The Economist’in Değişmeyen Türkiye Kapağı: Algıyı Yönet!
Britanya merkezli dergi The Economist, sık sık Türkiye hakkında olumsuz algı oluşturan kapaklarıyla gündem oluyor. Demokrasiyi koruma kılıfıyla yapılan bu kapaklara seçim döneminde de tanık olduk. Geniş makalelerle de desteklenen haberlerde Türkiye’ye diktatörlük geleceğine dair propaganda yapıldı. Yabancı bir medya kuruluşunun, başka bir ülkenin iç siyasetine yeterince hâkim olması zor. Bu da yaptıkları olumsuz haberlerle seçmenleri istedikleri gibi etkileyemeyecekleri anlamına geliyor. Peki, The Economist başta olmak üzere pek çok Batılı medya organı, neden Türkiye’yi hedef alan haberler yayımlıyor?
Türkiye’de seçimleri yakından takip eden dış basın Türkiye aleyhine haberler yaptı. Britanya merkezli gazete The Economist’in de zaman zaman Türkiye ile olumsuzluk içeren kapakları gündem oluyor. İçesinde de geniş makalelere yer veriyor. Seçim döneminde ‘Türkiye’ye diktatörlük geliyor’ diye haber yapan gazete kapak ve görselleri demokrasi adı altında sunuyor. Seçimden sonra farklı bir analize yer veren gazete Erdoğan’ın yenileceği söylentileri abartı çıktı dedi.
Bir ülkenin bir başka ülkede olan iç siyaseti yakından bilmesi zor. Bu da seçmeni bu şekilde etkileyebilmesinin de zor olduğu anlamına geliyor. Peki The Economist ve bunun gibi pek çok batı medyasında neden Türkiye’yi hedef alan bu tür haberler çıkıyor?
TÜRKİYE DENGE POLİTİKASI İZLİYOR
Aslında bu haberleri daha önce görmüştük 2013 yılında ‘Demokrat mı Sultan mı’ şeklinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın padişah kıyafeti ile resmetmişlerdi.
2017’de de Türkiye diktatörlüğe kayıyor kapakları görüldü. Bu haberlerde hep demokrasiden vurgu vardı. Bu haberler belirttiğimiz gibi Türk seçmenine yönelik değil. Küresel güçler siyasete yön verme çabasını algı yönetimi üzerinden yürütüyor. Bu kampanyalar dönem dönem artıyor. Türkiye aslında Batı’dan uzaklaşmıyor denge politikası izliyor.
Çıkarlara ters durumda hep bir özgürlük ve demokrasi vurgusu yapılır. Örneğin Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşması kendi çıkarları açısından olumsuz bir gelişmedir.
The Economist 19 Ocak’ta Türkiye diktatörlüğün eşiğinde olabilir dedi ve bu makalede ABD Başkanı Joe Biden ve müttefiklerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a daha sert bir mesaj vermesi gerektiğini dile getirmişti.
''ERDOĞAN DİKTATÖR DEĞİL Mİ?'' SORUSU
Size şöyle örnek vereyim. Kendimde uzun yıllar yurtdışında yaşadım. Erdoğan’a diktatör söyleminin yayıldığı dönemde arkadaş çevresi veya Türk olduğumu söylediğim bir taksideki şoför bile Erdoğan diktatör değil mi sorusunu soruyordu. Benden onaylatma ihtiyacı vardı.
Bunu neden sordunuz dediğimde herkes öyle söylüyor diye cevap alıyordum. Bu durum İslam ile alakalı söylemlerin arttığı dönemde de geliyordu sürekli İslam ve terör kavramlarını yan yana koyarak yeni bir algı oluşuyordu. Yani batı algıyı bir oyun hamuru gibi istediği şekilde yönlendiriyor. Keza az da olsa olumlu şeyler olduğunda da bunun geri dönüşü geliyor.
Hedef kitle yani Türkiye değil, analizler orası için orada yaşayan insanlar için. Hedef kitle Batılı alıcılardır. Bu da sizin ülkenize yatırım yapmayı düşünen insanlardan tutun turist olarak gelmeyi düşünen kişilere kadar pek çok kişiyi etkiliyor. İmajınızı sarsıyor. Batılı ülkelerin Türkiye hakkında izleyeceği politikaların ne yönde şekillendirilmesi gerektiğinin ipuçlarını söylüyor. Bu analizlerin verdiği diğer önemli mesajlar ise gelecek seçimlerde Erdoğan’ın seçilmesi durumunda Batı tarafından daha fazla dışlanacağı mesajıdır.
Bir başka örnek verelim. The Economist muhabiri Piotr Zalewski Türkiye’de muhalefetin pek çok konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çek verdiğini iddia etmekte ve şunları söylemektedir: CHP, hükümetin Doğu Akdeniz’deki diplomasisini, Libya’ya müdahalesini, Rusya ile yakınlaşmasını ve hatta Rus S-400 füzelerini satın almasını destekledi.
Oysa bu konuların tümünde ana muhalefet partisinin ciddi eleştiriler getirdiği konulardı. Bu bakış açılarından ortaya çıkan Türkiye analizleri ise uluslararası kamuoyunu yanlış bilgilendirmeler veya sürekli değersizleştirme çabaları geçmişten beri var oldu ve şunu unutmamalıyız hangi hükümet gelirse gelsin devam edecek.
