Damacana su fiyatları el yakıyor. Rekabet Kurumu damacana suda ortak fiyat belirleme ve rekabeti ihlal etme sonucuna varan ve su sektöründe iki önemli markanın rekabeti bozduğuna dair tespitte bulundu. O markalara ortak ve fahiş fiyat yüzünden her an ceza yağabilir. Rekabet kurumu iki büyük su markasının rekabet yerine ortak fiyat politikası uyguladığını tespit etti. Su toptancılarına bakıldığında ise farklı farklı fiyatları görmek mümkün. Eski bir markanın damacana fiyatı 120 ile 130 lira. Biraz daha yeni bir marka ise 70 ile 80 liradan satılıyor. Markalar arasındaki fiyat makası da hızla açılıyor. Bundan sonraki süreçte sudan ucuz lafının tarih olması bekleniyor.
İstanbul içinde olan noktalardan şişelenen sular için alarm verildi. Su markaları arasındaki fiyat makası da hızla açılıyor. Lojistik hizmetleri yani yol farkı da etki ediyor. Dışarıdan gelen suların fiyatları maliyet çok olduğu için bayağı fark ediyor. Aynı pH değerlerine sahip bir markanın 0.50 milis suyunun tanesi 7 lirayken bir diğer markada fiyat 25 liraya kadar çıkıyor. Ambalajlı su fiyatları her yerde farklı olunca vatandaş çözümü arıtma cihazında buldu. İstanbul PERDER Genel Koordinatörü Yüksel Çelik konuya ilişkin detayları değerlendirdi.
Ambalajlı su fiyatları rekor kırarken, Rekabet Kurumu iki büyük su markasının fiyatları birlikte belirlediğini ve rekabeti ihlal ettiğini tespit etti. Yakın zamanda yüksek para cezalarının kapıda olduğu vurgulandı.
Vatandaş, marketlerde ve toptancılarda damacana su fiyatlarında büyük farklarla karşılaşıyor. Eski bir markanın damacanası 120-130 liradan satılırken, daha yeni markalarda bu fiyat 70-80 liraya kadar düşebiliyor. Aynı su, farklı ambalajla çok daha pahalıya satılabiliyor. Bazı tüketiciler, “Aynı suyu dışına başka marka yazıp değiştiriyorlar gibi, fiyatlar çok dengesiz,” diyerek tepkilerini dile getirdi.
TGRT Haber TV'ye konuşan İstanbul PERDER Genel Koordinatörü Yüksel Çelik konuya ilişkin detayları değerlendirdi.
"Rekabet Kurumu, su sektöründeki iki büyük firmanın rekabet yerine ortak fiyat belirleyerek piyasayı yönlendirdiğini ortaya koydu. Firmalar arasında yapılan bölge paylaşımı ve eş zamanlı zamlar, rekabet ihlali olarak değerlendirildi."
Yüksel Çelik, ambalajlı su fiyatlarındaki farklılıkların temel nedenlerini şöyle sıraladı:
“Kaynak ile tüketim noktası arasındaki mesafe, lojistik giderleri, marka değeri, reklam ve pazarlama harcamaları fiyatlara doğrudan yansıyor. Aynı kaynaktan gelen su, farklı marka değeriyle üç katına kadar satılabiliyor."
Musluk suyuna olan güvenin azalması da ambalajlı su talebini artırıyor. Tüketicilerin büyük kısmı, şebeke suyunun kalitesinden ve tadından memnun değil. Bu nedenle birçok kişi arıtma cihazlarına yöneliyor. "Bugün 5 liraya aldığımız suyu yarın 10 liraya alıyoruz. Fiyatlar belli değil," diyen vatandaşlar, çözümü evde arıtma sistemlerinde bulduklarını söylüyor.
Rekabet Kurumu ve Ticaret Bakanlığı, tüketicileri bilinçli alışveriş yapmaları konusunda uyardı. Fahiş fiyat uygulayan markalara karşı tüketicinin tercihi fiyatları doğrudan etkiliyor. Dijital platformlarda yapılan şikayet ve ihbarlar, denetimlerin hızlanmasını sağladı.
Rekabetin olmadığı her sektörde olduğu gibi su sektöründe de ortak fiyat belirleme tüketiciyi zarara uğratıyor. Yetkililer, vatandaşların bu konuda duyarlı olması gerektiğini vurguladı. Yüksek fiyatlı ürünleri tercih etmemenin piyasa üzerinde doğrudan etkisi olacak."