Özel güvenlikçiler mağdur edilmeyecek
Stratejik konuma sahip kamu binalarının korunma-sının polise devre-dilmesi için çalışmaların başlatıldığını anlatan Davutoğlu, Barolar Birliği’ne de ‘sorumluluk’ çağrısı yaptı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği özel güvenliğin kamu binalarının korunmasından alınması konusunda çalışma yapıldığını söyledi.
Davutoğlu, dün Ak Parti Genel Merkezi’ndeki milletvekili aday belirleme çalışmalarının ardından gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu, “İstanbul Adliyesi’ndeki terör saldırısının dış bağlantısının olup olmadığı” sorusu üzerine, soruşturmanın derinleştirileceğini söyledi.
Davutoğlu, özel güvenlikle ilgili düzenlemenin 2004’te çıktığını hatırlatarak, “Aradan 11 yıl geçtikten sonra bu düzenlemenin etki analizi yapılması gerekir. Yani sonuçları ne oldu, aksayan yönleri ne? Bütün bu çalışmalar tamamlandıktan sonra Bakanlar Kurulu’nda bunu ele alırız” değerlendirmesini yaptı. Özellikle iki hususa dikkat çekmek istediğini belirten Davutoğlu, özel güvenlik firmalarında çalışanların mağdur edilmemesinin ve stratejik konuma sahip kamu binalarının korunmasıyla ilgili yeni düzenlemelerin yapılmasının en önemli ekseni oluşturduğunu vurguladı.
‘Avukatlara yönelik değil’
Davutoğlu, avukatların adliye binalarına girişleriyle ilgili tartışmalar konusunda ise, “Burada söz konusu olan avukatlara yönelik bir tedbir değil, avukatlık kisvesi altında terör eylemine kalkışanları engellemeye yönelik bir tedbirdir. Bunu avukatlarımızın güvenliği için de yapıyoruz” dedi. Barolar Birliği’ne de çağrıda bulunan Davutoğlu, barolar birliğini de bu konuda sorumlu olmaya çağırdı.
Davutoğlu, şehit savcının eylem sırasında çekilen fotoğrafını yayımlayan gazetelere tepkisini sürdürerek, şu ifadeleri kullandı: “Mağdurun ailesi vardır, mağdurun eşi vardır, babası, annesi, evladı vardır. Bu basın yayın organları, bize dönük eleştiri yapmadan önce vicdanlarına bir sorsunlar, o Sabah, o şehit ailesi neler hissetti? O şehit ailesinin, şehit savcımızın son resmini, yaşayan son resmini bu şekilde görmesi, onların ruh düny alarına nasıl etki bıraktı? Kimsenin buna hakkı yok. O açıklamayı okudum. O açıklamada insani boyutta hiçbir atıf yok. Önce kendi vicdanı sorgulamalarını yapmak durumundalar. Yine çağrıda bulunuyorum. Vicdanlarına sorsunlar ve kendi eşleri, çocukları, anneleri, babaları bu durumda olmuş olsaydı acaba ne tepki verirlerdi? Bizi mi mahkemeye verirlerdi, dava açarlardı, yoksa
o yayın organlarına mı dava açarlardı?”
‘Terörist propaganda’
İkinci husus olan toplumsal duyarlılığa değinen Davutoğlu, “Toplumsal duyarlılığın esası da terör söz konusu olduğunda dünyanın her yerinde teröristin propagandası maiyetindeki bir resim, bir video, vesaire gösterilmez. Çünkü ondan sonra bir sonraki eylem için teröristler teşvik edilmiş olur” değerlendirmesinde bulundu. Bu toplumsal duyarlılığın da gösterilmediğine dikkati çeken Davutoğlu, teröristlerin propaganda malzemelerinin açık şekilde yayımlandığını aktardı.
Davutoğlu, “Dikkat ediniz bizim kararımızdan sonra etik komisyonu topladılar. Etik komisyon eğer o gün biz çok kararlı ve ilkeli bir duruş sergilememiş olsaydık belki de toplanmayacaktı. Yaptıkları açıklama, sabahki bizim kararımızdan sonra yapılan açıklamadır. Yine o açıklamada, son yayınladıkları açıklamada, demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Kusura bakmasınlar. Bütün manşetlerini açsınlar, 12 Eylül Darbesi’ni nasıl karşıladılar? 28 Şubat Postmodern Darbesi’nde hangi başlıkları attılar? e-muhtıra, 27 Nisan yaşandığında hangi başlıkları attılar. Ak Parti kapatılmaya kalkışıldığında hangi başlıklar atıldı? ‘411 el kaosa kalktı’ diye hangi başlık atıldı? Ahmet Kaya hakkında hangi başlıklar atıldı? Eğer bir arşiv taraması yapılırsa önce o kendi etik komisyonlarından geçemezler. Kimse bize demokrasi dersi veremez.”
‘Bunu sineye çekmeyiz’
Davutoğlu, göreve geleli 7 ay olduğunu ve herkesin önünde bir görevi yürüttüklerini ifade ederek, kendisi ve çocukları hakkında asılsız haberler yapıldığını, her birinin de mahkemeden ceza aldığını anlattı. “Ama ben şimdiye kadar, hiçbir şekilde basın mensupları ve basın hakkında bu şekilde bir açıklamada bulunmadım” diyen Davutoğlu, şunları dile getirdi:
“Benimle veya ailemle ilgili eleştiriyi haksız da olsa sineye çekebilirim. Ama şehit bir savcının resmini, şehit olduğu gün, cenazesinin kalkacağı gün yayınlamayı sürdüren bir tavrı sineye çekmeyiz. Sineye çekmeyiz. Kim nereye giderse gitsin. Hukuk önce vicdana dayanır, vicdani sorumluluğunu onların öncelikle yerine getirmeleri lazım. Bizim vicdanımız da bu anlamda sorumluluk duygumuz da açıktır ve eğer hesap sorulması gereken bir yer varsa o resmi basan kendi yayın organlarından hesap sorulmalıdır. Burada da bir ayrım yapılmamıştır. Şu veya bu grup diye bir ayrım söz konusu değildir. Kim resmi basmışsa o gün bu şekilde bir tedbire muhatap olmuştur ve bu sadece o günlük etik bir tedbirdir. Ayrıca da orada olabilecek infiali de hesap ettiğinizde aslında o infiali de önlemeye dönük bir tedbirdir.”