Doların uluslararası rezervlerdeki kullanımı 1999'da yüzde 71 iken 2022'de yüzde 58'e düşse de uluslararası değişim aracı ve hesap birimi gibi diğer alanlardaki gücünde önemli bir gerileme söz konusu değil.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Finans ve Bankacilik Bölüm Baskani Prof. Dr. Güven Delice, ABD dolarinin dünya için rezerv para statüsü konumunu, Rusya-Ukrayna savasi ve sonrasinda yerel para birimlerinin durumunu ve ABD dolarinin dünya üzerindeki hegemonyasinin neden bir süre daha sarsilmayacagini AA Analiz için kaleme aldi.
Zaman zaman ABD dolarinin küresel hakimiyetinin azalacagina ve hatta ortadan kalkacagina yönelik iddiali çikislar ve beklentiler gündeme geliyor. Ancak bu beklentiler kisa süre sonra yerini mevcut sisteme uyum eksikliklerinin giderilmesine yönelik çabalara birakiyor.
2008 finansal krizinden sonra gündemi bir süre mesgul eden de-dolarizasyon girisimleri, Rusya'ya yönelik yaptirimlar sonrasinda yeniden ve daha güçlü bir sekilde gündeme geldi. Birçok uzman önceki durumu referans alarak, dolarin küresel ekonomiyi yöneten kurallara dayali düzenin çipasi olarak önemli bir fonksiyon icra ettigini ve dolarin hakimiyetine iliskin tartismalarin bu gerçekligi ihmal ettigini savunarak bu durumun da kalici sonuçlari olamayacagi yönünde degerlendirmeler yapiyor. Ancak bu sefer görünüm daha farkli. Dolarin hegemonyasi devam etse de bu durumu orta ve uzun vadede tersine çevirmeye yönelik ciddiye alinabilecek çok sayida gelisme ve girisim söz konusu.
Amerika Birlesik Devletleri'nin (ABD) baska ülkelere yaptirim uygulama gücü dogrudan dolarin merkezi rolünden kaynaklaniyor. Dolarin rezerv para statüsü ve yaygin kullanimi, ABD'ye istediginde islemleri engellemek ve varliklara el koymak gibi olaganüstü bir güç kullanma imkani sunuyor. Halihazirda bazi ülkeler ABD öncülügünde Bati'nin yaptirimlarina maruz birakilirken diger birçok ülkeye de bu yaptirimlar üzerinden gözdagi veriliyor.
ABD'nin bu imkani zaman zaman küresel menfaatler görüntüsü altinda kendi çikarlari dogrultusunda keyfi bir biçimde kullanmasi önemli rahatsizliklar doguruyor. Mevcut durumda Batili ülkeler de dahil hiçbir ülkenin, benzer siddette olmasa bile bu tür yaptirimlarin konusu olmayacagina dair garantisi bulunmuyor. Bu pencereden bakildiginda, dolarin hakimiyetini zayiflatan faktörler arasinda ekonomik gelismelerin yani sira jeopolitik gelismelerin de etkisinin agirligi hissediliyor. Jeopolitik gerilimler de-dolarizasyon girisimlerinde birtakim hareketlenmelere yol açarken, gönüllü veya zorunlu ABD'nin yaninda bulunan ülkelerde de güvenlik kaygilari ekonomik kaygilarin önüne çikiyor.
Rusya, 2014 yilinda Kirim'i yasa disi ilhakinin ardindan ABD ve Avrupa Birligi (AB) kaynakli yaptirimlara maruz kaldi. 2022 yilinda baslayan Rusya-Ukrayna savasinin ardindan ise bu yaptirimlarin kapsami ve siddeti artti. Söz konusu yaptirimlar, finansal ve ticaridir. Finansal yaptirimlar kapsaminda Rusya Merkez Bankasi rezervlerinin dondurulmasi, önde gelen Rus bankalarinin finansal iletisim sistemi Dünya Bankalararasi Finansal Telekomünikasyon Birligi'nden (SWIFT) çikarilmasi, bu kurumlarin varliklarinin dondurulmasi ve uluslararasi finansal piyasalara erisime yönelik kisitlamalar yer aliyor. Ticaret önlemleri ise ABD menseli teknolojik ürünlerin Rusya ve Belarus'a ihracinin kisitlanmasi, bazi mal ve hizmetlerin ihracat ve ithalatina yönelik kisitlamalar ve Rus petrolüne tavan fiyat uygulamasini içeriyor.
