Mercedes-Benz, Auto Shanghai 2025 için planlanan Çin'e özel çok sayıda araç ve yeni teknolojiyle teknik becerisini sergiliyor ve en büyük pazarına verdiği sözlerin arkasında durduğunu bir kez daha gösteriyor.
Mercedes-Benz, Almanya dışındaki en büyük Ar-Ge merkezine ev sahipliği yapan Çin’de, 2025 yılı itibarıyla yerel üretim ve teknoloji alanındaki faaliyetlerinin 20. yılını tamamlıyor. Mercedes-Benz’in Vision V konsept aracı ile Çin’e özel olarak üretilen CLA Long Wheelbase modelinin dünya prömiyeri, fuar öncesinde West Bund Sanat Merkezi’nde düzenlenen özel bir etkinlikte gerçekleştirildi. Tanıtılan araçlar 2 Mayıs'a kadar Ulusal Sergi ve Kongre Merkezi'ndeki Mercedes-Benz standında yer alacak.
Vision V konsept aracı, Mercedes-Benz’in geniş alanı maksimum ayrıcalık ve benzeri görülmemiş bir dijital deneyimle birleştirme vizyonunu ortaya koyuyor. Vision V, şoförlü lüks ve zarif bir araç olarak yepyeni bir konfor dünyası sunuyor. Analog işçilik, kullanıcıyı içine çeken etkileyici bir deneyimle buluşarak bütüncül ve büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Sportif ve zarif dış tasarımıyla öne çıkan model, ikonik çizgileriyle hem dinamizmi hem de prestiji aynı anda yansıtıyor.
Modüler, esnek ve ölçeklenebilir Van Mimarisi’nin 2026 yılından itibaren tanıtılmasıyla yeni bir dönem başlayacak. Gelecekteki model portföyü, her biri farklı müşteri gereksinimlerine uygun olarak pratik, giriş segmenti aile araçlarından ve özel VIP servislerden geniş kullanım alanına sahip lüks MPV’lere kadar uzanacak. Mercedes-Benz, model portföyünün en üst seviyesini genişleterek otomotivde lüksü tanımlayan kendine özgü bir segment oluşturuyor. Bu stratejinin altını çizmek için de Van Elektrik Mimarisi’ni temel alan özel olarak konumlandırılmış araçlar Mercedes-Benz VLE ve Mercedes-Benz VLS olarak adlandırılacak.
Yaklaşık bir ay önce Roma’da dünya prömiyeri gerçekleştirilen yeni CLA’nın ardından Mercedes-Benz, bu araç sınıfında ilk kez uzun şasi mesafesine sahip versiyonunu tanıtıyor. Mercedes-Benz, Çin pazarı için özel olarak geliştirilen bu yeni model ile müşterilerine daha fazla alan, daha zarif bir tasarım, daha yüksek konfor, daha gelişmiş zekâ ve daha yüksek verimlilik sunuyor.
Mercedes-Benz Modüler Mimarisi (MMA) üzerine inşa edilen ilk araç olma özelliğini taşıyor. Aynı zamanda Mercedes-Benz'in kendi geliştirdiği yeni Mercedes-Benz İşletim Sistemi (MB.OS) ile çalışan ilk model olmanın yanı sıra Mercedes-Benz'in ilk yazılım tanımlı aracı konumunda.
Elektrikli versiyon, arkaya konumlandırılmış bir motor, çift vitesli şanzıman ve 800 voltluk bir mimari ile sunulacak. WLTP normlarına göre, 100 kilometrede 12,2 kWh’ye kadar enerji tüketiyor. Elektrikli menzil ise WLTP ölçümlerine göre etkileyici bir şekilde 792 kilometreye kadar ulaşıyor. Bu özellikleriyle, uzun şasiye sahip versiyon da Mercedes-Benz CLA’nın etkileyici verimlilik seviyesini ileriye taşıyor.
