Sergiler devam ederken en önemli tartışmalardan biri de sanatın emekle doğru orantılı olup olmadığı meselesidir. Sanat eserinin kalitesi harcanan emekle doğru orantılı olmalı mıdır? İş gücü, harcanan zaman emek olarak nitelendirilir. Sanat eserini incelerken ne kadar emek harcadığını anlamak güçtür. Çünkü sanatın doğası gereği, emeğin her zaman doğrudan ve ölçülebilir bir biçimde eserle ilişkilendirilmesi zordur.
Zanaat emek ister ancak her emek sanat mıdır? Sanat ile emek arasındaki ilişki de doğru değerlendirilmelidir. Zanaat; beceri teknik bilgi ve tekrarlanan işlemlerle emek gerektirir. Zanaatkarlar uzun saatler mesai harcayarak bir ürün ortaya koyar. Örneğin bir marangoz saatlerini harcayarak mobilya üretir ve yoğun emek verir. Ancak her üretilen mobilya sanat eseri değildir.
Sanat ise bir fikri, bir düşünceyi, belki de fiziksel bir yoğunluk olmadan ortaya çıkarır. Sanatta yıllarca üzerine düşünülmüş olgular, hayal gücü ve değerlendir önemli unsurlardır. Yıllarca süren gözlem, düşünce, deneyim ve hayal gücü, onun değeri ve özgünlüğünü oluşturan unsurlardır. Yani, sanatın değeri her zaman emekle doğru orantılı değildir. Sanatın emeği yalnızca fiziksel değil, duygusal ve zihinsel bir süreçtir. Bu da sanatın emeğiyle olan ilişkisinin daha karmaşık olduğunu gösterir.
Sanatın Pazar değeri ile emek de birbirinden farklı olabilir. Örneğin Pablo Picasso’nun bazı eserleri çok kısa sürede tamamlanmış ve değerleri oldukça yüksek sanat eserleridir. Bir eserin tarihi, değeri emekle doğru orantılı olmayabilir. Sanatın kalitesini harcadığı emek miktarıyla doğru olmaz. Sanat eseri gerçekleştirirken, sabır ve süre emeği işaret ederken, bu süreci fazla veya az olması ise sanatsal değer, belirlemez. Sanat iş gücü meselesi değil, daha çok düşünceyi aktarma, verilmek istenen mesajı verme olayıdır. Çok emek harcanan ancak alt metni zayıf olan her eser, sanat diyemeyiz.
Sayfanın sonuna geldiniz!