ABD, söz konusu yaptirimlari dolarin küresel ölçekte kullanimini saglayan SWIFT ve Takas Odasi Bankalararasi Ödeme Sistemi (CHIPS) ödeme altyapilarini kullanarak yapiyor. SWIFT, sinir ötesi ödeme ve mutabakat amaciyla kullanilan bir iletisim sistemidir. Merkezi Belçika'da bulunan bu sistemdeki veriler üzerinden ABD, uluslararasi finansal akimlari takip ve kontrol edebiliyor. Yine ABD'nin kontrolündeki özel bir transfer sistemi olan CHIPS üzerinden günlük yaklasik 1,8 trilyon dolarlik islem yapiliyor. Bu sistemler katilimci ülkeler açisindan önemli islevler görürken, zaman zaman ABD'nin sorun yasadigi ülkeler için bir yaptirim aracina dönüsebiliyor. SWIFT üzerinden uygulanan yaptirimlar, ilgili ülkenin ekonomik ve finansal yapisi üzerinde oldukça sarsici etkiler dogurdugu gibi bir bütün olarak uluslararasi finansal sistemin istikrarini da tehdit ediyor. Uluslararasi ödemelerdeki rolü dolayisiyla SWIFT üzerinden uygulanan yaptirimlar "finansal nükleer silah" olarak adlandiriliyor.
Bu durum, söz konusu sistemden dislanarak uluslararasi ticari ve finansal islemlerde sikinti yasayan ülkeleri alternatif arayislarina sevk ediyor. Bu anlamda Rusya 2014 yilinda Finansal Mesaj Transfer Sistemi'ni (SPFS) gelistirdi. Çin buna benzer sekilde 2015 yilinda Sinir Ötesi Bankalararasi Ödeme Sistemini (CIPS) olusturdu. 2022'de ise Hindistan dis ticaret ödemeleri için Hindistan Rupisi Cinsinden Uluslararasi Ticaret Ödeme Mekanizmasi'ni devreye soktu. Ancak mevcut halleriyle bu mekanizmalarin gerek altyapi, gerekse güvenilirlik ve kabul noktasinda önemli sorunlari bulunuyor.
Ekonomik yaptirimlarin mevcut uluslararasi rezerv para sistemini nasil etkileyecegi önemli bir tartisma alanidir. Tartismanin bir tarafinda küresel sistem açisindan sorunlu görülen ülkelerin cezalandirilmasinin yanlis bir sey olmadigini ve bu yaptirimlarin dolarin rezerv para statüsüne zarar vermeyecegini savunanlar yer aliyor. Karsi taraftakiler ise, bir ülkenin uluslararasi varliklarinin tek tarafli kararlarla dondurulmasi ve el konulmasi gibi sert tedbirlerin yaptirima maruz kalan ülkelerin yani sira diger birçok ülkeyi de rahatsiz edecegi ve alternatif arayislarina itecegini belirtiyorlar. Bu baglamda söz konusu yaptirimlar, dolarin küresel rezervler içerisindeki payinin gerilemesi sürecini hizlandiracak ve farkli paralarin öne çikmasina zemin olusturacaktir.
Mevcut yaptirimlarin agirlikli olarak ABD'nin kendi çikarlari dogrultusunda dizayn edilmesi, diger ülkelerin de bu anlamda hedef olabilecekleri algisini güçlendiriyor. Bu tarz yaptirimlar, uluslararasi para sisteminin bazi ülkelere sagladigi dengesiz ayricaliklarin daha fazla sorgulanmasina yol açiyor ve alternatif para ve parasal düzenleme arayislarini motive ediyor. ABD yaptirimlariyla karsilasma riski olan ülkeler alternatif parasal ve finansal düzenlemelere daha fazla ilgi gösteriyor. Yaptirimlardan rahatsiz olan birçok ülke ise ABD'yi karsilarina alarak uluslararasi sistemden dislanma kaygilariyla, mevcut jeopolitik kosullarda kendi güvenlikleri açisindan sessiz kalmaktan yana tavir alabiliyorlar.