Auto Shanghai’da devrim niteliğindeki yeni araçlar ve çok sayıda yeni teknoloji tanıtılırken katılımcılar, aşağıdaki başlıklar hakkında bilgi edinebilecekler:
Yeni CLA ve uzun dingil mesafesine sahip versiyonuyla birlikte devreye alınan yeni aktarma organları ve batarya teknolojisi, sınıfının en iyi verimliliğini sunarak Mercedes-Benz’in küresel ölçekte elektrikli mobilite vizyonunu bir adım öteye taşıyor. Mercedes-Benz’in kendi geliştirdiği elektrikli aktarma sistemi, makine mühendisliğinin mükemmeliyeti ile son teknoloji yüksek voltajlı elektrikli bileşenleri bir araya getiriyor. Bu sistem, yeni nesil akıllı, modüler ve ölçeklenebilir elektrikli aktarma sistemlerinin ilki olma özelliğini taşıyor. Maksimum performans ve minimum bekleme süreleri için optimize edilmiş bir şarj eğrisi ile 10 dakikada 325 km'ye kadar ve WLTP'ye göre 320 kW'a kadar toplam şarj gücü sağlayabilen hızlı şarj teknolojisine sahip. Electric Intelligence ile gelişmiş reküperasyon ve tahminleri sayesinde de sorunsuz bir elektrikli sürüş deneyimi sağlıyor.
Elektrikli Mercedes-Benz Modüler Mimarisi, iki yüksek voltajlı batarya seçeneği sunuyor. Her iki bataryada da daha uzun menzil ve daha yüksek güvenilirlik sunan hücreler bulunuyor. Bataryalar, nadir ve pahalı hammadde kullanımının azaltılmasıyla birlikte önceki nesillere göre daha sürdürülebilir. En yüksek güvenlik düzeyini sağlamak amacıyla batarya muhafazası araç yapısının bir parçası olarak tasarlanırken bu sayede Mercedes-Benz’in çok kademeli koruma yaklaşımının bir parçası olarak çarpışma konseptine de entegre. Ayrıca potansiyel termal reaksiyonlara karşı kapsamlı güvenlik önlemlerine sahip ve bu önlemler Çin Elektrikli Araç Güvenlik Endeksi (C-EVFI) kapsamında yapılan testlerden de başarıyla geçerek beş yıldızlı güvenlik derecesine hak kazandıCiddi bir kaza durumunda yüksek voltaj sistemi otomatik olarak devre dışı bırakılıyor ve bu süreçte geri döndürülebilir veya geri döndürülemez kapatma arasında ayrım yapılıyor.
Mercedes-Benz'in kapsamlı sürücü asistanı ve aktif güvenlik sistemleri , neredeyse tüm yol türlerinde kısmen otomatik sürüş (SAE Seviye 2), çok şeritli yollarda şerit değiştirme yardımı, dar alanlarda yardımlı park etme ve giderek artan sayıda durumda çarpışmaların önlenmesini veya azaltılmasını sağlıyor. Gelişmiş Seviye 2 işlevleri de bu destekleyici özellikleri çeşitli senaryolarda mümkün olduğunca çok müşteriye sunmak amacıyla daha da geliştiriliyor. Mercedes-Benz, yeni CLA'dan başlayarak, ek konfor destek sistemlerini, müşterilerin araç satın aldıktan sonra bile seçebilecekleri çeşitli paketler ve işlevler içeren MB.DRIVE adı altında bir araya getiriyor.
Tamamen yeni CLA, sınıfının en güvenli aracı olmasını hedefleyen akıllı pasif güvenlik özellikleriyle sıfırdan geliştirildi. Bir kaza durumunda, çarpışma emici bölgeler, sağlam yolcu bölümü ve güvenlik sistemleri ciddi yaralanma riskini en aza indirecek şekilde tasarlandı. Mercedes-Benz, elektrikli versiyonda ise, enerji depolama sisteminin korunmasına özel bir önem veriyor. Yasal gerekliliklerin ötesinde hem genel araç yapısı hem de yüksek voltajlı batarya, yüksek voltaj (HV) kabloları ve diğer HV bileşenleri, Mercedes-Benz’in sıkı güvenlik standartlarını karşılıyor.
