Tgrt Haber

Mehmet Şimşek: ' Ücretlilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 26,2'den yüzde 32,7'ye yükseldi'

23 Aralık 2017 02:21
Mehmet Şimşek: ' Ücretlilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 26,2'den yüzde 32,7'ye yükseldi'

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ücretlilerin milli gelirden aldığı payın yüzde 26,2'den yüzde 32,7'ye yükseldiğini belirterek, "Hükümetlerimiz emekçiden, çalışanlardan yana net bir politik tavır koymuştur. Tercihimiz nettir, biz çalışandan, üretenden yanayız." dedi.

Şimşek, TBMM Genel Kurulunda, 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, bütçenin hazırlanmasında görev alan tüm kurum çalışanlarına, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki çalışmalara katılan milletvekillerine, bakanlara teşekkür etti. Şimşek, destekleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'a da şükranlarını sundu.

Bütçe görüşmelerinde AK Parti hükümetinin performansına, ekonomik politika ve uygulamalarına birçok eleştiri yapıldığını dile getiren Şimşek, "Ancak hiç kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek var ki o da son 15 yıllık AK Parti hükümetlerinde Türkiye ekonomisi güçlü bir performans ortaya koymuştur." ifadesini kullandı.

AK Parti'nin hayata geçirdiği reformlar ve doğru politikalar sayesinde Türkiye'nin son 15 yılda yaşanan birçok iç ve dış olay karşısında muazzam bir direnç gösterdiğini vurgulayan Şimşek, Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 4,7 büyüyen Türkiye'nin, 2003-2016 döneminde yüzde 5,6, küresel kriz sonrasında ise yüzde 6,7 oranında büyüdüğüne dikkati çekti.

Şimşek, aradaki 1 puanlık farkın çok görünmeyebileceğini, ancak ülke ekonomisinde büyük bir farka işaret ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"1924'ü 100'e eşitlersek ve reel olarak yüzde 4,7 ile 1924'te 100 lira olan milli geliri 2016'ya taşırsanız yaklaşık 6 bin 800 olur ama aynı sürede Türkiye yüzde 5,6 büyüseydi bu rakam 15 binleri aşardı. Dolayısıyla bir puanlık ilave, büyümede net çok güçlü bir performanstır. 15 yıllık iktidarımız iç ve dış şoklara rağmen Cumhuriyet döneminin en güçlü büyüme performansını göstermiştir. 2002'yi 100 kabul edelim, reel olarak 2016'da dünya ekonomisi 100'den 172'ye, AB 100'den 121'e, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler 100'den 183'e çıkmış. Türkiye 100'den 215'e çıkmıştır. Çok net olarak Türkiye, kıta büyüklüğünde olan Çin ve Hindistan hariç bütün diğer ülke gruplarına oranla çok daha güçlü bir performans koymuştur.

2002 yılında Türkiye'nin satın alma gücü ve kişi başına milli geliri AB'nin yüzde 37'si civarındaydı, bu sene muhtemelen yüzde 64'ünü aşmış olacak. AB ile arayı kapatmışız. Atatürk'ün bize verdiği hedef doğrultusunda Türkiye bu dönemde çok güçlü bir ilerleme kaydetmiştir, Batı ile arayı kapatmıştır."

 "Vatandaşın vergisi eğitim ve sağlığa gidiyor"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, büyümenin reel olduğunu ve vatandaşa yansıdığını ifade ederek, "15 yıl önce bu ülkede yıllık 91 bin otomobil satılıyordu, geçen sene 757 bin otomobil satıldı. 15 yıl önce Türkiye'de 3 milyon civarında beyaz eşya satılıyordu, geçen sene 7,5 milyon beyaz eşya satılmış. 2000'li yılların başında çiftçimiz yıllık 7 bin traktör alıyordu, geçen sene 70 bin traktör almış. Yurt dışını ziyaret eden, iş için turizm için seyahat eden vatandaş sayımız 2003 yılında 3,4 milyon kişiydi, geçen sene 7,9 milyon, bu sene 8,5 milyon." dedi.

