Tgrt Haber

Numan Kurtulmuş'tan Suriye açıklaması

06 Mart 2016 09:28
Numan Kurtulmuş'tan Suriye açıklaması

Kurtulmuş, 'Türkiye olarak Suriye'nin bölünmesine yönelik her türlü planı reddediyoruz. Türkiye'nin önceliği, demokratik bir sistem çerçevesinde Suriye'nin toprak bütünlüğüdür' dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Şark El-Avsat gazetesine verdiği  röportajda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.  Türkiye'nin sınır komşusu  Suriye'nin bölüneceği iddialarına ilişkin Kurtulmuş, "Suriye savaşı kesinlikle  barışın sağlanması gereken bir boyuta ulaştı" yanıtını verdi.
 Müslüman ülkelerin mezhepsel ya da etnik açıdan bölünmeye  çalışıldığını ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
 "Bazıları Suriye'nin üç devlete bölüneceğinden bahsediyor oysa  gerçekte 30 veya 40 kısma bölünebilir. Büyük resmi görmek ve etnik ile dini  grupları birleştirmek için çalışmamız lazım. Bunun için ana vazifemiz Suriye'yi  tek bir devlet olarak korumaktır. Barış süreci aracılığıyla Suriye içerisinde  farklı bir rejimi bulabiliriz, Suriye içerisindeki insanlar rejimin farklı bir  modelini bulabilirler ancak Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumamız gerekiyor. Bu  bizim önceliklerimizden biri. Suriye'de tek çözüm bu, üç veya daha fazla kısma  bölmek değil. Türkiye olarak Suriye'nin bölünmesine yönelik her türlü planı  reddediyoruz. Türkiye'nin önceliği, demokratik bir sistem çerçevesinde Suriye'nin  toprak bütünlüğüdür."
 
"Suriyelilerin Esed rejimini kabul edeceğini  sanmıyoruz"Esed'in görev süresi doluncaya kadar iktidarda kalacağı ya da  geçiş sürecinin bir parçası olup olmayacağı yönündeki soruya ise Kurtulmuş, buna  Türkiye'nin değil, Suriye halkının karar vermesi gerektiğini bildirdi.  Suriye'de yaşananlarla 5 yıldır Suriye halkının muhatap olduğuna işaret  eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:"Esed'in akıbeti konusunda son  sözün sahibi Suriye halkıdır ve Suriye halkı, kabul etmediğini açıkça ifade  ediyor. Bu rejimin Suriye’nin geleceğinde yeri yok. Suriye'nin geleceğinin terör  örgütlerinden ve mevcut rejime bağlı kişilerden arınmış olması gerekiyor. Her ne  şekilde olursa olsun Esed rejimine karşı çıkan Suriye halkıdır."
 
Kurtulmuş, Suriye'deki savaşın 2013 yılına kadar iç savaş, o tarihten  eylül ayına kadar ise vekalet savaşına döndüğüne dikkati çekti. Rusya'nın  doğrudan saldırılarının başladığını ve şu an içinde bulunulan durumun çok  tehlikeli olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:"Suriye'deki dış  müdahale devam ettiği müddetçe bunun bölgesel bir savaşa dönüşme ihtimali  artıyor. Büyük güçler özellikle de ABD ve Rusya savaşın uç noktasına vardığını  anladı. Bu idrak, barış sürecine ivme kazandırabilir. Mevcut durumun en iyimser  yönü burası ama ne yazık ki sahada durum çok farklı ve karışık. Dünyadaki süper  güçlerin orduları artık bölgede varlık gösteriyor. Akdeniz, savaş uçakları ve  uçak gemileri ile dolu. Körfez bölgesi de aynı şekilde. Bu durumun, büyük  güçlerde, Suriye krizine çözüm bulunması gerekliliği yönünde kanaat oluşturması  gerekiyor. Buradan hareketle ben, Suriye'de gerçek bir barışın sağlanacağı  konusunda iyimserim. En nihayetinde Suriye'deki en temel faktör büyük güçler  değil Suriye halkıdır."- "Hiç kimse Türkiye ile bölgedeki kardeşlerini  birbirinden ayıramaz""Ruslar, gerek sınırları kapatarak gerekse Kürtler  aracılığıyla sizi Suriye krizinde saf dışı bırakmaya çalışıyor, buna karşı ne  gibi önlemler alacaksınız?" sorusuna ise Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, öncelikle  Türkiye'nin Suriye ile komşuluk ve akrabalık ilişkileri olduğunu, ortak tarihi ve  kültürel değerlerin bulunduğunu bildirdi. İki ülkenin sınırında  akrabaların yaşadığına işaret eden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
 
