Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’den tahıl krizi mesajı: Çözerse Erdoğan çözer
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, tüm dünyanın takip ettiği tahıl krizi meselesini yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çözebileceğini söyledi. Zap bölgesinin büyük oranda teröristlerden temizlendiğini belirten Bakan Güler, sınırların güvenliği sağlanmadan Suriye'den çıkmayacaklarını vurguladı. Yunanistan ile ilişkilerin pozitif seyrettiğini de açıklayan Güler, ABD'ye ise F-16'ların tedariki ile ilgili somut adım atma çağrısı yaptı.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler; terörle mücadeleden Suriye ile ilişkilere, ABD ile yaşanan F-16 krizinden tahıl koridoru anlaşmasına kadar gündeme ilişkin pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Tahıl krizinde tüm dünyanın gözünün Türkiye'ye çevrildiğine dikkat çeken Bakan Güler, çözümün tek adresinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi. Erdoğan'ın krizin çözümünde aktif rol oynadığını ve büyük çaba sarfettiğini belirten Güler, "BM Genel Sekreteri'nden tutun dünya liderlerinin tamamına yakını bu sorunun sadece ve sadece Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından çözülebileceğine inanıyor" diye konuştu.
Terörle mücadelenin kararlılıkla süreceğini kaydeden Yaşar Güler, Pençe-Kilit harekatının yürütüldüğü Zap bölgesinin büyük bölümünün teröristlerden arındırıldığını ifade etti. Suriye ile barış için görüşmelerin sürdüğünü de aktaran Güler, "Türkiye samimi olarak barış istiyor. Ama bizim hassasiyetlerimiz var. Sınırlarımızın ve halkımızın güvenliği sağlanmadan bizim oraları terk etmemiz düşünülemez" dedi.
Sabah gazetesi ve A Haber'in sorularını cevaplayan Bakan Güler'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"ZAP'IN BÜYÜK BÖLÜMÜ TEMİZLENDİ"
"Pençe Kilit Harekâtı Mehmetçiğin büyük fedakârlık ve kahramanlığı ile başarılı bir şekilde devam ediyor. Harekâtın icra edildiği Zap bölgesinin terör örgütünün tahkimatının ve faaliyetlerinin yoğun olduğu bir yer olduğu biliniyordu. MİT'in raporları ve bizim tespitlerimiz de bu yöndeydi. Bütün bunlara rağmen kahraman Mehmetçik, bu bölgenin büyük bir bölümünü temizledi.
Şu anda da arama tarama faaliyetleri devam ediyor. Tüm mağara ve sığınıklara tek tek giriliyor. Bu faaliyetler icra edilirken kendilerini bekleyen sondan kaçamayacağını bilen teröristler, taciz ve saldırı girişiminde bulunuyorlar. Maalesef şehitlerimiz oluyor. Bu saldırı ve tacizlere anında gereken karşılık veriliyor. Mehmetçik silah arkadaşlarının kanını bugüne kadar yerde bırakmadı bundan sonra da bırakmayacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu vesileyle şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.
"TERÖRİSTLER İÇİN TEK YOL TÜRK ADALETİNE TESLİM OLMAK"
Bu bölgede son dönemde teslim olan teröristlerin görüntülerini paylaştık. Elebaşları tarafından ölüme terk edilen mağaralarda açlıktan bağırsağı delinen teröristler teslim olmayı seçiyorlar. Biz her zaman şunu söylüyoruz: Teröristler için tek yol Türk adaletine teslim olmaktır. Elebaşları bu yolun sonu olmadığını gördüler. Nitekim Karayılan'ın 6-7 ay önce sözde kendi televizyonlarında bir açıklaması var. Diyor ki: 'Biz, 3-4 defa Batılı dostlarımıza artık teslim olmak ve bu işi bitirmek istiyoruz dedik. Ama onlar her defasında bize katiyen böyle bir şey olamaz, çatışmaya devam edeceksiniz. Biz de sizi desteklemeye devam edeceğiz' dediler.
Teröristler ve onların uşaklık ettikleri karanlık şer odaklarına karşı biz de diyoruz ki; kim nasıl destek verirse versin asil milletimizi terör belasından kurtarmakta azimliyiz ve kararlıyız. Bunun için gereken güç ve kudrete de sahibiz.
ABD'YE F-16 ÇAĞRISI: ARTIK SOMUT ADIM BEKLİYORUZ
Biliyorsunuz, 40 adet yeni F-16 Viper alımı ve 79 tane de modernizasyon kiti almak istediğimizi ilettik. Süreç böyle başladı ve çoğunlukla olumlu gitti. ABD yönetimi de vermek istediğini beyan ediyor. Ama bir kongre süreci var. Bizim kabul etmememize rağmen açık olarak ifade edilmese de ABD'de bazılarının F-16 satışını İsveç'in NATO üyeliğine bağlama eğiliminde olduğu biliniyor. Biz, her zaman güçlü Türkiye'nin güçlü NATO demek olduğunu ifade ediyoruz. Sonuç olarak ABD tarafından artık somut adımlar atılmalı ve olumlu bir sonuç beklediğimizi ifade ediyoruz.
