Fatih Erbakan, Cumhur İttifakı'na kapıları kapatmadı: Mutabıkız derlerse tekrar görüşürüz
Son dakika haberi: Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalar ile Cumhur İttifakı'na kapılarını kapatmadıklarını ifade etti. Öne sündükleri maddelerin kabul edilmesi durumunda tekrar görüşebileceklerini söyleyen Erbakan ayrıca milletvekili veya bakan istedikleri iddialarına ise net cevap verdi.
Türkiye 14 Mayıs'ta seçime gidiyor. 52 gün sonra milyonlarca vatandaş Cumhurbaşkanı ve 28.Dönem Milletvekili tercihini gerçekleştirecek. Kritik seçimler öncesinde partiler ittifaklarını genişletmeye ve adaylarına destek arayışına girdi. Bu kapsamda Cumhur İttifakı'na katılıp katılmayacağı merak konusu olan Yeniden Refah Partisi kararını verdi. Partinin Genel Başkanı Fatih Erbakan yaptığı açıklamada seçimlere kendi parti ve logoları ile gireceklerini ve ayrıca kendisinin de cumhurbaşkanı adayı olduğunu duyurdu. Bu karar Ankara kulislerini hareketlendirdi.
AK PARTİ'YE KAPILARI KAPATMADI
Fatih Erbakan, katıldığı canlı yayınında olumlu başlayan sürecin neden negatif sonuçlandığı ve Cumhur ittifakı'na neden katılmadıklarını anlattı. Parti teşkilatında yapılan toplantıda AK Parti ile ittifak teklifinin yüzde 60 oranında reddedildiğini söyleyen Erbakan, AK Parti'ye açık kapı bıraktı. Erbakan, "Derlerse ki, bu maddelerde mutabıkız, bunların uygulanması için gayret göstereceğiz, imzalıyoruz derlerse tekrar kurullarımızla değerlendirilip cevap verebiliriz" diye konuştu.
Erbakan'ın canlı yayındaki açıklamaları şöyle:
"Cuma akşamına kadar 3 gün içinde tamamlanır diye düşünüyoruz. Hedefimiz 200 binin üzerine çıkmak. İnşallah Pazartesi gerçekleştiririz. Biz en başından beri sizin programlarınızda da defalarca sizin sorularınız olmuştu, Cumhur İttifakı'ndan teklif gelirse ne dersiniz diye. Her seferinde prensiplerimizde, Milli Görüş'ün sosyal politikalarda, dış politikalarda kırmızı çizgileri var, insanlar bunun için geldiler, bunlar olmadan ittifakta yer almamız mümkün değildir; hatta biz ittifak içinde o cumhurbaşkanı adayı iktidar olduğunda ne yapacağını belirlemek lazım, mutabık kalmak lazım, kaldı ki Millet İttifakı aylarca oturdu, mutabakat metni olarak ortaya koydular.
"BUNLARIN İMZALANMASI UYGUN DEĞİL DENDİ"
Müzakere yapan heyetler tarafından konuşuldu. Binali Bey gelmeden önce heyetler bir araya gelmişti. Belli bir olgunluğa geldikten sonra Binali Bey, kamuoyunda resmi bir davette bulunmak üzere geldiler. Müzakere heyetleri bunu konuşmuştu. Biz kendi amblemimizle ittifak içinde yer almamış, bu maddeler de ittifak protokolü olarak bunlara MHP'nin, AK Parti'nin müdahale edecekleri olabilir dedik kendilerine. 1 ay müzakereleri sürdürdük. İlk başta herhangi sıkıntı olmadığı ifade edilmişti. Pazartesi en son yapılan telefon görüşmesinde bunların imzalamanın uygun olmayacağı belirtildi. Prensiplerde uzlaşma, mutabakat var diyebilecektik. Bunların imzalanması uygun değil dendi.