Asgari ücretin de 2002'den beri dolar bazında 3 kat, reel olarak yüzde 111 arttığını dile getiren Şimşek, "En düşük memur maaşı reel olarak yüzde 88 artmıştır. Engelli vatandaşlarımıza ödenen aylıklar reel olarak yüzde 509 artmıştır. Öğrencilere verdiğimiz öğrenim kredileri reel olarak yüzde 161 artmıştır." diye konuştu.

Büyüme sayesinde yoksulluğun azaldığını, eğitimde fırsat eşitliği, sağlıkta devrim gerçekleştirildiğini vurgulayan Şimşek, bütçeden en büyük payı, son 15 yılda olduğu gibi yine eğitime ayırdıklarını, ikinci en büyük payı sağlığa verdiklerini söyledi. Şimşek, "Milletin vergileri 80 milyonun eğitimine ve sağlığına gidiyor." ifadesini kullandı.

Şimşek, AK Parti hükümetleri döneminde, BM'nin yoksulluk kriteri olan günlük 4,3 doların altında gelire sahip nüfusun yüzde 30'dan yüzde 1,6'ya gerilediğini bildirdi.

"Başka ülkeler muhtemelen resesyona girerdi"

OECD raporlarına göre 2002-2016 döneminde gelir dağılımını iyileştiren nadir ülkelerden birinin Türkiye olduğunu dile getiren Şimşek, "Bu dönemde milli gelirden ücretlilerin aldığı pay yüzde 26,2'den yüzde 32,7'ye yükselmiştir. Hükümetlerimiz emekçiden, çalışanlardan yana net bir politik tavır koymuştur. Net işletme artığının payı ise yüzde 56,5'den yüzde 52,2'ye gerilemiştir. Tercihimiz nettir, biz çalışandan, üretenden yanayız." değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Türkiye ekonomisinin geçen yıl FETÖ'nün darbe teşebbüsü ve terör nedeniyle ciddi şoklarla karşı karşıya kaldığını anımsatarak, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen ülkenin yüzde 3,2 büyüdüğünü belirtti.

Hükümetin yaşanan olumsuzlukların reel ekonomiye sirayet etmemesi ya da ekonomiyi en az düzeyde etkilemesi için çok hızlı, zamanında ve doğru tercihlerle bir dizi adım attığını anlatan Şimşek, reel sektörün finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla Hazine destekli Kredi Garanti Fonu'nu devreye soktuklarını, başarılı sonuçlar veren sistemin birçok ülke tarafından örnek alındığını söyledi.

"Geçen sene Türkiye'nin başına gelen terör ve hain darbe girişimi gibi şoklar başka ülkelerde yaşansa bu ülkeler muhtemelen resesyona, depresyona girerdi." diyen Şimşek, içeride veya dışarıda birtakım şoklar yaşayan Rusya ve Brezilya'nın son 6 yılda yıllık ortalama yüzde 1 dahi büyüyemediğini, oysa Türkiye'nin doğru tedbirlerle 2017 yılının dokuz ayında yüzde 7,4 büyüdüğünü ifade etti.

Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrek itibarıyla yakaladığı yüzde 11,1'lik büyüme oranının, verisi açıklanan OECD, AB ve G-20 ülkeleri arasındaki en güçlü performans olduğuna dikkati çeken Şimşek, şöyle konuştu:

"Üçüncü çeyrekte ekonomideki yüzde 11'lik büyümeyi sadece ve sadece baz etkisiyle açıklamak yanıltıcıdır. Çünkü çeyrekten çeyreğe de büyüme devam etmiştir. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH rakamlarına göre ekonomide üçüncü çeyrekte net olarak büyüme devam etmiştir. Son 15 yılda olduğu gibi 2017'de de büyüme gerçektir, vatandaşlarımıza yansımıştır.