Auto Shanghai 2025'teki Mercedes-Benz medya programının bir parçası olarak, dünyanın dört bir yanından gelen gazeteciler MB.DRIVE ASSIST PRO'yu deneyimleme şansına sahip olacaklar. Bu yeni sürüş destek sistemi, noktadan noktaya sorunsuz ve güvenli bir sürüş deneyimi sunuyor.
Araç, tek bir düğmeye dokunularak, sürücüye başlangıçtan bitişe kadar yardımcı oluyor. Kavşaklardan veya trafik ışıklarından geçerken, U dönüşü yaparken, yol çalışmalarından veya döner kavşaklardan geçme ve otoyola girme veya çıkma gibi karmaşık şehir senaryolarında fren yapmaya, hareket etmeye ve yön vermeye yardım ediyor. Sürüş boyunca sorumluluk her zaman sürücüde oluyor. Sistem aktif olsa bile sürücü aracı izlemeye devam etmeli. Sürücüler, sistemi devre dışı bırakmadan hafif direksiyon hareketleriyle müdahalede bulunabiliyorlar. Mercedes-Benz bu özelliği kooperatif sürüş olarak adlandırıyor.
Direksiyon sisteminde kablosuz (elektronik) kontrol gerçeğe dönüşüyor: Mercedes-Benz otomobil direksiyonunda devrim oluşturuyor.
Mercedes-Benz, 2026 yılından itibaren direksiyondan kumanda teknolojisine sahip bir seri üretim modeli sunan ilk Alman otomobil üreticisi olacak. Bu sistem, direksiyon ile ön tekerlekler arasında mekanik bir bağlantı gerektirmiyor. Bunun yerine sürücü direksiyonu bir elektrik kablosu aracılığıyla yönlendiriyor, böylece komutlar hızlı ve doğrudan iletiliyor. Tamamen yeni direksiyon düzeni benzersiz bir müşteri deneyimi sağlıyor çünkü direksiyonu tam tur çevirmek için gereken çabayı azaltıyor ve zahmetli el manevralarını da ortadan kaldırıyor. Elektronik yönlendirme düşük hızlı manevraları ve park etmeyi çok daha kolay hale getiriyor. Mercedes-Benz şasi uzmanları, direksiyon oranını tamamen değişken bir aralıkta seçebildiği ve farklı durumlara esnek bir şekilde uyarlayabildiği için de sürüş dinamiklerine fayda sağlıyor.
Ek olarak elektronik yönlendirme, Mercedes-Benz mühendislerinin daha önce birbiriyle çelişen bazı dinamik özellikleri optimize etmelerini de sağlıyor. Örneğin, sportifliği konforla birleştirmek artık çok daha kolay. Sürüş dengesi ve yanal çeviklik 10 dereceye kadar dönüş açısına sahip arka aks yönlendirme sistemiyle olan mükemmel uyum sayesinde daha da artırılabiliyor. Daha önce direksiyon kolonu aracılığıyla sürücünün de hissettiği engebeli yol yüzeylerinin neden olduğu şoklar azaltılabiliyor ve böylece daha yumuşak ve daha konforlu bir sürüş sağlanabiliyor.
Elektronik yönlendirme teknolojisi, elektronik direksiyonun müşteri tercihlerine göre uyarlanabilmesi sayesinde daha fazla kişiselleştirmeye de olanak tanıyor. Her bir markaya veya bir seri içindeki belirli modellere farklı direksiyon özellikleri uygulanabiliyor. Gelecekte elektronik yönlendirme, sürücü veya yolcular için yeni, sürükleyici oyun fırsatları da sağlayabilir.
Mekanik karmaşıklığın azaltılmasıyla iç tasarımda daha fazla esneklik sağlanıyor. Örneğin, direksiyon simidi daha düz hale getirilerek daha geniş bir alan, araca iniş binişlerde kolaylık ve sürücü ekranının ve yolun daha iyi görülmesi sağlanabilir. Yüksek otomasyonlu sürüş sistemleri ile gelecekte daha da rahat bir sürüş pozisyonuna geçilebilir.