Diger taraftan bu ülkeler söz konusu yaptirimlarin dolayli etkilerine maruz kaliyor. Bu durum, ABD'nin geleneksel müttefiklerini ve uluslararasi toplumun önemli bir kismini dogrudan olmasa da dolayli bir sekilde karsisina almasina neden oluyor. Ayrica Rusya'ya karsi takinilan bu sert tavrin, Israil'in Filistin'e karsi yürüttügü ve bütün insanligin vicdanini yaralayan saldirilari karsisinda gündeme gelmemesi arkasina sigindiklari evrensel insani degerler, evrensel hukuk ve kurallara dayali sistemler paradigmasini da bütünüyle çökertti. Bu gelismeler, dolarin hakimiyetine yönelik sorgulamalarin ve meydan okumalarin çok daha ileri asamalara geçmesine yol açabilecektir.
ABD dolarinin gücünün yakin bir gelecekte önemli bir asinmaya konu olmayacagi düsünülüyor. Ancak orta ve uzun vadede diger ulusal ve bölgesel para birimleri dolara alternatif bir konuma gelebileceklerdir. Diger taraftan, ABD cenahinda özellikle son dönemlerdeki yaptirimlar ve yaptirim tehditlerinin bu süreci hizlandirabilecegine dair kaygilar giderek artmaya basladi. ABD'nin üst düzey ekonomi yöneticilerinin de aralarinda bulundugu bazi yetkililer ve uzmanlar, yaptirimlarin bu sekilde kullaniminin dolarin küresel para konumuna zarar verecegine dikkati çekiyor. Söz konusu çevreler, ABD'nin yaptirimlar konusundaki kati tavrini yumusatarak bunlarin sirf kendi jeopolitik amaçlari için degil, bütün ülkelerin menfaatleri dogrultusunda uygulandigi konusunda bir algi olusturmasinin dolarin itibarini koruyabilecegine dair bir kanaat içerisindeler. Bu baglamda, yaptirimlarin gerekçelerinin kabul edilebilir olmasi, merkez bankasi rezervlerinin dondurulmasi gibi uç uygulamalar yerine daha dar kapsamli yaptirimlarin tercih edilmesi, diger ülkelerin bu anlamda taraf seçmeye zorlanmamasi, yaptirimlarin 3'üncü taraflar üzerindeki etkilerini azaltici önlemler alinmasi gibi somut öneriler gündeme getiriliyor.
ABD, kendi parasini, merkezinde yer aldigi uluslararasi finans alt yapiyi ve uluslararasi kuruluslar üzerindeki hakim pozisyonunu dis politikasinin bir uzantisi olarak yaptirim ve tehdit amaçli kullanmaktan vazgeçerse, bu durum mevcut konumunu bir süre devam ettirmesini mümkün kilabilir. Ancak ABD'nin parasinin gücünü dis politika hedefleri için kullanmaktan vazgeçmesini ve küresel gelismeleri dikkate alarak gönüllü biçimde Çin'e veya diger ülkelere parasal anlamda bir alan açmasini ve sistemi rahatlatmasini beklemek kisa vadede pek mümkün gözükmüyor.
Diger taraftan, de-dolarizasyon girisimlerinin henüz çok etkili sonuçlar dogurdugu söylenemez. Dolarin uluslararasi rezervlerdeki kullanimi 1999'da yüzde 71 iken 2022'de yüzde 58'e düsse de uluslararasi degisim araci ve hesap birimi gibi diger alanlardaki gücünde önemli bir gerileme söz konusu degil. ABD'nin sahip oldugu yüksek ekonomik ve teknolojik güç, bunun ortaya çikardigi askeri ve siyasi üstünlük, uluslararasi kuruluslarla olusturdugu iliski biçimleri, olusturdugu finansal altyapi gibi faktörler dolarin hakimiyetine meydan okuyacak girisimlerin isini önemli ölçüde zorlastiriyor.
Çin basta olmak üzere ekonomik güç anlaminda ABD'yi dengeleyebilecek ülkelerin paralarini dolar karsisinda alternatif olarak görmemiz daha uzun zaman alacak gibi görünüyor. Ancak bu süreçte bir taraftan dolarin hakimiyet alaninin giderek zayifladigina ve özellikle bölgesel ekonomik entegrasyonlarda dolar yerine ulusal paralarin kullaniminin giderek yayginlastigina taniklik edilecektir. ABD'nin uluslararasi para sistemindeki hakim pozisyonunun zayiflamasinin önemli siyasi yansimalari olacak ve küresel güç dengeleri degisecektir. Çok kutuplu bir para sisteminde, ABD'nin bu alandaki asiri kazançlari ve diger alanlara da sirayet eden üstünlükleri önemli ölçüde ortadan kalkacaktir.