Yüzde 11,1'lik büyümeyi sorgulayanlara birkaç rakam vermek istiyorum; üçüncü çeyrekte sanayi üretimi yüzde 13,7 artmıştır, 1,4 milyon kişiye yıllık ilave iş imkanı sağlanmış, ihracat yıllık yüzde 15,7 artmıştır. Aynı dönemde yıllık yüzde 38,1 oranında turizm artmış, Türkiye'ye 16,7 milyon turist gelmiştir. Üçüncü çeyrekte 376 bin konut satılmıştır, önceki yıla göre yüzde 23,4'lük artışa tekabül etmektedir. Üçüncü çeyrekte 2,5 milyon beyaz eşya satılmıştır, yıllık artış yüzde 16,4. Üçüncü çeyrekte ülkemizden seyahat amaçlı yurt dışına toplam 2,5 milyon vatandaşımız... yıllık artış oranı yüzde 12,5'tir. Bu rakamların tamamı reeldir ve yüzde 11,1'in üzerindedir. Büyüme verilerimizi sorgulayanlara ithaf olunur."

Başbakan Yardımcısı Şimşek, üçüncü çeyrek büyümesinin sadece yüksekliğiyle değil, kalitesiyle de fark oluşturduğunu, makine teçhizat yatırımlarının yüzde 15,3 oranında güçlü bir artış gösterdiğini, bu oranın güçlenmesinin net ihracata katkısının pozitif olduğunu kaydetti.

 "Büyüme devam edecek"

Büyümenin bu sene tahminlerinin üzerinde olduğunu, 2018 ve sonrasında da devam edeceğini ifade eden Şimşek, "Kısa vadede güçlü istihdam artışı ve yüksek kapasite kullanımının getireceği yatırım artışı, destekleyici dış talep büyümeyi destekliyor ama orta uzun vadede bizim demografik yapımız elverişli, verimliliği artıran Ar-Ge, altyapı ve eğitim yatırımlarımız sayesinde büyüme artmaya devam edecektir." dedi.

Uluslararası kuruluşların tahminlerine göre Türkiye'nin 2017 yılında Satın Alma Gücü Paritesi'ne göre yaklaşık 2,1 trilyon dolarlık ekonomiye sahip olduğunu aktaran Şimşek, küresel tahminlere göre de GSYH'in Satın Alma Gücü Paritesi'ne göre 2030'da 3 trilyon dolar, 2050 yılında da 5,2 trilyon dolara çıkacağını söyledi.

Mehmet Şimşek, "Gördüğünüz gibi Türkiye'nin performansı AK Parti ile güçlenmiştir. Bu büyüme kapsayıcı büyüme olmuştur. İstihdam ayağı son derece güçlü bir büyümeden bahsediyoruz. Küresel krizden bu yana Avro bölgesinde 3,5 milyona yakın istihdam oluşturulmuştur. Türkiye tek başına, 8,3 milyon vatandaşına iş bulmuştur. Bu ülke büyümese 8,3 milyona istihdam sağlanabilir mi? Eylül itibarıyla yılbaşından bu yana 1,2 milyon vatandaşımıza yeni iş bulduk. İstihdam artışı devam edecektir." dedi.

Türkiye'de çalışma çağındaki nüfusun AB'nin 17 katı, OECD ülkelerinin ise 3 katı daha hızlı arttığına dikkati çeken Şimşek, istihdam sorununu çözmekteki zorluğun bundan kaynaklandığını ama reformlar ve yatırımlarla bu sorunu da çözeceklerini söyledi.

"Cari açığın azaltılması için reform çalışmaları sürecek"

Sorun alanlarının başında cari açığın geldiğini belirten Şimşek, şunları kaydetti:

"Son yıllarda cari açığımızı azalttık ama bu sene cari açık gerek iç talebin güçlü olması gerek petrol fiyatlarının yükselmesi gerekse altın ithalatı nedeniyle bir miktar yükselecek ve GSYH'nin yüzde 4,7'si civarında ancak geçmişte yüzde 7'nin üzerindeki büyüme, genelde bugünkü cari açığın 1,5 katına yakın bir cari açıkla sağlanabilirdi. Son dönemde yapılan reformlar işe yarıyor, enerjide dışa bağımlılık azalıyor, Ar-Ge çalışmalarımız sonuç veriyor. Cari açığın azaltılması için reform çalışmalarımıza devam edeceğiz, bunu da başaracağız."

