Zümrüdü Anka Kuşu nedir? Simurg ne anlama gelir? Anka Kuşu efsanesi hikayesi...
"Zümrüdü Anka Kuşu nasıl olur, anlamı nedir? Zümrüdü Anka Kuşu hikayesi nedir?" sorularının cevabı merak ediliyor. Doğuda ve batıda kültürel bir miras haline gelen Zümrüdü Anka Kuşu, mitolojik bir öge olmasıyla birlikte, mitolojiye ilgisi olanlar tarafından araştırılmaya devam ediyor. Anka Kuşu'nun, bir diğer adı ile Simurg'un hikayesi haberimizde...
"Küllerinden doğan kuş" olarak bilinen Zümrüdü Anka Kuşu'nun hikayesi ve ne anlama geldiği merak ediliyor. Pers Mitolojisi'nden gelen ve Doğu Mitolojisi'nde de yer edinen Simurg'un diğer adları "Pehlevi", "Rukh" ve "Pâzand" olarak biliniyor. Türk mitolojisindeki karşılığı, "Hüma Kuşu" olan Anka Kuşu, efsanesiyle de kulaktan kulağa yayılmıştır. Zümrüdü Anka Kuşu'na dair çeşitli efsanelerin hikayeleri ve Simurg'a dair merak edilenler haberimizde...
ZÜMRÜDÜ ANKA KUŞU NEDİR?
Zümrüdü Anka Kuşu olarak bilinen ve masallara konu olan; mitolojik bir varlık olarak kabul edilen Simurg'un birçok farklı adı vardır. Hüma Kuşu, Tuğrul Kuşu, Pehlevi, Pazand olarak da bilinen Simurg'un tarihi binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Anka Kuşunun etimolojisi, Avesta'daki "Saêna kuşu"ndan türemiştir. Mistik bir kuş olarak kabul edilen Anka Kuşu; Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir varlık olarak resmedilmiştir. Farklı yerlerde de, köpek başına ve aslan pençelerine sahip bir tavus kuşu olarak da resmedilmiştir. Bir antik İran tanımında, Simurg'un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşadığı, hatta ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacı'nda bir yuvası olduğu söylenmektedir. İran efsanesine göre, Anka Kuşu o kadar yaşlıdır ki; dünyanın yıkılışına tam üç kez tanık olmuştur., böylece, Simurg o kadar çok şey öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur.
Simurg uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titreyerek her bitkinin tohumları dökülmüştür. Dökülen bu tohumlar, dünyanın her yanına dağılırarak çeşitli bitkilerin gelişmesine sebep olmuş ve insanlara şifa kaynağı haline gelmiştir.
ZÜMRÜDÜ ANKA KUŞU EFSANESİ
Anka kuşu efsanesi masallara, şarkılara, beyaz perdeye ve şiirlere konu olmuştur ve diriliş, yeniden var oluş gibi anlamlara gelmektedir. Efsaneye göre, anka kuşunu uzaktan aramak yanlıştır; sabreden ve emek veren herkes kendi anka kuşunu oluşturabilmektedir. Küllerinden doğan anka kuşu, temelde, kendi gücünü kendisi bulmaktadır. Bunun için sabırlı olmak, çaba sarf etmek gerekmektedir. Araplara göre Anka, İranlılara göre de Simurg kuşunun Türkçe'deki anlamı ise Zümrüd-ü Anka kuşudur. Kaf dağının tepesinde köşke benzeyen bir yuvada yaşadığına inanılan u kuş, yassı burunlu ve yırtıcı görünümlüdür.
Efsaneye göre, Zümrüdü Anka kuşu, bilgi ağacının dallarında yaşar ve bilgeçtir. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlardan kurtaracağını düşünürler. Zümrüdü Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü bekler. Güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar ortaya çıkmaz ve yuvada yanarak ölen Anka Kuşu, sonunda küllerinden yeniden doğar.
Bir gün kuşların başına bir gün öyle bir talihsizlik gelir ki, Simurg’tan yardım istemeleri gerekir. Birden Simurg’un uzun süredir hiç görünmediğini fark ederler, o kadar çok beklerler ki yuvasından çıkıp havalanacağı anı; nihayet umudu keserler. Her şeyin bittiğini düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede, Zümrüdü Anka kuşunun kanadından bir tüy bulunur. Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup Simurg’un yuvasının yolunu tutarlar fakat Zümrüdü Anka Kuşu'nun yuvası, Kaf Dağı’nın tepesindedir. Oraya ulaşmak için, yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekmektedir. Bu vadiler öyle zorludur ki, yolda bir sürü kuş kaybolur. Yedi dipsiz vadiyi aşmak, Zümrüdü Anka Kuşu'na ulaşmanın tek çaresidir. Bu vadilerden birincis istek, ikincisi aşk, üçüncüsü marifer, dördüncüsü istisna, beşincisi tevhid, altıncısı şaşkınlık ve yedincisi yok oluş vadileridir. Her biri birbirinden zorlu olan bu vadilere doğru yolculuğa çıkan kuşlar, yolda zaaflarına göre birer birer dökülür. Geriye yalnızca otuz kuş kalır. Vadileri geçmeyi başaran otuz kuş, Zümrüdü Anka’nın yuvasını bulduklarında, Simurg'un Farsça'da 30 kuş demek olduğunu anlarlar; yani aradıkları kendileridir. Vadileri aşmayı başaran kuşlar, aslında kendi içlerine yolculuk yaparak oluşumlarını tamamlamışlardır.