Hikâyelerin sihirli kapısı aralanırken duyduğumuz “bir varmış, bir yokmuş” sözleri, aslında masal tekerlemeleri dünyasının yalnızca ilk adımı. Pek çok kültürde bu tür ifadeler, dinleyicilerin dikkatini çekmek ve masalın büyülü atmosferine hazırlamak için kullanılır. Tıpkı "masal tekerlemeleri" gibi "farklı oyun ve masal tekerlemeleri" de geleneksel anlatılarda yer bulur ve nesilden nesile aktarılır.
Masal anlatımının keyifli ve canlı olmasını sağlayan en temel unsur, dinleyicileri daha en baştan öyküye dahil edebilmek. Gerek sahnede tiyatro benzeri bir canlandırma yaparken, gerek bir aile ortamında çocuklara masal okurken, tekerlemeler tam da bu işlevi görür. Sözlerin ritmik ve uyaklı yapısı, hem anlatıcının hem de dinleyicinin dikkatini toplar ve unutulmaz bir masal deneyimi yaratır. Masal tekerlemeleri, kısmen oyunsu bir havayla söylenir. Dili akıcı kullanmanın yanı sıra, ses ve vurgular aracılığıyla duygu aktarımı da güçlenir. Bazen kısa, bazen de oldukça uzun ve eğlenceli olan bu söz dizileri, masalın duygu tonunu daha en baştan verir ve anlatıcının hayal gücünü öne çıkarır.
Masal anlatıcılığı, bir hikâyeden öte, duygu ve hayal dünyasının ortaklaşa paylaşıldığı bir sahnedir. Bu sahnede masal tekerlemeleri, hem anlatıcının kendine özgü ritmini hem de dinleyicilerin ilgisini sağlamanın pratik yollarından biridir. Dinleyicinin zihnini masalın evrenine çekerek bir merak hissi uyandırır: “Acaba bu hikâyede bizi neler bekliyor?” sorusunu yavaş yavaş yanıtlama sürecini başlatır.
Özellikle çocukların dinlediği masallarda, tekerlemeler adeta bir ısınma turu görevini üstlenir. Seslerin melodik düzeni, hafif kafiyeler, hatta bazen yineleyici motifler masal boyunca duyulacak duygu ve heyecanı ilk anda hissettirir. Aynı zamanda, hikâyenin sakin veya gergin atmosferine uygun bir girişte de yardımcı olur. Böylece hem anlatıcı hem de dinleyiciler masalın temposuna uyum sağlamış olur.
Farklı kültürlerde ve yörelerde üretilen farklı oyun ve masal tekerlemeleri, ağızdan ağıza aktarılarak zaman içinde zenginleşmiş bir söz dağarcığı oluşturur. Düğünlerde, köy odalarında, tiyatro sahnelerinde veya çocuk masal kitaplarında karşımıza çıkan bu söz öbekleri, anlatıcının kimliğine göre de değişkenlik gösterir. Kimi tekerlemeler kısadır, yalnızca bir-iki satırlık söylemler içerir; bazıları ise destansı uzunlukta, uzadıkça uzayan bir ritme sahiptir.
Sözcük tekrarları ve uyaklı dizeler, tekerlemeye akılda kalıcılık katar. Anlatıcılar, hikâyenin bir bölümünden diğerine geçerken ya da masal başı tekerlemesi kullanarak bir açılış yapmak istediklerinde bu dizeleri seslendirir. Dinleyiciler, kelimelerin sihirli müziğine kapılıp kısa sürede masalın büyüsüne dalar. Kimi zaman bu tekerlemeler, içinde nükteli ifadeler veya hafif tabirler de barındırabilir.
Kısa masal tekerlemeleri, daha çok çocuklara yönelik kitap veya yaygın metinlerde görülür. “Bir varmış bir yokmuş…” gibi birkaç sözcüklük dizeler, masal kapısını aralayıp konuyu hemen esas hikâyeye bağlar. Yetişkinlere hitap eden veya yaratıcılığı yüksek masal performanslarında ise daha uzun ve eğlenceli tekerlemeler tercih edilir. Bu tür uzun örnekler, ritmik ses ve kelime tekrarlarını artırarak hem mizah hem de gizem duygusu verir.
· Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer top oynarken
Eski hamam içinde
Horozlar tellal iken
Pireler hamal iken
Ben anamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken
· Bir varmış bir yokmuş
Allah'ın kulu çok imiş
Çok söylenmesi günahmış
· Az gittim uz gittim
Dere tepe düz gittim
Çayır çimen geçerek
Lale sümbül biçerek
Soğuk sular içerek
Altı ayla bir güzde
Bir arpa boyu yol gittim
Sahne sanatçıları veya tiyatrocular, genellikle uzun tekerlemeleri sahne atmosferini kurmak, izleyiciyi öykünün duygusal aralığına hazırlamak için kullanır. Kimi metinlerde, esas karakterin ağzından dökülen tekerlemeler, anlatının başında hikâyeye dair ipuçları barındırabilir. Böylece masal başlar başlamaz, dinleyiciler masal evrenine kendini kaptırır, kahraman veya anlatıcı karakterin renkli diline tanık olur.