Numan Kurtulmuş'tan önemli açıklamalar
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
Numan Kurtulmuş, Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İşte Numan Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları: Bu olayların başlangıcı 17 Aralık'tan değil de 7 Şubat'ttı. Hakan Fidan'ın soruşturmaya çağrılmasıyla başlayan aslında devam etmekte olan bir süreç. Devletin içersindeki bazı çevrelerin her şeyi fişleme, her şeyi biriktirme bunların üzerinden bir takım heditler, şantajlar oluşturma niyeti içerisinde olduğu görülüyordu. Bu olmasaydı bile Türkiye'de her Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bir takım Ali Cengiz oyunları oynanır. 2014'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi nitelik olarak diğerlerinden farklı, ilk defa halk seçecek. Malesef sert bir şekilde, ölçüsüz bir şekilde, bir takım kişileri hedef alan, sadece yolsuzluğu ortaya çıkarma gayretiyle olmadığı aşikar olan sadece hükümeti indirmekten ibaret olmayan, Türkiye'yi istikrarsız istikrarsızlıkların içine sokabilecek adımlar atıldı. Her gün bu adımlara yenileri atılıyor. Ciddi bir hazırlık süreci var. Çok hayret edilen bir süreç değil. Başbakanımızın tabiriyle, Türkiye'yi olağanüstü döneme sokma niyetini de taşıyan, sadece içerideki bir takım unsurlar değil, niyetleri birbirinden çok farklı olan iç ve dış odakların bir araya geldiği ortak hedef olarak da hükümetin zarar görmesi, Türkiye'nin hızının kesilmesinin olduğu bir süreci yaşıyor. Bunlara yönelik tedbirler alınıyor. Kamuoyunun hassasiyetlerinde biri de yolsuzluk meselesi. Yolsuzluğu kim yapmışsa, devletin bir kuruşunu kim yemişse yemesine, yenmesine müsade etmişse mutlaka bunun hesabının sorulması lazım. Halkın büyük bir çoğunluğu böyle düşünüyor. Ancak bu operasyonun bir temiz eller operasyonu olmadığına da inanıyor. Bu yolsuzluk kılıfı içerisinde Türkiye'ye karşı yapılan bir operasyon olduğuna inanıyor. Bütün bu gelişmelerin arkasında iç dinamiklerden daha çok dış dinamiklerin olduğuna inanıyor. (İzmir'deki savcının tutanağı) Doğru mu yanlış mı olduğunu bilmiyoruz. Öylesine cepheleşmiş hissiyata sahip devlet görevlileri var ki, Emniyet'in içerisinde de adalet mekanizmasının içerisinde de kendisini tarafsız hissetmekten ziyade bir tarafın hakimiyeti için mücadele eden militanlar gibi hissediyorlar.
YENİ GELEN SAVCILAR
Tarafgir olduğu aşikar olan savcıların elinde böyle soruşturmalar yürütülmez. Çok net bir şekilde bu tarafgirlikle hükümeti zor durumda bırakmak, Türkiye'nin gidişatını önünü kesmek hatta bu TIR'ların aranması meselesinde belki Türkiye'yi uluslar arası savaş suçları mahkemesine kadar götürmek gibi niyetlerin gizli olduğunu görüyoruz. Türkiye'de yolsuzlukla mücadele anlamında eksik hiçbir şey yoktur.
"PARALEL DEVLET" TARTIŞMASI
Mesele Türkiye'nin geçmiş 11 yıllık süreci içerisinde AK Parti iktidarının da iktidara destek veren camianın da çok geniş bir çevrenin ortak bir amacı vardı. O da askeri vesayetin azaltılması. Türkiye'nin 67 yıllık çok partili siyasi hayatında 5 tane askeri darbe oldu. 27 Nisan muhtırası oldu. Türkiye'de bir sürü darbe girişimleri oldu. Türkiye'de solcular, Kürt siyaseti içerisindeki önemli bir grup, demokrat milliyetçiler, cemaatler, dini cemaatler bütün bunların hepsi 11 yıl içerisinde askeri vesayetinin zayıflatılması, kaldırılması mücadelesinde ittifak içerisinde oldular. Türkiye'de geçmişten beri dini cemaatler ile siyaset arasında bir ilişki vardır. Zaman zaman da sorunlar vardır. İlk defa bu sorunları yaşamıyoruz. Bir camia "siyaseti ve devleti yöneteceğim" derse buna hiçbir demokraside müsaade edilmez. Meseleyi sadece kadroları değiştirmek, anlarsanız Ahmet'i alıp bizim Mehmet'i koyarsınız. Bir gün sonra bizim Mehmet sıkıntı çıkarmaya başlar. Aslolan sistemi değiştirmektir. Herkesin ortak bir şekilde paydaş olabileceği bir sistemi kurabilirseniz bu tür sorunlar mümkün olduğunca azalabilir. Bir sivil toplum kuruluşu olarak, devletin bir takım imkanları bakımında önleri açıldı. Bir siyasi parti, bir camia ya da cemiyet ikisi aynı kulvarda yarışan iki rakip unsur değildir. AK Parti x camiası ya da y cemiyetiyle mücadele etmiyor. Temel sorun bir cemaatin parti gibi bir partinin de cemaat gibi davranmasıdır. Parti partiliğini, cemaat cemaatliğini, sivil toplum kuruluşu sivil toplum kuruluşluğunu bilecek.