Mercedes-Benz akıllı kokpitin sunduğu tüm olanaklarla müşteriler artık otomobillerinde sürüşün yanı sıra çok daha fazlasını yapabiliyor. Yeni MB.OS işletim sisteminden yararlanarak, yapay zekâ ile desteklenen gelişmiş navigasyon ve asistanı kullanabiliyor, üretken olabiliyor, uygulamaların keyfini çıkarabiliyor veya sadece dinlenebiliyorlar.
Akıllı kokpit, Superscreen arayüzünün güncellenmesi de dahil olmak üzere Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi’nin (MBUX) dördüncü ve en yeni neslini de içeriyor. Özellikler Çin için yerelleştirilerek Çinli müşterilerin navigasyon için AMAP harita verilerinden faydalanmasını sağlıyor. Ayrıca MBUX Sanal Asistanı, ülkedeki ünlülerin sesleri ile Çinli kullanıcılara seslenirken şirketin ortağı ByteDance'ın DouBao AI ajanını da kullanıyor.
MBUX Sanal Asistan ile araç-sürücü ilişkisi doğal bir konuşmaya dönüştürülerek hiper kişiselleştirilmiş bir kullanıcı deneyiminin önü açılıyor. MBUX Surround Navigasyon ile donatılmış araçlarda, Unity'nin oyun motoru tarafından üretilen güçlü 3D grafiklerle hayata geçirilen rota rehberliği ve sürüş yardımı gerçek zamanlı olarak sorunsuz bir şekilde birleştiriliyor.
Mercedes-Benz, sektördeki mevcut dönüşüm döneminin çok ötesine uzanan ilerlemelerine yönelik devam eden araştırma faaliyetlerine dair özel bir bakış sunuyor. Bu çalışmalar, tamamen yeni bir mobilite çağının kapılarını aralayan yenilikleri kapsıyor. Daha iyi bir yaşam kalitesi ve yol güvenliği, iklim koruması ve kaynak tasarrufu, ayrıca aracın ötesine geçen, son derece kişiselleştirilmiş dijital deneyimler sunan çığır açıcı teknolojilerin geliştirilmesi bu araştırmaların odağında yer alıyor.
Mercedes-Benz ile araştırma ve sektör ortakları, yapay sinir ağları üzerine yaptıkları araştırmalarla bilgisayar mimarilerinin oluşturulmasında yeni bir çığır açıyor. Kısa süre önce Kanada Waterloo Üniversitesi ile nöromorfik bilişim alanında yapılacak araştırmalar için iş birliği yapıldığı duyuruldu. Nöromorfik bilişim, insan beyninin işleyişini taklit ederek, yapay zekâ işlemlerini önemli ölçüde daha enerji verimli ve daha hızlı hale getirebiliyor. Örneğin güvenlik sistemleri trafik işaretlerini, şeritleri ve diğer yol kullanıcılarını çok daha iyi fark edebiliyor ve kötü görüş koşullarında bile daha hızlı tepki verebiliyor. Bunu mevcut sistemlerden 10 kat daha verimli bir şekilde yapabiliyorlar. Ayrıca otonom sürüşte veri işleme için gereken enerjiyi mevcut sistemlere kıyasla yüzde 90 oranında azaltma potansiyeline de sahip.
Mercedes-Benz, elektrikli araçların gövdesine kolayca uygulanabilecek, araca enerji sağlayabilecek kadar elektrik üretmek için yeterli olan, ince bir boya katmanı gibi tasarlanmış yeni tür güneş modülleri üzerinde araştırmalar yapıyor. Bu teknoloji, ideal koşullarda ve Pekin'deki ışık yoğunluğuna dayanarak, yılda 14.000 km’den fazla yol kat etmek için gerekli enerjiyi sağlayabilir. Aktif fotovoltaik yüzey, her türlü alt tabakaya uygulanabiliyor. Güneş hücreleri sahip oldukları yüzde 20 oranında verimlilik ile oldukça etkili. Güneş enerjili boya, daha uzun menzil ve şarj için daha az duraklama sağlayabileceği için geleceğin etkili çözümlerinden biri olabilir.
