetiminde şeffaflık ilkesi önemli adımlarımızdan birisi olacaktır." ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, darbeci teröristlerin ve bunlarla işbirliği içerisinde olan FETÖ mensuplarının devletin içerisinden ayıklanırken; yargı, soruşturma süreçlerinin bütünüyle hukukun üstünlüğü prensibi çerçevesinde devam edeceğini ve hiçbir şekilde bu prensipten taviz verilmeyeceğini bildirdi.
Bir başka önemli alanın da Türkiye'nin bundan sonraki süreçte ekonomik ve siyasi istikrarını sürdürmesi olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu darbenin en temel hedefi, istikrarı ortadan kaldırmak. İstikrar ortadan kalkarsa birtakım siyasi türbülanslar ortaya çıkar, iç savaş ortamı gelişir ve nihayetinde Türkiye, dış işgale hazır hale getirilebilirdi. Aynen Irak'ta, Suriye'de olduğu gibi. Suriye ve Irak'ta önce rejim değişikliklerine gidilmedi, önce siyasi istikrarsızlık ortamı oluşturuldu. Aynısını burada oluşturmaya çalışıyorlardı. Dolayısıyla bizim el birliği ile siyasi ve ekonomik istikrarımızın sürmesi ve kuvvetlenmesi için de yapısal değişiklikleri yapabilecek adımları atmamız gerekiyor. Bunun için şu anda siyasi partiler arasında anayasa çalışmalarının başlatılmış olması, kısmi bile olsa birtakım anayasa değişikliklerinin 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra gerçekleştirilmesi için adımların atılması çok değerlidir, çok önemlidir. Türkiye'nin daha önceki süreçlerde ortaya koyduğu bu yapısal dönüşümü sağlayacak anayasal reformun da işaretini vermektedir. Bu anlamda da bu yapısal değişiklikleri inşallah yapacağız. Bütün imkanlarımızla Türkiye'de tam manasıyla demokrasiyi ortaya koyacak adımları atacağız."