'Yatırımın olmadığı bir ülkede kalkınmayı konuşamayız'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Siz faiz oranlarını ne kadar yüksek tutarsanız o ülkede bir defa yatırımı o denli ortadan kaldırırsınız. Yatırımın olmadığı bir ülkede bir defa kalkınmayı konuşamayız' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bloomberg televizyonunda katıldığı programda gündeme ve ekonomiye ilişkin soruları yanıtladı. Merkez Bankasının faizleri indirmesiyle ilgili soruya Erdoğan, bankanın yaptığı faiz indirimini istikrarlı, dikkatli ve muvazeneli bir indirim olarak gördüğünü belirtti.
Şiddet içerecek ve ekonomide bir deprem etkisi oluşturacak şekilde ne iniş ne çıkışların doğru olmadığını, ama bunu istikrarlı bir şekilde sürdürmenin faydalı olacağını dile getiren Erdoğan, şu anda Merkez Bankasının yeni yönetiminin göreve geldiğinden bu yana özellikle hükümetin faiz politikalarını dikkate alarak bir indirimin de onlarca yürütüldüğünü kaydetti.
Bunun yatırımcılar için özellikle çok önemli bir sinyal olduğuna inandığını ifade eden Erdoğan "Temenni ediyorum ki diğer bankalar, Merkez Bankasının vermiş olduğu bu sinyali onlar da önemsesin ve buna göre de yatırımcıların önünü açsınlar." dedi.
'Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da onunla beraber düşmeye başlar'
Erdoğan, "Burada bir şey söyleyeceğim... Ben enflasyon ile faizi ters orantılı olarak görmüyorum, tam aksine enflasyon ile faizi doğru orantılı olarak görüyorum. Faizi ne kadar yükseltirseniz enflasyon da o kadar yükselir. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da onunla beraber düşmeye başlar." dedi.
Faizin dünyanın bir ülkesinde farklı, bir başka ülkesinde farklı olarak değerlendirilmesi halinde yanlış yapılacağını dile getiren Erdoğan, "Şu anda ABD'deki faiz oranlarına bakalım. ABD'deki faiz oranlarına baktığımızda 0,50 gibi buralarda dolaşıyor. Avrupa'ya bakıyorsunuz 1, 1,5, Japonya eksi faizde. Bu ülkeler bakıyoruz da bu kadar düşük oluyor da faiz Türkiye'de ne için 13, 14, 15 olsun. Siz faiz oranlarını ne kadar yüksek tutarsanız o ülkede bir defa yatırımı o denli ortadan kaldırırsınız. Yatırımın olmadığı bir ülkede bir defa kalkınmayı konuşamayız. Yatırımların olduğu bir ülkede kalkınmayı konuşabiliriz. Bizim bu kadar zorlamamıza rağmen şu anda yatırımlarda halen istediğimiz bir istikrar veyahut hız yok. Halbuki faiz düşük olmuş olsa ben inanıyorum ki yatırımcı hemen bu konuda kredisini çekecek ve yatırımını yapacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Dürüst olun diyorum, onları dürüstlüğe davet ediyorum"
Dünyadaki kredi kuruluşlarının, istisnaların bir kenarda konulması halinde, politik açıklamalar yaptığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çökmüş bitmiş ekonomileri yükseltirken öbür tarafta diri, duran ayakta duran, yatırımlarına devam eden bir ülkeyle ilgili bakıyorsunuz ya donduruyor ya da şöyle kıl payı da olsa düşürme yoluna gidiyor. Bu saygın bir duruş değil. Bir defa kredi derecelendirme kuruluşlarının kesinlikle siyasi davranmaması lazım. Bu ekonomik etiğe de aykırıdır. Olması gereken neyse bunu açıklamaları lazım. Bunu açıklamıyorlar. Bu yanlış bir şey. Başbakanlık dönemimde de bunu çok açık söyledim. Cumhurbaşkanlığı dönemimde de söylüyorum. 'Dürüst olun' diyorum, onları dürüstlüğe davet ediyorum. Dürüst olsanız da olmasanız da Türkiye ekonomisi zaten güçlü, dimdik ayakta ve ayakta durmaya devam edecek."
Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notunu düşürmesi konusundaki soruya ise Erdoğan, "Hiç umursamıyorum, bazıları yanlış yapıyor. Bunu kasıtlı yapıyorlar." dedi.
"Halkımın vereceği cevap: FETÖ"
ABD yönetiminin herhangi bir kuruluşunun 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olup olmadığını hakkındaki soruya ise Erdoğan, şöyle yanıt verdi:
"Darbe girişiminden önce bunu bilirler veya bilmezler. Beni o pek ilgilendirmiyor. Ama bizim için darbeden sonraki süreç çok çok önemli. Şimdi halkım şunu soruyor? Bir referanduma gitsek, desek ki bu darbe girişiminin arkasında kim var? Halkımın vereceği cevap: FETÖ. Peki. FETÖ nerede? ABD'de. Kaç yıldır burada? 17 yıldır burada Ben, üst yönetime yaklaşık 1 veya 1,5 yıl önce bu adamın böyle birisi olduğunu ve bir terör örgütünün başı olduğunu, bununla ilgili olarak 'ya bize verin veya deport edin' demişimdir. 15 Temmuz darbe girişimi olduğu zaman biz tabii ki tüm ilişki ağımızı ilerleterek 17-25 Aralık sürecinden önceki -yargı polis darbesidir- tüm belgeleri toparladık ve 85 koli olarak ABD'nin yetkili mercilerine gönderdik. Bir de 15 Temmuz'dan sonraki süreç var. Şimdi de onlar hazırlanıyor. Geçenlerde ABD'den yetkililer geldi. Adalet Bakanlığında yetkililerde görüştüler. Şimdi de bu yeni sürecin belgeleri kendilerine verildi veya veriliyor. Tüm bunlara rağmen, bu adam burada Pensilvanya'da, bir de kendisine Green kart verilmiş burada tutuluyor. Şimdi Green Kart iptal edilemiyor mu, böyle bir şey yok mu?