Süleyman Soylu gündemi TGRT Haber'e değerlendirdi
TGRT Haber'in sorularını yanıtlayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, 7 bin kişinin dinlendiği telekulak skandalı için 'cinnet hâli' dedi.
Soylu, birilerinin elinde ülke olarak röntgenimiz olduğunu belirterek, "Bu, Türkiye'nin işadamı için de, sanatçısı için de, siyaset adamı için de, diplomatları için de, yazar-çizerleri ve aydınları için de büyük bir tehlikedir. Dünya uluslararası rekabete açık alanda bugün... Yani küreselleşme dediğimiz, dış politika konsepti dediğimiz, yeni güvenlik anlayışı dediğimiz, bütün unsurları içinde barındıran bambaşka bir dünyanın içindeyiz. Attığınız her adım, yani kiminle anlaşma yapacaksanız, bir başka ülkeyi ilgilendiriyor. Kiminle ticaret yapacaksanız, hangi bilim adamımız bir buluş yapacaksa, bu başkalarını da ilgilendiriyor. Türkiye'ye bir rekabet alanı kazandırıyor, ama yine bir başka ülkeyi de ilgilendiriyor. Bütün bunlarda Türkiye'nin kodlanması, dış tehdit dışında, iç tehlike de doğuruyor. Patrona Halil İsyanı gibi, Kabakçı Mustafa hadisesi gibi, devletin içerisindeki o yönetilebilir süreci sakatlıyor" ifadelerini kullandı.
"DİNLEME LİSTELERİ TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK TEHLİKEDİR"
Dinleme listeleri ile toplumsal bir paranoya oluşturuluğunun altını çizen Süleyman Soylu, "Bireyin, halkın, toplumun, milletin devlete ait güveni, kendi arasındaki güveni ve yarına ait istikrarı ile huzurunu ortadan kaldırılıyor. Dikkat ederseniz, uzun zamandan beridir yapılmaya çalışılan, bir korku toplumu, bir korku devleti oluşmak... Bu millet açısından da, ülke açısından da tehlikeli... Bir de bu dışarıda da tehlikeli... Bizim adamlarımızın bütün karakterinin ortaya çıktığı endişe verici bir durumdur. Kim olursa olsun, muhalif olsun, muaffık olsun çok önemli değil; ama bu Türkiye açısından çok önemli bir tehlikedir" diye konuştu.
"OPERASYONLAR, MÜHENDİSLİK ESERİ"
Yaşananlar için 'toplum mühendisliği' yorumunda bulunan Soylu, "Türkiye'de bir gezi olayları oldu. Orada Türkiye, 'diktatör' bir ülke olarak lanse edildi. Yani; Türkiye'nin bir diktatör başkanı var ve ülkede özgürlükleri daraltıyor, insanları temel hak ve özgürlüklerden yoksun bırakıyor, önceliği kendi iktidarı olarak görüyor. Böyle bir algı oluşturuldu dünyaya... CNN, BBC, Reuters, buradan yaptığı yayınlarla dünyaya bunu anlatmaya çalıştılar. Şimdi bu fotoğraf bir yerde kalsın. Bir başka fotoğraf daha var. İçeride de bu, uzun zamandan beri dillendiriliyor. Yürüyen davalarda, yürüyen mahkemelerde, özellikle bir taraftan ana muhalefet partisi, diğer siyasi partiler, tutuklu olan kişilerin milletvekili yapılması üzerinden yine hukuka yönelik bir darbe hadisesi ortaya koymak istediler. Kurumları nasıl bir şekilde sakatlamaya çalışıyoruz. Diğer taraftan da hukukun, hukuku istismar ederek yaptığı bu hadise... Yani hukuk, hukukun üstünlüğünü istismar ederek, binlerce insanı dinleyebilme kabiliyetini ortaya koyuyor, büyük bir kulak oluşturuyor. Hepsi bir mühendislik eseri, bir mimarinin parçaları anlatmaya çalıştıklarım" değerlendirmesinde bulundu.
"HEYULA BİR PARALEL SİSTEM OLUŞTURULDU"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, operasyonları, yasadışı ses kayıtlarını ve dinleme skandallarını yorumlarken, paralel yapıyı anlatarak, "Yargının normalleşmesini, istihbaratın kuvvetlenmesini engellemeye çalıştılar. İnternette bütün dünya ülkelerinin yaptığı, insanların özel hayatlarına yönelik bir takım ihlalleri önlemeye yönelik adımları 'sansür' diye niteleyip sakatlamaya çalıştılar. Gezi olaylarını, bununla beraber köpürtmeye çalıştılar. Türkiye, tam anlamıyla bir ikili sıkıştırma ile karşı karşıya kaldı içeriden... Ve bu yapılırken de, özellikle Türkiye'yi yönetilemez hâle getirmeye çalıştılar, hükümeti hareket edemez hâle getirmeye çalıştılar, Cumhurbaşkanı'nı Çankaya Köşkü'nde tamamen etkisiz hâle getirmeye çalıştılar, bir taraftan ülkenin emniyet ve istihbarat ağını felç etmeye çalıştılar, bir taraftan da Türkiyte'nin hukuk yapısını elleriden tutmaya, yargıyı ellerinde tutmaya, yeni bir vesayet sistemi oluşturmaya çalıştılar. Bütün bu dinlemelerle birlikte heyula bir sistem oluşturuldu" dedi.
"YSK, PARTİCİLİK YAPIYOR"
Cumhuriyet Halk Partisi paralel yapı tarafından kurtarılmaya çalışıldığını savunan Soylu, "Yüksek Seçim Kurulu, seçimi hakkaniyetle yürütmekle mükelleftir. Yüksek Seçim Kurulu, bir partinin lehine, diğerinin aleyhine karar veremez. Yüksek Seçim Kurulu'nun bu saatten sonra aldığı tüm kararlar, siyasi olarak değerlendirilmelidir" iddiasında bulundu.
"MİLLET, BUNLARA SANDIKTA CEVAP VERECEK"
Süleyman Soylu, 'Bu işin sonu nereye varacaktır' sorusunu cevaplarken de, "Karşı tarafta, Türkiye'yi ele geçirmeye çalışan, yeniden Türkiye'yi yönetilmez hâle getimeye çalışan ve yeniden Türkiye'yi kontrol etmek isteyen bir yapı, demokrasi ve hukuk istismarı yapan bir yapıya 'dur' diyecek tek unsur var: sandık. 30 Mart'ta millet buna cevap verecek. Millet; 30 Mart'ta açık toplumu, çoğulculuğu, demokrasiyi, özgürlüğü, kendi iradesine tasallut edene cevap vermeyi kendi zihnine yerleştirmiş. Büyük medeniyet yolunda, bunun önemli bir kavşak olduğunu halkımız biliyor. Eğer üçüncü boğaz köprüsüne bir linç girişimi varsa, İzmit-İstanbul Körfez geçisine bir linç girişimi varsa, Marmaray'ın sevincini yaşamamız konusunda kursağımıza bir şeyler tıkamak istiyorlarsa, nükleer santraller konusunda Türkiye'nin yönünü başka bir yöne çevirmek istiyorlarsa, Irak'ın kuzeyinden gelecek bir petrol yüzünden Halkbankası'na bir saldırı söz konusu ise, Türkiye'nin burada bağımsızlığına, istiklaline, milli egemenliğe, milli iradeye, demokrasiye ciddi bir saldırı vardır, millet bu saldırının farkındadır, 30 Mart'ta da bu saldırı ile ilgili kararını verecektir" diyerek Seçimler'i işaret etti.