"Bizler Türkiye'de sonsuza kadar komşularımızla birlikte yaşayacağız  ama yabancı ülkeler en nihayetinde kendi ülkelerine geri dönecekler. Sınırımızda  Kürt kardeşlerimizin olmasına karşı değiliz. Onlar oranın yerli halkıdır. Biz  sadece PYD'nin izlediği etnik temelli ayrımcılığa karşıyız. Kürtler, Türkmenler  ve Araplar yüzyıllardır burada yaşıyorlar. Kuzey Irak'taki Kürtlerin varlığına da  karşı değiliz ancak bazı örgütler o toprakların kendilerine ait olduğunu söylerse  bu kabul edilemez. Topraklar, üzerinde yaşayan halka aittir ve hiç kimse Türkiye  ile bölgedeki kardeşlerini birbirinden ayıramaz."Kurtulmuş, Türkiye'nin  Suriye'de Rusya ile karşı karşıya gelme ihtimaline ilişkin soruya ise "Böyle bir  şey olduğunu zannetmiyorum ancak tüm taraflar arasında bölgesel bir savaş çıkma  tehlikesi var" yanıtını verdi. Rusya'nın çalışmalarının Türkiye'ye  yönelik olmadığının altını çizen Kurtulmuş, şu değerlendirmede  bulundu:"Ukrayna krizinden itibaren Rus siyasetçiler, NATO ve batılı  ülkelere karşı hareket etmeye başladı. Doğu Avrupa'daki kuzey sınırlarını Kırım'ı  ilhak ederek genişletmeye çalıştılar. Bu, NATO ve batılı devletlere verilmiş açık  bir mesajdır. NATO ve batılı güçler önünde sınır çizmeye çalışıyorlar. Bu sadece  Türkiye'yi değil NATO ve batıyı da tehdit eden bir durum."Türkiye'nin  sınır ötesinde bir askeri müdahalede bulunup bulunmayacağına ilişkin soruya ise  Kurtulmuş, müdahale etmeyi hiç düşünmediklerini ifade etti. Türkiye olarak Suriye  halkının, özellikle ılımlı muhalefetin, Türkmenlerin ve diğerlerinin haklarını  savunduklarını anlatan Kurtulmuş, krize taraf olan herkese angajman kurallarını  açıkladıklarını ve Türkiye'nin kendi sınırlarını koruma hakkı olduğunu  bildirdiklerini bildirdi. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Suriye'de Kürt  bir oluşumun kurulmasına imkan olduğunu düşünmediklerini ve Suriye'nin birlik  içinde kalması gerektiğini ifade etti.- Türkiye-Suudi Arabistan  ilişkileriTürkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilere yönelik ise  Kurtulmuş, son dönemlerde ilişkilerin her alanda geliştiğine işaret etti.
 
"Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz Kral Selman döneminde yeni bir ivme  kazandı. Her türlü düzeyde kapsamlı bir yakınlaşma var. Suriye meselesi başta  olmak üzere bölgede yaşanan krizler konusunda ortak yaklaşımlar var ancak Suriye  krizine müdahil olmak konusunda ortak bir gündemimiz yok" diyen Numan Kurtulmuş,  konuyla ilgili olarak daima temas halinde olduklarını belirtti.
 
