Türkiye'de çevre dostu yapılaşma ve sürdürülebilir şehirleşme adına önemli bir gelişme yaşandı. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde yapılan güncellemeyle, belirli büyüklükteki kamu ve özel binalar için Yeşil Sertifika almanın zorunlu hale gelmesi, çevresel sürdürülebilirliği teşvik eden büyük bir adım olarak öne çıkıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın son düzenlemesi, yağmur suyu ve gri su sistemlerinin kapsamını genişleterek önemli bir çevresel adım attı. Bu değişiklikle, Türkiye genelinde büyük bir su tasarrufu hedefleniyor.
Yeni düzenleme, 1 Ocak 2026'dan itibaren, toplam inşaat alanı 10 bin metrekarenin üzerinde olan yeni kamu binalarının Yeşil Sertifika'ya sahip olmasını zorunlu hale getirecek. Bu adım, yıllık 600 milyon kilovatsaat enerji tasarrufu sağlamayı amaçlarken, bu miktarın Keban Barajı'nın bir aylık enerji üretimine denk olduğu ifade ediliyor.
Düzenleme, ayrıca sera gazı salınımını 50 milyon kilogram azaltmayı ve yaklaşık 800 milyon TL'lik tasarruf sağlamayı hedefliyor. Yeşil Sertifikalı binalarda geri dönüşümlü malzemelerin kullanımı teşvik edilirken, aynı zamanda kimyasal ve radyasyon salınımı düşük yapı malzemeleri ile daha sağlıklı yaşam alanları oluşturulması planlanıyor. Elektrikli araçların yaygınlaşması amacıyla, elektrikli araç şarj istasyonlarının kurulumu için bürokratik engellerin kaldırılması da gündemde. Bu adım, ulaşımda fosil yakıt bağımlılığını azaltarak karbon nötr bir geleceğe katkı sağlamayı amaçlıyor.
Altensis Yönetici Ortağı Dr. Emre Ilıcalı, bu düzenlemenin Türkiye'nin sürdürülebilir şehirleşme ve yeşil dönüşüm hedefleri açısından büyük bir adım olduğunu belirtti. Yeşil binaların yaygınlaşmasının enerji verimliliğini artıracağı ve karbon emisyonlarını azaltacağına dikkat çeken Ilıcalı, aynı zamanda sertifika süreçlerinin doğru bir şekilde denetlenmesinin önemine vurgu yaptı. Gerçek kriterlere uygunluk sağlanmazsa, bu uygulamanın itibar kaybına yol açabileceği konusunda uyarılarda bulundu.