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Topladığımız her 100 liralık verginin 22 lirasını 80 milyonun eğitimine harcıyoruz. Her 100 liralık verginin 21 lirasını sağlığa, 14 lirasını yatırımlara harcıyoruz. Vergileri milletten topluyoruz, millet için harcıyoruz." dedi.

Şimşek, TBMM Genel Kurulunda, 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerindeki son konuşmalarda söz aldı.

Bütçe müzakereleri boyunca, Türkiye’nin borcunun yüksek olduğu iddiasının sık sık dile getirildiğini belirten Şimşek, Türkiye’nin borcunun yüksek olmadığını söyledi. Şimşek, Türkiye’de tüm kesimlerin, vatandaşların, şirketlerin, finans sektörünün, devletin toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 144 olduğunu, gelişmekte olan ülkelerde ise bunun 219 olduğunu vurguladı.

Dolayısıyla Türkiye’de iddia edildiği gibi borç oranının yüksek olmadığını dile getiren Şimşek, "2002 yılında toplam dış borç faiz ödemesinin milli gelire oranı 1,9 iken 2017’nin üçüncü çeyreği itibarıyla bu oran yüzde 0,7'dir. Dolayısıyla yönetilebilir bir borçtur. Özel sektörün kur, döviz riskini daha iyi yönetilebilmesi için makro ihtiyati bir reformu bu hafta içinde veya önümüzdeki hafta içerisinde hayata geçireceğiz. Biz sorunlara karşı duyarlıyız, gerekeni yapıyoruz." dedi.

Şimsek, son birkaç yıldır yaptıkları vergi düzenlemeleriyle borçla değil öz kaynakla finansmanı teşvik ettiklerine vurgu yaptı.

"Aralık ayından itibaren enflasyon düşmeye başlayacaktır"

Enflasyonun iyileşme ihtiyacı olan diğer önemli bir alan olduğuna işaret eden Şimşek, 2016 Kasım ayında yüzde 7 düzeyinde seyreden tüketici enflasyonunun, aralık ayından itibaren yükselişe geçtiğini ve bu sene çift haneye ulaştığını, bu gelişmede döviz kuru, petrol fiyatlarındaki yükseliş ve gıda fiyatlarındaki baz etkisinin belirleyici olduğunu kaydetti. Şimşek, "İnanıyorum ki enflasyonda en kötü geride kalmıştır. Aralık ayından itibaren enflasyon düşmeye başlayacaktır." dedi.

Şimşek, hükümetin gıda fiyatlarındaki katılığı azaltmak için gıda komitesi üzerinden çok güzel çalışmalara imza attığını ve ekim ayı başında bu çalışmaların bir çoğunu hayata geçirdiklerini, Merkez Bankasının da üzerine düşeni yaptığını ve yapacağını söyledi.

Ekonomiyi şoklara karşı dirençli kılan sağlam makro temellerin olduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti:

"Örneğin bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı ekim itibarıyla yüzde 17 civarındadır. Bu küresel alımlara göre iki kattan fazladır. Aktif kalitesi son derece yüksektir. Tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranı yüzde 3 civarındadır. Avrupa Birliğinde bile yüzde 5 civarındadır.

Sektör, 2002 sonrasında asli işlevine dönmüştür. Firmalara kredi vermeye başlamıştır. Kredilerin gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 13'lerden neredeyse yüzde 70 civarına ulaşmıştır. Biz, geçen sene hazine destekli kredi garanti sistemiyle bu süreci daha da başarılı kıldık. KOBİ'lere kredi imkanı sunduk. 202 bin firmaya kredi kullanımının önünü açtık"

Türkiye ekonomisinin diğer sağlam tarafının ise güçlü kamu maliyesi olduğuna dikkati çeken Şimşek, son 15 yılda yürütülen mali disiplin sayesinde bütçe açıklarının çift haneden geçen sene yüzde 1,3'e bu sene reel ekonomiyi desteklemek için yüzde 2'nin bir miktar üzerine çıkmışsa da bunu tekrar yüzde 2'nin altına düşüreceklerini ve bu konuda kararlı olduklarını vurguladı.

