Bilim insanları yerin altında iki gizli dağ keşfetti: Everest'ten 100 kat daha uzun!
Bilim insanları, dünyanın çekirdeği ile manto arasındaki sınırda, Afrika ve Pasifik Okyanusu’nun altında gömülü ve yaklaşık 1.000 kilometre yüksekliğinde iki devasa yeraltı dağı keşfetti. Depremlerin neden olduğu sismik dalgaların yavaşlamasıyla tespit edilen bu yapılar, en az yarım milyar yaşında ve gezegenin oluşumuna kadar uzanan bir geçmişe sahip olabilir.
Edmund Hillary ve Tenzing Norgay'ın 1953 yılında Everest Dağı'nın zirvesine ilk kez ulaşmalarından beri, dünyanın en yüksek noktasını fethetmek gezegendeki hemen her dağcının hedefi oldu. Ancak bu ünlü zirve, Everest'in 8 bin 800 metrelik zirvesinden 100 kat daha uzun olan iki gizli dağın yanında sönük kalıyor.
Yaklaşık 1.000 kilometre yüksekliğe ulaşan kıta büyüklüğündeki iki dağ keşfedildi ve bunlar, gezegenimizde bulunan diğer her şeyi gölgede bırakıyor. Ancak bir maceraperestseniz hemen heyecanlanmayın: Utrecht Üniversitesi'nden bilim insanları bu devasa dağların, dünyanın yüzeyinde bulunmadığını ve yerin yaklaşık 2 bin kilometre altında gömülü olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.
DEVASA DAĞLAR KAÇ YAŞINDA?
Araştırmacılar dağların en az yarım milyar yaşında olduğunu, ancak dört milyar yıl önce gezegenin oluşumuna kadar uzanabileceğini tahmin ediyor. Baş Araştırmacı Dr. Arwen Deuss, yaptığı açıklamada "Kimse bunların ne olduğunu ve geçici bir fenomen mi yoksa milyonlarca hatta belki de milyarlarca yıldır orada mı durduklarını bilmiyor" ifadelerini kullandı.
Bu iki devasa yapı, dünya çekirdeği ile manto arasındaki sınırda, kabuğun altındaki yarı katı bölgede, Afrika ve Pasifik Okyanusu'nun altında yer alıyor. Etraflarında, "subduction" adı verilen bir süreçle yüzeyden aşağıya doğru itilen batık tektonik plakalardan oluşan bir mezarlık bulunuyor.
Yeni bir çalışmada araştırmacılar, adaların dünyanın kabuğunu çevreleyen levhalardan çok daha sıcak ve milyonlarca yıl daha yaşlı olduğunu buldular. Bilim insanları on yıllardır dünyanın mantosunun derinliklerinde gizlenmiş muazzam yapılar olduğunu biliyorlar. Bu, depremlerden kaynaklanan sismik şok dalgalarının gezegenin iç kısımlarına yayılma şekli sayesinde mümkün oluyor.
Güçlü bir deprem meydana geldiğinde, dünyayı bir çan gibi çalarak gezegenin bir tarafından diğer tarafına dalgalar gönderir. Ancak bu dalgalar yoğun ya da sıcak bir şeyin içinden geçtiğinde yavaşlar, zayıflar ya da tamamen yansır. Böylece bilim insanları gezegenin diğer tarafına ulaşan 'tonu' dikkatle dinleyerek, altında ne yattığına dair bir fikir edinebilirler.
Yıllar içinde yapılan çalışmalar, mantoda şok dalgalarının dramatik bir şekilde yavaşladığı ve Büyük Düşük Sismik Hız İlleri (LLSVPs) olarak adlandırılan iki muazzam bölge olduğunu ortaya çıkardı. Dr Deuss, "Dalgalar yavaşlıyor çünkü LLSVP'ler sıcak, tıpkı sıcak havada soğuk havadaki kadar hızlı koşamayacağınız gibi" dedi.
Dalgalar çok daha sıcak bir bölgeden geçtiklerinde, yollarını bulabilmek için çok daha fazla enerji harcamaları gerekiyor.
Araştırmanın yazarlarından Dr. Sujania Talavera-Soza, "Dışarıda hava sıcakken koşuya çıktığınızda sadece yavaşlamakla kalmaz, aynı zamanda soğuk havaya kıyasla daha fazla yorulursunuz" diye konuştu. Bu da sıcak LLSVP'lerden geçen bir dalganın tonunun diğer bölgelere göre hem uyumsuz hem de daha sessiz olmasını bekleyeceğiniz anlamına geliyor ki bilim insanları buna sönümleme diyor.
Araştırmacılar, en düşük ihtimalle bu yeraltı dağlarının en az yarım milyar yaşında olduğunu tahmin ediyor. Ancak çok daha eski olabilecekleri, hatta potansiyel olarak dünyanın oluşumuna kadar uzanabilecekleri üzerinde duruluyor.