"Türkiye’de erişkin her 3 kişiden biri hipertansiyon hastasıdır"
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Memduh Caymaz, hipertansiyon ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Caymaz, Türkiye'de her üç kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirtti.
Medicana Çamlıca Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Memduh Caymaz, hipertansiyon ve tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu. Caymaz, “Hipertansiyon(HT) çağımızın hem en sık görülen hem de en sık öldüren kronik hastalıklarından biridir. Türkiye’de erişkin her 3 kişiden biri hipertansiyon hastasıdır. Bu yaklaşık 15 milyon erişkin demektir. Ama maalesef hipertansiyon hastalarının yarısı tansiyonlarının yüksek olduğunun farkında değillerdir” dedi.
“Ciddi hastalıkların habercisi olabilir”
Hipertansiyon hastalarında kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, felç riskinin belirgin olarak artmakta olduğunu söyleyen Caymaz, “Dünyada her yıl yaklaşık 9.5 milyon hastanın hipertansiyon nedeniyle öldüğü tahmin edilmekte. Tedavi ile bu riskler ciddi şekilde azalmaktadır. Bu nedenle tansiyonumuzun yüksek olduğunun ve tedaviyle hedef düzeylere indirildiğinin bilincinde olmamız çok önemli. Hipertansiyon hastalarının yaklaşık yüzde 95’inden fazlasında altta yatan ve ortaya konabilen bir neden yoktur” diye konuştu.
“Öncelikle hastalığın farkında olmak önemli”
Caymaz, tamamen sağlıklı olsalar ve hiçbir risk faktörüne sahip olmasalar bile 18 yaşını geçmiş herkesin tansiyonu en az 3 yılda bir, 40 yaşını geçmiş ise en az yılda bir ölçülmesi gerektiğinin altını çizerek, “Tansiyon ölçüm kurallarına mutlaka uyulmalı. Doktor ve hemşire dışında herkese mutlaka otomatik-elektronik doğruluğu onaylanmış cihazlarla ölçüm yaptırılmalıdır. Evde ölçülen tansiyonumuzun sistolik değeri 135 mmmHg (halk arasında büyük tansiyon olarak biliniyor) ve/veya diyastolik değeri 85 mmHg (halk arasında küçük tansiyon olarak biliniyor) üzerinde ise mutlaka bir hekime başvurmalıyız.
Normal şartlarda tansiyonu 90/60 olan biri, başı ağrıdığı anda tansiyonunu ölçtüğünde ve 130/80 çıktığını gördüğünde, baş ağrısının tansiyon değerindeki bu yükselmeye bağlı olduğunu düşünebilir. Normalde vücudunun 90/60 değerine alışık olduğunu ve 130/80 değerinin kendisine yüksek geldiğini yani 130/80 değerinin kendisi için yüksek tansiyon olduğunu düşünebilir. Bu doğru değildir. Evde ölçtüğümüz zaman hemen hemen herkes için 135/85 mmHg değerine kadar olan değerler normal değerlerdir. Tansiyon değeri yüksek olan biri hekime başvurduğunda ilgili hekim sizin tedavinizi düzenleyecektir veya hipertansiyon tanısı olan kişi muhtemelen bir hekim tarafından takip edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Tansiyon kontrolünde pratik yollar
Dr. Memduh Caymaz, tansiyon kontrolünde pratik yolları şu şekilde sıraladı: “İlaçlarımızı düzenli kullanmamız gerekir. Çoğu tansiyon ilacının vücudumuzdaki etkisi maksimum 24-36 saat sürmektedir. Bu yüzden tansiyon ilaçlarımızı almadığımız günlerde tansiyonumuz genel olarak biraz yükselebilir veya ani olarak aşırı yükselebilir. Bu yüzden ilaçları düzenli kullanmak önemlidir.
Hiçbir zaman unutmamalıyız ki; nonfarmakolojik tedavi dediğimiz ilaç dışı tedavi önerileri en az ilaçlar kadar önemlidir.
Sigara içmememiz gerektiği ve olmamız gereken normal kilomuza olabildiğince yakın olmamız gerektiği hemen hemen herkes tarafından bilinen gerçekler. Kilo vermeyi hafife almamalıyız, yaklaşık 4 kg’lık bir kilo kaybı bile tansiyonumuzun düşmesine yardımcı olmakta.
Haftada toplam 150 dk egzersiz tansiyonumuzun aşağıya çekilmesine katkı sağlıyor. DASH diyeti dediğimiz sebze, meyve, düşük yağlı süt ürünlerinin tansiyonumuzu düşürdüğü bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Yine kümes hayvanlarından ve balıktan zengin diyet, tuz kısıtlı diyet tansiyonumuzun düşmesine katkı sağlıyor.
Sebze, meyve, süt ürünlerinde günlük sınırları aşıldığında tansiyonumuzu olumsuz yönde etkilemektedir. Sınırdan kastımız günlük aldığımız kalori gerekenden fazla olmamalıdır.
Dünyada en çok tuz tüketen ülkelerden biriyiz bu yüzden bu konuya özellikle dikkat etmeliyiz. Normalde günlük tuz tüketimimiz günde 5-6 gramı geçmemelidir.
Kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği olan hastalarda ve tansiyonu kontrol altına alınmakta zorlanılan hastalar da daha da az olmalı. Ülkemizde günlük ortalama tuz tüketimi günde 16 gramdır. Bunun yaklaşık yarısını yemeklerden almaktayız. Yemeklere atılan tuz mümkün olduğunca kısıtlanmalıdır.
Ayrıca ülkemizde ekmek tüketiminin de kişi başına günlük 400-500 gram olduğu bilinmektedir. Ekmeğin 100 gramında ortalama 1-2 gram tuz olduğu göz önüne alındığında ekmeğin de tek başına önemli bir kaynak olduğu görülmektedir”.
“Pratikte sık gördüğümüz hususlara dikkat”
Acil hipertansiyon denilen durumda kan basıncının acilen damardan ilaçlarla düşürülmesi gerektiğini belirten Caymaz, “Acil hipertansiyon dediğimiz durum organ hasarıyla birlikte olan kan basıncının aşırı yüksekliğidir (>180/120 mmHg). Organ hasarı olmadan tansiyonumuzun 180/120 mmHg gibi yüksek değerlere çıkması acil bir durum değildir, anında düşürülmesi gerekmez. Ancak hastanın aldığı tansiyon tedavisi yeniden gözden geçirilmelidir. Baş ağrısı olan hastaların baş ağrılarını tansiyon değerlerindeki küçük yüksekliklere bağlaması ve paniklemeleridir. Halbuki yapılan çalışmalardan edinilen bilgilere göre 180/120 mmHg altındaki tansiyon değerlerinin baş ağrısıyla ilişkili olma olasılığı çok düşüktür. Yani tansiyonu 160/100 mmHg olan birinin baş ağrısı da varsa, tansiyon yüksekliğinin baş ağrısına neden olmasından çok, baş ağrısının tansiyon yüksekliğine neden olduğunu düşünürüz” diye konuştu.