"BİNALİ BEY'LE TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTIK"
Temel anlaşmazlık noktası maddelerle ilgili değil prensip olarak. 'Biz MHP ve BBP ile beraberiz onlarla imzalamadık, dolayısıyla sizinle imzalamanız bizim açımızdan uygun olmaz' dendi. Bizim bu maddelerimiz bir miktar kırpıldı, bazı cümleler yuvarlatıldı, bazı kelimeler çıkartıldı, bir metin haline getirildi. Biz ona da 'tamam' dedik. Bizim maksadımız 30'un 30'u olmaz da 20'si yapılır, o da bir fayda. Fakat dediğim gibi 3 madde de olsa 'böyle bir protokolün olması uygun değil' dendi. Telefonla Binali Bey'le görüştük tekrar. Bu imzalansa da hukuki bir karşılığı yoktu. Ancak teşkilatlarımızın ve kamuoyumuza deklare etmemiz, elimizde gerekçe ve belge olması gerekir diye bunu istedik. O süreçte 'bu tartışılmadı' gibisinden açıklamalar oldu. Nitekim Millet İttifakı'nda da oluyor. Sayın Mansur Yavaş ve diğer parti liderleri Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasın, Ekrem İmamoğlu ve ben olayım demişti.
"TALEPLERE BAŞTA OLUMLU YAKLAŞILDI"
Biz de madem ittifak yapıyoruz böyle bir şey istedik. Onlar da 'şifahi olarak konuştuk, anlaştık' dediler. Şifahi olarak konuştuk, anlaştık demek bizim yetkili kurullarımızı, seçmenimizi, teşkilatımızı çok da tatmin edecek bir nokta değil. Bu maddeler masadaydı, sorun çıkmıyordu. Taleplere başta olumlu yaklaşıldı. Aile maddesinin ıslah edilmesi, revize edilmesi, bunların ayıklanması, aile korunsun ama anne ve babaya zarar vermemesi. Aile bütünlüğünü bozulacak hükümlerin düzeltilmesi diye metne döndü. Bizimkisi hemen hemen 30 maddeydi.
"23 İLDE SİZİN ARKADAŞLAR LİSTEMİZDE YER ALSIN DENDİ"
Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık diye bir şey olmadı. Prensiplerimiz olmadan bize 100 milletvekili de verseler orada olmayacağımızı ifade ettik. İlk toplantıda AK Parti heyeti, 'Ambleminizle girmenize saygı duyuyoruz; ancak bizim 23 ilde ucu ucuna milletvekili kaybetmişiz. 4 çıkaracak iken 3 çıkarmışız. Şimdi bu 23 ilde siz de logo ile girdiğinizde sizin de çıkarmanız zor. Öyleyse bu 23 ilde Yeniden Refah Partisi olarak siz girmeyin, dedi AK Parti olarak dendi bu. 23 ilde bizim girmememizde ne olacak? Bizim müzakerecilerimiz konuyu sürekli prensiplere ve logoyu getirdiler. Bunlar olduktan sonra anlaşılabilir dendi.
"SAYIN CUMHURBAŞKANI ARKADAŞLARIMIZ GÖRÜŞSÜN DEDİ"
Amblem ve 6284'de sorun olmadı. Ancak onlar biz böyle mutabakata imza atmayı doğru bulmuyoruz dediler. Bu bir koalisyon protokolü değil, hükümet kurmuyoruz. Şimdiden niye böyle bir şeyi imzalayalım diye. Bunun örneği var, Millet İttifakı, mutabakat yayınlamış. Bir de koalisyonlar seçimin başında yapılıyor artık. Biz desteğimizle sayın Cumhurbaşkanını yeniden seçilmesine vesile olacaksak, bizim prensiplerimize, parti programımıza uygunluğu önemli. Esnettik ve hatta bunu diplomatik dile çevirdiler, hayati kritik kısımları çıkarttık. Buna rağmen imzalamayı prensip olarak uygun görmüyoruz dediler. Biz sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz oldu. Kendisi bu konuların başında sağolsun davet ettiler bizi. Bir birliktelik yapılmasının doğru olacağını söylediler. Binali Bey gelmeden 1 ay önceydi bu davet. Biz de birlikte olunmasının faydalı olunacağını düşünüyoruz; ancak görüşülemesi gereken hususlar var dedik. Sayın Cumhurbaşkanı 'Bu hususları bizim ve sizin arkadaşlarınız görüşürler' dedi. Belli bir noktaya gelip, olgunlaşması üzerine resmi davetin uygun olacağını düşündük. Binali Bey resmi davet için geldi. Sonrasında maddelerin azaltılması, özetlenmesi hatta bazı arkadaşlarımız tepki gösterdiler. Bu metin kuşa dönmüş dediler.
