Günlük hayatta sıkça kullandığımız konserve kutu gıdalar, plastik saklama kapları ve damacanalar hakkında uzman isimden kritik bir uyarı geldi. Bu maddelerin uzun vadeli kullanımının tehlikeli olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Mustafa Temizel, anne ve babalara seslendi. Temizel, bazı ürünlerin içeriğinde bulunan BPA'nın östrojen hormonunu taklit ettiğini aktardı.
Bisfenol A (BPA), plastik ürünlerin ana bileşeni olan polikarbonattır ve kaba plastik ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır. Günlük hayatımızda birçok farklı alanda karşılaşabileceğimiz BPA, doğrudan yiyecek ve içeceklerde bulunmasa da insan sağlığını etkileyebilecek faktörlerin arasından yer alıyor.
Damacanaların iç kaplamasında, bebek biberonlarında, ilaç şuruplarının ölçü kaşıklarında, sporcu mataralarının iç kısmında, plastik saklama kaplarında ve konserve kutularının iç kaplamasında kullanılmaktadır. Doç. Dr. Mustafa Temizel, bu maddenin uzun vadeli etkileri konusunda anne ve babalara çeşitli uyarılarda bulundu.
BPA'nın östrojen hormonunu taklit eden ve onunla benzerlik gösteren bir madde olduğunu belirten Temizel,“Dolayısıyla sürekli maruziyet halinde östrojen seviyelerini yükseltebiliyor. Östrojen seviyesinin yükselmesiyle hem yetişkinlerde hem çocuklarda hem de gebelikte ceninde farklı sorunlara yol açabiliyor. Özellikle kadınlarda östrojen seviyesinin yükselmesi, meme kanseri riskini artırıyor. Hormonal denge bozulmasına, obeziteye ya da kalp damar hastalıklarını da tetikleyebiliyor. Çocuklarda cinsel gelişimin erken yaşanmasını da tetikleyebilir. Eğer anne karnındayken maruziyet söz konusuysa bebek gelişimini etkileyebilir. Erkeklerde de kısırlığı tetikleyebilir” ifadelerini kullandı.
Türkiye'de ve dünyada bu konuda yasaklar olduğunu belirten Temizel, BPA maddesinin biberon üretiminde de yasaklandığını söyeldi. Temizel, "Üretimdeki sağlık koşullarını denetlemek açısından damacanalarda, pet şişelerde numaralanmaya gidilmiştir. 1, 2, 4, 5 numara sağlıklı olduğunu işaret eder. 3,6 ve 7 numaralar içerikte sorun olabileceğini gösterir” dedi.
Özellikle bu sıcak havalarda pet şişe su tüketimine dikkat etmek gerektiği konusuna da değinen Doç. Dr. Temizel şunları söyledi:
“Pet şişedeki su, düzgün koşullarda muhafaza edilip kullanılırsa suda bir sıkıntı olmaz. Ancak pet şişenin yapımı sırasında içinde kullanılan bazı maddelerin suya geçme tehlikesi vardır. Pet şişelerin yapımında polietilen maddesi kullanılmaktadır. Dolayısıyla pet şişelerde, üretimden kaynaklanan plastik maddelerinin sıvıya geçişi mümkündür. Ancak bunun için suyun sıcak ortamda uzun süre bekletilmesi, uzun süre depolanması madde geçişlerine neden olur. Pet şişe yapımında baskın olan madde antimon trioksittir ve bu kanserojendir.”
“Hem FDA, hem Avrupa Birliği mevzuatında antimon troksitin belli bir oranı geçmeme zorunluluğu vardır” diyen Doç. Dr. Temizel, “Pet şişedeki suların sahipsiz ve dikkatsiz bırakılması kesinlikle tüketici için sorun oluşturur. Özellikle sürücüler, bu yüksek sıcaklıklarda araçlarına pet şişe sularını bırakıyorlar. Dışarıda ısı 30 derece olduğunda, araç içindeki ısı bunun iki katına çıkabiliyor. Bunlar da toksik maddelerin suya geçişini kolaylaştırıyor. Ancak bu geçiş çok yüksek miktarlarda değildir. Uzun vadede de olsa pet şişeden geçebilen toksik maddelerin kanserojen etkileri vardır. Bu nedenle plastik şişeler yerine cam şişe ve paslanmaz çelik kapların kullanımı daha sağlıklıdır” ifadelerini kullandı.