
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, hükümete yakın olduğunu iddia ettiği bazı şirketler için boykot çağrısında bulundu. Özel, tüm Türkiye’ye yayılan bir "tüketim boykotu" kampanyası başlattı. Bu çağrının hukuki boyutu kamuoyunda tartışmalara yol açarken, TGRT Haber konuyu alanında uzman isimlerle değerlendirdi. Avukat Hadi Dündar ekonomiye zarar verecek bu tür çağrıların cezaya konu olabileceğini dile getirdi. Avukat Kadir Çekin ise boykot sürecinde zarara uğrayan firmaların zararlarını ispat etmesi durumunda zararlarının belli bir kısmını tazminat davası açıp alabileceklerini belirtti. İşte 'boykot' kararının ortaya çıkaracağı sonuçlar…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in hükümete yakın bazı şirketleri hedef alarak yaptığı boykot çağrısı, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken eleştirileri de beraberinde getirdi. Özel'in tüm Türkiye’ye yönelik başlattığı "tüketim boykotu" kampanyası, siyasi boyutunun yanı sıra hukuki yönüyle de tartışma konusu oldu. TGRT Haber, bu tartışmaları alanında uzman isimlerle değerlendirdi.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Hadi Dündar, boykot çağrılarının Türk Ceza Kanunu’nda net bir şekilde tanımlanmadığını belirtti. Dündar, "Kanunda ‘şunu yaparsanız suçtur’ şeklinde çok açık ifadeler yok. Bazı durumlar yorumla değerlendiriliyor" dedi.
Boykot çağrılarının organize şekilde yapılmasının hukuki açıdan farklı değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Dündar, bireysel paylaşımların ise genellikle suç kapsamına girmediğini vurguladı. Dündar, “Bir vatandaşın kendi hesabından yaptığı ‘boykot ediyorum’ paylaşımıyla, büyük bir siyasi partinin organize çağrısı aynı şey değildir” dedi.
Boykot çağrılarından etkilenen şirketlerin dava açıp açamayacağına da değinen Hadi Dündar, zararın oluşması ve bu zararın çağrı ile doğrudan ilişkilendirilebilmesi halinde dava açılabileceğini belirtti. Dündar, "Şirket, ciro kaybı yaşadığını ve bu kaybın boykot çağrısıyla aynı döneme denk geldiğini ispat ederse, tazminat talep edebilir" diye konuştu.
Dündar ayrıca, televizyon kanallarının izlenmemesi gibi durumlarda doğrudan maddi zararın ispat edilmesinin zor olduğunu, ancak reklam gelirlerinde düşüş yaşanması halinde bu durumun dikkate alınabileceğini belirtti.
Vatandaşların sosyal medya üzerinden yaptıkları boykot çağrılarının da dava konusu olabileceğini ifade eden Hadi Dündar, ancak bu tür paylaşımların etkisinin ispatlanmasının oldukça güç olduğuna dikkat çekti. Dündar, "Bir vatandaşın etkisiyle toplumun nasıl etkilendiğini ispatlamak çok zor. Ancak siyasi partiler gibi geniş kitlelere ulaşan yapılar için bu daha kolaydır" ifadelerini kullandı.
Avukat Kadir Çekin, bireysel boykotun doğal hak olduğunu ancak organize boykotun yaptırıma tabi tutulabileceğini söyledi. Organize boykotun haksız rekabete yol açacağını belirten Çekin, "Aynı alanda faaliyet gösteren firmalardan birini hedef gösterdiğinizde, onun cirosunu düşürür, hatta iflasına sebebiyet verebilirsiniz. Bu durumda rakip firma da bundan kâr elde etme yoluna gider. Bu nedenle burada haksız rekabet konusu çok önemlidir." dedi. Yasal mevzuata da değinen Çekin, "Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve Rekabet Kurulu gibi düzenleyici unsurlar var. Bu yasal düzenlemelerin hepsi, bu tür durumların önüne geçmek için çeşitli yaptırımlar öngörmektedir" diye konuştu.
Vatandaşların başkalarının yaptığı boykot çağrılarını kendi hesaplarından paylaşması durumunda organize boykota destek vermiş olacağına dikkat çeken Kadir Çekin, "Böyle bir durumda siz de aynı suçu işlemiş sayılırsınız. Yani bir çağrı yapıldığında ve siz buna katılıp yaymaya başladığınızda, aynı eyleme ortak olmuş olursunuz" ifadelerini kullandı.
Boykot çağrısını başlatan Özgür Özel'in de ifadeye çağrılabileceğini söyleyen Çekin, "Maddi ve manevi zarara uğrayan firmaların Cumhuriyet Halk Partisi'ne, hem kurumsal kimliğine hem de lideri Sayın Özgür Özel’e dava açma hakları var. Bu davalar hem maddi hem manevi alanı kapsayabilir. Özel ve milletvekillerinin dokunulmazlıkları olduğu için yapılan başvurular bekleyecek. Milletvekillikleri sona erene kadar işlem yapılamayacak." dedi.
Boykot çağrısıyla ilgili soruşturmanın caydırıcı amaçla yapıldığını kaydeden Kadir Çekin, "Adalet Bakanı’nın yaptığı açıklamayı ön alıcı bir hamle olarak değerlendiriyorum. Vatandaşın boykot çağrısına katılmasının önüne geçmek için caydırıcı olması amaçlanıyor. Yani bu tür durumlarla ilgili işlem başlatılacağı, insanların daha dikkatli olması gerektiği vurgulandı." diye görüş belirtti.
Medya kuruluşlarına yönelik boykot çağrısının dayatma ve zorlama olduğunu ifade eden Çekin, şöyle devam etti:
"Kendileri de eleştirdikleri baskı ortamını yeniden oluşturuyor. Eğer bütün medya kuruluşları seni görmüyorsa, sen bir suça bulaşmışsın demektir. Kimse senin suçuna ortak olmak istemiyordur. Sokak eylemleri yapılıyor, iş yerleri taşlanıyor, kırılıyor, içerideki insanlar dövülüyor. Medya kuruluşu buna nasıl çanak tutabilir? Üstelik medya kuruluşlarının bağlı olduğu RTÜK gibi bir denetim mekanizması var. Kurallar var. Bu kurallar ihlal edilirse lisans iptaline kadar gidebilir. Ama şöyle bir çelişki de var: Hem 'suça ortak olacaksın' diyorsunuz hem de 'Seni yalnız bırakacağım' diyorsunuz."