Türkiye’nin en büyük deprem üretme fayı, Antalya Körfezi’nden geçiyor
Türkiye’nin en büyük deprem üretme fayı olan ‘dalma batma zonunun’ hemen Antalya’nın körfezinden geçtiğini belirten Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, suskunluğunu koruyan bu tehlikenin, yavaş yavaş sinyal vermeye başladığını kaydetti. Çeltik, dünyaca ünlü Antalya Falezlerde de gerileme ve çatlakların olduğunu ifade ederek, oluşacak herhangi bir depremde falezlerdeki çatlakların daha da büyüyeceğini, bu nedenle kaya düşmesi ve kaya yuvarlanmasının olabileceğini söyledi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Antalya Körfezi’ndeki depremlerin sebebinin, Afrika Kıtası’nın Anadolu levhasının altına girmesinden kaynaklı olduğunu açıkladı. Elde edilen verilerde, büyük kıta hareketleri yaşandığının ifade edildiğini kaydeden Çeltik, denizin içinde olan ‘dalma batma zonunun’ oldukça tehlikeli olduğunu ifade etti.
"Türkiye’nin en büyük deprem üretme fayı Antalya Körfezi’nde"
Uzun süredir suskunluğunu koruyan Antalya Körfezi’nin, şimdilerde yavaş yavaş sinyal vermeye başladığına dikkat çeken Çeltik, şu ifadeleri kullandı:
"Geçmiş yıllarda Girit civarında deprem oldu. Bu depremin Antalya Körfezi’nde tsunamiye neden olduğunu tarihsel kaynaklara bakarak anlayabiliyoruz. Türkiye’nin en büyük deprem üretme fayı olan ‘dalma batma zonu’ hemen Antalya’nın körfezinden geçiyor. Bu, geçmişte olduğunu, önümüzdeki zamanlarda da olacağı anlamına gelmektedir. Örneğin Kuzey Anadolu Fay Hattı karadadır ve çok fazla çalışılmış, yeterli veriler toplanmış bir faydır. Denizin içinde olan faydan öngörümüz yok ama büyük bir fayzon olduğunu söyleyebiliriz. Antalya Körfezi’nden geçen fayzonun kolları var. Hatta bir kolunun Aksu fayı olduğu biliniyor. Bu fay, Antalya’nın altına doğru dalıyor. Sonuç olarak Antalya’da deprem bekleniyor”
"Gazipaşa’da deprem oldu, uzağındaki Serik zemine bağlı etkilendi"
Çeltik, Gazipaşa ilçesi açıklarında cumartesi günü saat 15.44'te meydana gelen 5.4 büyüklüğündeki deprem ile istatistik bilgileri yorumlayarak, İzmir depremine benzediğini kaydetti. Gazipaşa’da meydana gelen depremin İzmir’deki gibi zemine bağlı bir deprem olduğunu ifade eden Çeltik, şöyle konuştu:
"İzmir’de olduğu gibi zemine bağlı bir deprem oldu. Daha yakın yerde yerleşim alanı olmasına rağmen uzaktaki yerler tahribata uğradı. Amerika Jeoloji Derneği’nin verilerine göre, depremin odak noktası Alanya’ya ve Gazipaşa’ya daha yakın. İstatistikte gördüğümüz üzere; Serik, Gazipaşa ve Alanya’ya göre deprem noktasından uzak ama daha fazla etkilendi. Bunun nedenini ise zemine bağlıyoruz. Burada şunu kanıtlıyoruz; Örneğin İzmir’de deniz içinde bir deprem oldu. Yakındaki yerler değil, uzaktaki yerler yıkıldı. Aynısın örneği Antalya’da yaşadık"
"Falezlerde kaya düşmesi, kaya yuvarlanması olacaktır"
Antalya Falezler de gerilme ve çatlakların olduğunu belirten Çeltik, bu çatlakların falezleri kendi içerisinde ayırdığını, irili-ufaklı bloklar oluşturduğunu kaydetti. Oluşabilecek depremde, bu gerilme ve çatlakların daha da büyüyeceğini dile getiren Çeltik, “Falezlere yakın olan ve ayrılan parçalarda kaya düşmesi, kaya yuvarlanması olacaktır. Körfezimizde bilinmeyen batma zonu var. Geçmişte büyük deprem üretmiş. Bunun kolları Antalya içine uzanmış. Suskunluğunu koruyor, sadece ufak ufak hareketler görüyoruz. Serik örneğindeki gibi, kıyı ilçeleri Konyaaltı’ndaki Hurma Mahallesi, Muratpaşa’daki oteller bölgesi, Demre, Kumluca, Finike bunlar ciddi manada zemine bağlı etkilenecektir" diye konuştu.
Çeltik, depremin bıraktığı izleri yorumladıklarını ifade ederek, kaç büyüklüğünde deprem meydana gelebileceğini tarihsel verilere göre tahmin ettiklerini belirtti.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, konuşmasını şu şekilde noktaladı:
"Geçtiğimiz günlerde bir profesör hocamız, Döşemealtı ilçesindeki Finike’deki bir mağaraya dalış gerçekleştirdi. Finike’yi geçince denizin biraz kenarında, ağzı karada olan bir mağaraya daldı. Bu dalma sonrasında suyun yaklaşık 7 metre derinliğinde insan iskeletleri, yanında çömlekler ve ateş kalıntıları gördü. Bu insan yıllar önce denizde mi yaşamış? Tabii ki de hayır. Bu şu demek; Burası kuru bir mağaraymış. İnsanlar yaşamlarını sürdürmüş. Zaman içerisindeki hareketlerle mağara suyun altına dalmış. Aynı Kekova bölgesindeki gibi. Bu da, insanlık tarihinde kaya parçalarının denizin içinde daldığını görüyoruz. Geçmişte yaşandığını biliyoruz. Bunlar bakarak tahminlerimizi yürütüp, depremin büyüklüğünü öngörebiliyoruz"