Şimşek, şu anda Türkiye'nin bütçe açığının da gelişmekte olan ülkelerin yarısından daha az olduğunu, devletin borcunun, gelişmekte olan ülkelerde ortalamanın yüzde 47'si, Türkiye'de ise yüzde 28,5'i olduğunu söyledi.

 "Türkiye'de şu anda reel faiz oldukça düşüktür"

Son 15 yıldaki faiz yükünün önemli ölçüde azaltılmış olmasını en önemli kazanç olarak niteleyen Şimşek, "Bu çok önemlidir. Türkiye'de şu anda reel faiz oldukça düşüktür. Biz geldiğimizde reel faiz yüzde 25'in üzerindeydi. Yüzde 25'in üzerinde reel faizden bahsediyoruz. Faiz harcamalarının GSYH içindeki payı 15 yıl önce yüzde 14,4’ken 2018’de yüzde 2,1 olacak. Benzer şekilde 2018 yılında bütçenin sadece yüzde 9,4’ü faize gidecek. Oysa 15 yıl önce bu oran yüzde 43'ün üzerindeydi. Topladığımız her 100 liralık verginin 22 lirasını 80 milyonun eğitime harcıyoruz. Her 100 liralık verginin 21 lirasını sağlığa, 14 lirasını yatırımlara harcıyoruz. Vergileri milletten topluyoruz, millet için harcıyoruz. Çiftçimize, reel sektöre, emekçilerimize hiçbir çalışanımızı, emeklimizi son 15 yılda enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, Türkiye'nin ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu belirterek, "Sağlam olmasaydı yakın coğrafyamızda bu kadar şok olacak, Türkiye'de hain bir darbe girişimi olacak, terör örgütlerinin tamamı Türkiye'ye musallat olacak ve biz bu rakamlardan bahsedeceğiz öyle mi? Mümkün değil. Türkiye'nin temelleri sağlam. Birçok iç ve dış şoka karşı dayanıklılığını kanıtlamıştır." dedi.

Hiç karamsarlığa yer olmadığını vurgulayan Şimşek, Türkiye'nin temellerini daha da sağlamlaştıracaklarını, önümüzdeki dönem ekonominin dayanıklılığını daha da artırarak, yüksek katma değerli güçlü büyüme hedefini yakalamak için reform yapacaklarını söyledi. Şimşek, "İşsizlik oranını kalıcı olarak düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak, cari açığı daha sürdürülebilir düzeylerde tutmak için yapısal reformları kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu konuda hükümetimizin iradesi güçlüdür." dedi.

"Eğitimde çok mesafe katettik"

Şimşek, yapısal reformlarda ilerleme sağladıklarını ve bundan sonra da sağlayacaklarını vurguladı. Şimşek, Türkiye'nin insani gelişme endeksinde 188 ülke arasında 71'inci, Dünya Bankası iş yapma kolaylığı endeksinde ise 190 ülke arasında 60'ıncı sırada yer aldığını ama kendilerinin buraları beğenmediğini, yeterli görmediğini o nedenle reform yapacaklarını ve Türkiye'yi sınıf atlatacaklarını söyledi.

Birçok alanda reform yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Şimşek, eğitimde çok mesafe kat ettiklerini, eğitim harcamalarının bütçedeki payını ikiye katladıklarını, Türkiye'de eğitim harcamalarının milli gelire oranını yüzde 6'nın üzerine çıktığını, OECD'de ortalamanın yüzde 5,1 olduğunu belirtti.