Suudi Arabistan ile ilişkilerin sadece Suriye kriziyle sınırlı  olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Biz İslam ülkelerine genelde kardeş gözüyle,  pozitif bir şekilde bakıyoruz ve iyi ilişkiler kurmak için çalışıyoruz" dedi.  Kurtulmuş, bu ilişkinin Mısır krizine de yansıyıp yansımayacağına ilişkin  soruyu ise şöyle yanıtladı:"Mısır ile de tarihi ilişkilerimiz, Mısırlı  kardeşlerimiz ile de iyi ilişkilerimiz ve bağlarımız var. Sorun Mısır'la değil,  askeri darbeyle. Biz darbelerden çok çektik. Türkiye'de sıkıntısını fazlasıyla  yaşadığımız için doğuracağı olumsuz sonuçları da biliyoruz. Mısır'da darbeye  karşı çıkmamız, bizim çıkarlarımız için değil, Mısır halkının menfaati içindi.  Uzun yıllar sonra Mısır halkı, seçimler aracılığıyla liderlerini seçmişti.  Herkesin Mısır halkının iradesine saygı duyması gerekir. Darbeden sonra binlerce  Mısırlı sokaklarda öldürüldü, yüzlercesi idam cezasına çarptırıldı. Biz Mısır  rejiminin bazı olumlu adımlar attığını, en azından idam hükümlerinin  kaldırıldığını görmek istiyoruz."- Türkiye'deki terör  olaylarıTürkiye'de yaşanan terör saldırılarına ilişkin soruyu Kurtulmuş,  Türkiye'nin 20 Temmuz 2015'ten bu yana farklı terör gruplarının bir dizi  saldırısına maruz kaldığını hatırlatarak cevapladı. Türkiye'de DAEŞ, PKK ve  Marksist hareketler olmak üzere üç terör örgütü bulunduğunu anlatan Kurtulmuş,  terör olayları nedeniyle 7 bini polis 40 bin kişinin hayatını kaybettiğini  belirtti. "Türkiye'deki terör operasyonlarından kaynaklanan zararın  maliyeti yaklaşık 1,5 milyar dolar. Durum çok ve çok tehlikeli. Türkiye'de dış  bağlantısı olan özellikle de Suriye ve bölgedeki komşu ülkelerdeki huzursuzluk ve  siyasi istikrarsızlıkla ilgili yeni bir terör saldırıları aşamasına şahit  oluyoruz" diyen Kurtulmuş, Ankara'daki son saldırıda ise saldırganın Suriye  Kürtlerinden olduğunu, lojistiği ise PKK'nın sağladığını vurguladı.Tüm  terör örgütlerine bazı siyasi, ekonomik ve askeri ya da çeşitli istihbarat  desteği olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Örneğin Paris Avrupa'nın en iyi  korunan kentlerinden biri ancak DAEŞ aynı anda sınırlı bir zaman dilimi içinde 8  bölgeye saldırabildi. Yani örgütün bazı istihbarat teşkilatlarıyla görüştüğü ve  bazı istihbarat teşkilatlarından destek aldığı görüldü. Aynı şekilde Ankara  saldırısında da uluslararası bağlantı olabilir. Özellikle de Suriye'deki iç  savaşa aktif olarak katılan gruplar ve diğer terör örgütleri olabilir" ifadesini  kullandı. - "Birlik, barış ve demokrasi" girişimiÇözüm sürecine  değinen Kurtulmuş, geçen 3 yıl içinde Türk hükümetinin bu konuda iyi niyetini  ortaya koyduğunu ancak PKK terör örgütünün bazı dış destekle Türkiye'de yeni bir  terör saldırıları hamlesi başlattığını belirtti. Kurtulmuş, Türkiye'nin  geleceği için "Birlik, barış ve demokrasi" başlıklı bir girişim başlattıklarına  işaret ederek, "Bu girişim 81 maddeden oluşuyor ve Türk halkına biraz umut  verebilir. Tüm konuları ele almak için bir tür sivil hareket oluşturacağız.  Ortaklarımız halktır. Zira terör örgütlerinin barış girişiminde ortağımız olarak  kabul edilmesi mümkün değil" diye konuştu. Abdullah Öcalan ile görüşülüp  görüşülmediği ve müzakerelerin yeniden başlamasının mümkün olup olmadığı  yönündeki soruya ise Kurtulmuş, muhataplarının halk olduğuna dikkati  çekti.- Yeni Anayasa çalışmalarıBaşbakan Yardımcısı Kurtulmuş,  yeni anayasa çalışmaları ile ilgili soruya da Türkiye'nin mevcut anayasasının,  askeri yönetimin belirlediği demokratik olmayan bir anayasa olduğu söyledi.  Anayasada teokratik sistemin yansıması bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, şunları  kaydetti:
 
"Yeni anayasa sadece AK Parti'nin değil tüm Türkiye'nin. Bu da tüm  muhalif partilerin talebi. Bu anayasanın hazırlanması siyasi güçlerin değil,  parlamentonun sorumluluğundadır. Anayasa komisyonunda parlamentodaki tüm partiler  eşit temsil ediliyor, parlamentodaki sandalye sayısına bakılmaksızın her bir  partiden üç üye bulunuyor. Bu da bizim her fikre ve tartışmaya açık olduğumuzu  gösteriyor. Eğer başarılı olunmazsa parlamentonun üzerine düşen sorumluluğu  yerine getirmediği anlamına gelir. Biz açık fikirliyiz, kimseye görüşümüzü  dayatmak istemiyoruz ancak değişiklik şart."

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...