"MKYK ÜYELERİMİZ YÜZDE 60 ORANINDA İSTEMEDİ"
Binali Bey'in ziyareti sonrası il başkanı, MKYY, il sorumluları, hanım temsilcilerimizle geniş kapsamlı istişare yapıldı. Yüzde 60 oranında istenmedi. Yüzde 40 olabilir dendi. İl başkanlarında 50'ye 50. MKYK'da 60'a 40 oranındaydı. İki teori var. Bir tanesi büyük fayda sağlanacağını söylüyor. Çerçevenin içinde Yeniden Refah Partisi'nin olacağı yönünde. AK Parti'ye kızan, küsen seçmen nezdinde. Bazı arkadaşlarımız 'Hayır oradan oy alalım derken bizimle yürüyen teşkilatlarımızdan kayıp olabilir, zararlı çıkabiliriz' diyenler oldu. Biz iyi niyetle bu adımın atılmasının ülke, millet, partimiz için hayırlı olabileceğini düşündük. En son gelinen nokta prensip olarak böyle bir mutabakatın olması mümkün değil denince. Onlar olumlu yaklaştılar ama bu noktada geri adım atmak istemediler.
"BİZ MİLLETVEKİLİ VE BAKANLIK İÇİN BUNU YAPMIYORUZ"
Metin gayet özet hale geldi. Özet hali bile imzalamayınca... Tekrardan biz bu ittifakı yapsak ilk çıktığımız televizyon programında gazeteciler haklı olarak soracak. Siz 'prensip, kırmızı çizgi dediniz, ne oldu şimdi ittifak yaptınız' diye soracaklardı. Bu çok önemli. Biz yıllardan beri milletvekili, bakanlık için bu işi yapmıyoruz. İlla Meclis'e girelim demiyoruz. 60'a 40'tı. 40'ın da haklı gerekçeleri vardı. Tayyip Bey de 'son kez sizden bunu istiyorum' diyordu. Bunda fayda olur diye düşündük. Bizim de geri adım atamayacağımız prensiplerimiz var. Bizim partimize gelenler bunun için geldiler. AK Parti'yi eleştirenler, bunlar orada olmadığı için bize geldiler.
"BU MADDELER MASUM VE MİLLETİN MENFAATİNE İDİ"
Kasa başındakiler o durumdan çıksınlar diye maddeleri ortaya koyduk ama yol alamadık. Bu maddeler masum ve milletin faydasına. Denk bütçe, milli kaynakların harekete geçirilip, borç ve faiz yükünün azaltılması, dış ticaret açığının düşürülmesi, ilave vergi ve zamlardan kaçınılması, çiftçi ve üreten kesimlerin faiz borçları silinmesi, yap-işlet gözden geçirilip, varsa haksız kazancı ortadan kaldırılacak önlemlerin alınması. Bizim konuştuğumuz konularla ilgili o taraftan yalanlayıcı açıklamalar oldu. Sayın Özlem Zengin ve sayın Derya Yanık'ın. Bir daha böyle bir şeyle karşılaştığımızda teşkilatımız bize 'hani mutabık kalınmıştı' diye soracaktı.
"PARTİLERİMİZİN MENFAATİNE YÖNELİK İSTEK YOKTU"
Bizim söylediğimiz paylaşımda, yönetimde adaletin sağlanmasına yönelik adımlar. Çalışanların, emeklilerin aylık gelirlerinin açlık sınırının altında olmaması, yürütmenin yargı üzerinde vesayetin önlenmesi, kamuda israf için somut adımların atılması. Milli eğitim müfredatının önce ahlak şuuru ile yapılanması. İslam birliğinin kurulması, süresiz nafakaya son verilmesi. En düşük emekli maaşının asgari ücretin üstüne çıkarılması. Üretim, tarım, ihracat, istihdamı geliştirecek, dış ticaret açığını azaltacak, devleti ve milleti borç faiz yükünden kurtaracak adımlar. Partilerimizin menfaatine bir istek yoktu. Biz bakan yardımcısı olalım, milletvekili şu kadar olsun diye bir isteğimiz yoktu. 6'lı Masa'da bunlar vardı.