Eğitimde yapılan reformları anlatan Şimşek, önümüzdeki dönemde öğretmenleri yeniden eğiteceklerini, mesleki ve teknik eğitimin payını arttıracaklarını, özel sektöre teşvik ve destek vereceklerini, okul öncesini yaygınlaştıracaklarını ve yoğun yabancı dil eğitimine öncelik vereceklerini bildirdi.

Türkiye'nin nüfusunun, genç ve çalışma çağındaki nüfusun hızla arttığını, bunlara da işin lazım olduğunu belirterek, bunun için reformlar yaptıklarını dile getiren Şimşek, "Son 10 yılda kadınların iş gücüne katılım oranı 10 puan iyileştirmişiz. Peki bu bütçede kadın olmazsa, bu teşvikler olmazsa sizce bu oran sağlanabilir mi? Gelişmekte olan ülkelerde en güçlü performans bizde. İstihdam oranında 8,4 puan artırdık." diye konuştu.

Şimşek, geçen sene birçok reform yaptıklarını, önümüzdeki dönemde de aktif iş gücü programlarını geliştireceklerini, kısmi zamanlı çalışma üzerindeki engelleri kaldıracaklarını ve iş gücü piyasası daha da esnek hale getireceklerini sözlerine ekledi

Yatırım ortamını iyileştirdiklerine ve rekabet gücünü arttırdıklarına dikkati çeken Şimşek, "Bunları yapmasaydık Türkiye son 15 yılda 190 milyar dolara yakın küresel doğrudan yatırım çekebilir miydi? Küresel firma sayısı 5 binden 57 bine çıkabilir miydi? Mümkün değil. Demek ki doğru şeyler yapmışız." dedi. Şimşek, geçen sene içesinde taşınır rehni reformunun yaptıklarını ve yeni teşvik sistemini getirdiklerini belirterek, proje bazlı yatırımları desteklemek için süper teşvik sistemini uygulamaya koyacaklarını vurguladı. Şimşek, Ar-Ge'nin milli gelir içerisindeki payını ikiye katladıklarını, Ar-Ge personel sayısını da dörde katladıklarını ama yetmeyeceğini daha da fazlasını yapmaları gerektiğini dile getirdi. Şimşek, önümüzdeki dönemde TÜBİTAK ve Yatırım Bankasını yeniden yapılandıracaklarını aktardı

 "Mükellef haklarını daha da arttıracağız"

Yargı sisteminde önemli reformlar yaptıklarını belirten Şimşek, yargı alanında yapılan değişiklikleri anlattı. Şimşek, önümüzdeki dönemde özellikle İcra İflas Kanunu, ihtisas mahkemelerinin sayısının arttırılması, elektronik tebligat sisteminin geliştirilmesi ve vatandaşların idare ile uyuşmazlıklarının azaltılması konularına ağırlık vereceklerini söyledi.

Kamu maliyesinde de reform yapacaklarına işaret eden Şimşek, "Maliye Bakanı'mız bütün detayları söyledi. Evet bir vergi reformuna ihtiyacımız var. Mükellef haklarını daha da arttıracağız. Performans bazlı bütçelemeye geçeceğiz." dedi.

Tüm bu reformlar sayesinde Türkiye'nin büyüme performansı ve potansiyelinin artacağını, büyüme potansiyellerinin yüksek olduğunu dile getirdi. Şimşek, "Üç temel önceliğimiz var. Eğitim, Ar-Ge, altyapı. Bunların hepsi daha fazla rekabet gücü ve verimlilik. Türkiye, son 15 yılda altyapıya 362 milyar liralık yatırım yapmış. Türkiye, lojistikte 160 ülke arasında 30'uncu sıraya yükselmiş. Bunların hiçbirisi tesadüf değildir." dedi.

Şimşek, "Ülkemizin potansiyeli yüksek, geleceği parlaktır. Geçen sene yazılan karamsar senaryoların hepsi çökmüştür. Hükümetimiz, Türkiye'nin potansiyeline inanıyor ve bu doğrultuda hedeflerini gerçekleştiriyor." dedi.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...