Havacılıkla ilgili ürün çeşitliliğini de arttırmaya çalışıyoruz. F-35'i bize vermediler. Bu bizi kendi uçağımızı yapmak konusunda teşvik etti. Bir nevi bize iyilik yaptılar. Biz de Kaan'ı üretiyoruz. Dost ve kardeş ülkeler de bu projeye ortak olmak için çaba harcıyorlar. Azerbaycan ile anlaşma imzalandı, Pakistan ile de imzalanmak üzere, başka ülkeler de var. Onlar da gelecekler.
"SINIRLARI GÜVENE ALMADAN SURİYE'DEN ÇEKİLMEYİZ"
Biz açıkçası Suriye'de barış istiyoruz. Suriye'de barış olması için Sayın Cumhurbaşkanımız çok samimi olarak yoğun çalışmalar yapıyor. Bunun başlangıcı olarak da kademeli görüşmeler yapıldı. Süreç en sonunda 3'lü ve 4'lü görüşmelere dönüştü. Türkiye samimi olarak barış istiyor. Ama bizim hassasiyetlerimiz var. Sınırlarımızın ve halkımızın güvenliği sağlanmadan bizim oraları terk etmemiz düşünülemez. Bu konuda Suriye Devlet Başkanı'nın da daha aklıselimle hareket edeceğine inanıyorum. Suriye'ye barış gelebilmesi için en önemli aşama ise anayasanın yapılması ve insanların bunu kabul etmesi.
"TAHIL KORİDORU KRİZİNİ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ÇÖZER"
Rusya-Ukrayna savaşı sonrası bütün dünya Ukrayna ve Rusya'nın aslında bütün dünyanın tahıl ambarı olduğunu öğrendi. Çünkü bu iki ülkeden tahıl sevkiyatının durması çok ciddi sonuçlar doğurdu. Bu ikisinden tahıl çıkmadığı takdirde dünyada açlık tehlikesinin olabileceği ortaya çıktı. Bu sorunun çözülmesi için Sayın Cumhurbaşkanımız başından beri büyük sorumluluk üstlendi. Onun girişimleri sayesinde oluşturulan Tahıl Girişimi ile 33 milyon tondan fazla tahıl, ihtiyacı olan ülkelere sevk edildi. Bildiğiniz gibi 17 Temmuz'dan itibaren Rusya bunu durdurduğunu açıkladı. Şu anda BM Genel Sekreterinden tutun dünya liderlerinin tamamına yakını bu sorunun sadece ve sadece Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından çözülebileceğine inanıyor. Cumhurbaşkanımız da bu yoğun gündemin içinde sorunun çözümü için büyük çaba sarf ediyor. Ben kişisel olarak da bu krizi Sayın Cumhurbaşkanımızın çözebileceğine inanıyorum.
MONTRÖ ANLAŞMASI
Karadeniz her zaman 'huzur denizi' olarak anılmıştır. Karadeniz'in huzur denizi olma özelliğinin devam etmesinin de bölgesel sahiplik ilkesi ile sağlanabileceğine inanıyoruz. Bazı müttefiklerimizin zaman zaman dile getirdiği Karadeniz'de çok kuvvet bulundurma hususunun çok güvenlik anlamına gelmeyeceğini, aksine bölgede gerilimi artıracağını ifade ediyoruz. Batılı dostlarımız samimi olarak bir ihtiyacınız olduğunda hazırız diyorlar, bundan da memnuniyet duyuyoruz. Ama şu anda böyle bir durum yok.
Türkiye Cumhuriyeti olarak Montrö'yü şu ana kadar tarafsız, adil ve itidalli bir şekilde uyguladık, uygulamaya devam edeceğiz.
UKRAYNA LİMANLARINDAKİ GEMİLER
Ukrayna Limanlarında 12 ticari gemimiz ve 1 hasarlı vincimiz var. 6 gemimiz Ukrayna kontrolündeki Mikolayev ve Olivia'da. İlk etapta bu 6 gemiyi çıkaracağız. Her iki ülke ile de görüşmeler yapılıyor. İki taraf da olumlu yaklaşıyor. Ama garanti vermiyorlar.
Doğu taraftaki Herson'dakilerle ilgili sorun var. Kahovka barajı patlatılınca, selin getirdiği ağaçlar vb. malzemeler bu gemilerin olduğu limanı doldurdu. Şimdi bunların temizlenmesi gerekiyor. Bu gemilerin emniyetli olarak ülkemize getirilmesi için en uygun zaman bekleniyor.
"YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLERİMİZ POZİTİF"
Yunanistan ile Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinden sonra pozitif bir döneme girdik. Bunu da sürdürmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Onlar da gösteriyorlar. Özellikle depremde Yunanistan'ın bize yardımları sonra Yunanistan'daki o üzücü tren kazası ve bizim yaptıklarımız. Daha sonra Rodos'taki yangına 2 uçak gönderdik. Bunlar olumlu havayı geliştiriyor.
Güven arttırıcı önlemler (bilinen sorunlara dokunmadan iki toplumu, iki silahlı kuvvetleri birbirine yakınlaştırmak için alınması gereken tedbirler) kapsamında Harp Okulları arasında sportif etkinlikler gibi bazı faaliyetlere başlama konusunda iki taraf da olumlu düşünüyor. Bunu 2024'te uygulamaya başlayabiliriz.
Yunanistan Savunma Bakanı deprem bölgesini gezmek istediğini ifade etti. Onunla Ağustos sonrası deprem bölgesini ziyaret edebiliriz. Sayın Dendias ile Vilnius'daki görüşmemiz çok samimiydi, çok rahat, çok güzel bir ortamda geçti.
"TSK'DAKİ FETÖ'CÜLER BÜYÜK ORANDA TEMİZLENDİ"
FETÖ'den Türkiye'de en çok zararı gören TSK'dır. Bu yapılanlar bize karşı yapılmıştır. Bu hain örgütten çok büyük zarar gördük, bunlar terörist. 24 binden fazla personeli attık. Bize gelen her bir bilgi doğrultusunda gerekli işlemi yapıyoruz ve ilgili şahısların ilişiğini kesiyoruz. TSK içindeki en son FETÖ'cünün de ilişiği kesilinceye kadar mücadelemiz devam edecek. Benim şahsi görüşüm TSK içindekiler büyük oranda temizlendi.
TSK'DAKİ İLK KADIN AMİRAL
Bu terfiye çok olumlu yaklaştık. Bizim zamanımıza denk geldi. Arkadaşımız lisanıyla, kariyerindeki görevleri ile son derece iyi yetişmiş bir subay. Şu anda yurt dışında. Deniz Kuvvetleri Stratejik Plan ve Proje Yönetim Başkanı olarak atandı. Kendisine yeni görevinde başarılar diliyorum.
"TÜRKİYE OLMADAN LİBYA'DA ÇÖZÜM OLMAZ"
Türkiye, tarihi ilişkisi olan dost ve kardeş ülkeleri zor günlerinde hiçbir zaman yalnız bırakmamış, onların yanında yer almıştır. Hiçbir ülke, hiçbir dostumuz ve kardeşimiz, 'benim çok ihtiyacım olduğu ortamda çok bekledik Türkiye gelmedi' diyemez. Öyle bir örnek yok. Libya'ya oradaki BM tarafından tanınmış meşru hükümetin Devlet Başkanı'nın bir davet mektubuyla gittik. 5 ülkeye davet gitti ve sadece biz olumlu cevap vererek geleceğiz dedik. Sayın Cumhurbaşkanımız çok büyük bir liderlik gösterdi ve derhal geliyoruz dedi. Aynı şekilde 'Azerbaycan'a da yanınızda olacağız' dedi ve savaşın seyrini değiştirdi.
Biz Libya'ya geç gitseydik belki de Trablus düşmüş olacaktı. Biz hariç herkes diğer taraftaydı. Sonuçta bizim çabalarımızla bir denge sağlandı ve siyasi süreç başlayabildi.
Herkes Türkiye olmadan orada bir çözümün olmayacağının farkında. Çünkü diğer ülkelerin ne için orada dolaştığını herkes biliyor. Ama Türkiye'nin böyle bir derdi yok. 'Libya Libyalılarındır' diye bir motto ile orada bütün faaliyetlerimizi yürütmeye devam ediyoruz. Biz tek bir ordu kuralım istiyoruz.
İSRAİL VE MISIR İLE İLİŞKİLER
Göreve yeni başlayan iki Bakan olarak karşılıklı tebrikleşme için bir telefon görüşmesi yaptık. İsrail Başbakanı Netanyahu, Sayın Cumhurbaşkanımızı ziyarete gelecekti ama bir rahatsızlık geçirdi. O gelsin, gitsin ondan sonra biz de görüşürüz.
Mısır ile ilgili açıkçası çok zaman kaybetmedik. Her sene oraya Arapça kurslarına personel gönderiyorduk, onu kesmedik. Askeri Ataşemiz de var. Mısır ile ilişkilerin çok hızlı düzelebileceğine inanıyorum."