Mercedes-Benz ayrıca elektrikli araçlarda yeni nesil güç elektroniği teknolojilerinin kullanımında bir paradigma değişimi için çaba sarf ediyor. Gelecekte, programlanabilir bir mikro dönüştürücü, mevcut elektrikli invertör sistemlerinin sınırlarının ötesine geçebilir ve mevcut yüksek voltaj mimarilerinde devrim oluşturabilir. Bunun temeli, bu mikro dönüştürücülerin doğrudan batarya hücresi seviyesine entegre edilmesine dayanıyor. Böylece batarya hücresi çiftleri ayrı ayrı kontrol edilebilirken hücreler arasında iletişim kurulması da sağlanabilir.
Bu hedefi gerçekleştirmek için, birkaç mikro dönüştürücüden oluşan bir güç dönüştürücüsü herhangi sayıda hücre çiftine doğrudan bağlanıyor. Bu güç dönüştürücüsü, hücreleri birbirinden ayrı olarak düzenlemeye ve çıkış voltajı seviyesini ayarlamaya imkân veriyor. Mevcut araştırma sonuçları, hücrelerin doluluk durumu (SoC) ve sağlık durumu (SoH) ne olursa olsun, sabit bir 800 volt HV çıkışı sağlanmasının mümkün olduğunu gösteriyor. Bu araç bataryasının çıkış voltajı, artık seri bağlanan hücrelerin sayısına bağlı değil. Hücre sayısı, yalnızca istenen performans ve kapasite sınıfına göre belirleniyor. Bu teknolojik yaklaşım, elektrikli menzili artırabilir ve çift yönlü şarj için enerji akışını optimize edebilir. Ayrıca, elektrikli aktarma sistemlerinin modülerleştirilmesi aşamasında yeni düzeyde özgürlükler sunabilir.
Elektrikli araçların frenleme işlemi ağırlıklı olarak reküperasyon yoluyla gerçekleştiği için, Mercedes-Benz mekanik frenler geliştirme konusunda tamamen yeni bir alanı keşfediyor. Şu anda araştırma aşamasında olan yenilikçi ve daha sürdürülebilir fren sistemi, artık tekerleklerde konumlandırılmıyor. Bu fren sistemi, çok az montaj alanı kaplıyor, neredeyse hiç aşınmıyor ve bakım gerektirmiyor. Bu sayede de son derece dayanıklı ve güvenilir. Ayrıca, frenleme etkisi kolaylıkla kontrol edilebiliyor ve yüksek yükte bile performansı azalmıyor. Kapalı motor şanzıman ünitesine entegrasyonu sayesinde, fren aşınmasından kaynaklanan partikül emisyonları dışarı ulaşmıyor ve frenlerde paslanma oluşmuyor. Bu, gelecekte fren gürültüsünü de önleyebilir. Üstelik, frenlerin temizlenmesine de ihtiyaç duyulmuyor. Temiz frenler, verimlilik ve menzil üzerinde olumlu bir etkiye sahip.
Mercedes-Benz, sosyologlardan ve filozoflardan bilim insanlarına, sanatçılardan fütüristlere, mimarlardan start-up şirketlerine ve yüksek teknoloji firmalarına kadar birçok farklı alandan uzmanların yer aldığı küresel bir bilgi ağı oluşturdu. Sürekli bilgi alışverişine dayanan bu ağ sayesinde Mercedes-Benz fütüristleri, 2040 yılından sonraki Londra, Los Angeles ve Shenzhen'i görselleştirdi. Bu görselleştirmeler, geleceğin şehirlerinde araçların en iyi şekilde entegre edilmesine temel oluştururken Mercedes-Benz ile akıllı şehirler arasında gelecekte kurulacak iş birliklerinin de başlangıç noktasını temsil ediyor.
Google Play
App Store
Haberi Paylaş
17:35
YORUM YAZ