Üzgün, yorgun ve yalnız hissettiğinizde yemeğe sarılıyorsanız dikkat: Uzmanından hayatı zindan eden duygusal açlık uyarısı!
Hayatta kalmanın ilk zincirini oluşturan yemek yeme, bazen paylaşmanın ve iletişim kurmanın bir yolu olarak da görülüyor. Fiziksel ihtiyacı karşılamanın yanı sıra stresten kaçınma, mutlu olma veya rahatlama gibi birçok duygu durumu yaşandığında da oluşan yemek yeme isteği, uzmanlara göre önüne geçilmediğinde karşı konulamaz bir hal alıyor. Psikolog Beril Eser, duygusal yeme bağımlılığının ortaya çıkarabileceği olumsuz durumlar hakkında bilgi veriyor.
Kimi zaman stresli bir anda, kimi zaman rahatladığımızda, kimi zaman ise ödül gibi durumlarda yemek yeme ihtiyacı duyarız. Yemek ile aramızda duygusal bir bağ olmasının normal olduğunu ancak göründüğü kadar masum olmadığını belirten Moodist Hastanesi’nden Psikolog Beril Eser, “Duygusal yeme bir süre sonra kontrol edilemez bir noktaya gelebilir. Fazla miktarda yiyeceği kısa sürede tüketme gibi davranış örüntüleri gözlenebilir. Genelde bu yiyecekler fast-food, abur cubur ya da tatlı gibi yiyecekler olur. Bu noktada duygusal yemeyle ilgili adım atmalı ve çok gecikmeden önlem alınmalı” ifadelerine yer veriyor.
“DUYGUSAL YEME, ALIŞKANLIK HALİNE GELEBİLİR”
Duygusal yeme çok sık olduğunda veya duygular ile yemek dışında farklı şekilde baş edebilecek yöntemler bulunamadığında bunun bir problem haline gelebileceğinden bahseden Psikolog Beril Eser, “Her ne kadar o anda yemek yemek, baş etme yöntemi gibi görünse de aslında yemek, gerçek sorunu ele almıyor. Eğer stresli, kaygılı, sıkılmış, yalnız, üzgün veya yorgun hissediyorsanız, yemek bu duyguları düzeltmeyecektir. Sıkı diyetler yapan veya diyet geçmişi olan kişilerde duygusal yeme veya yeme atakları daha sık görülebilir. Duygusal yeme sıklıkla otomatik bir davranıştır. Yemek ne kadar baş etme yöntemi olarak kullanılırsa, o kadar alışkanlık haline gelir” diyor.
“PSİKOLOJİK SORUNLARA SEBEP OLABİLİR”
Duygusal yemenin kişilerde birçok psikolojik rahatsızlığa yol açabileceğini ve en sık görülebilecek psikolojik sorunlardan birinin depresyon olduğunu belirten Psikolog Beril Eser, oluşabilecek psikolojik rahatsızlıkları şu şekilde açıklıyor: “Kişiler duygusal yeme süreciyle birlikte çok yoğun suçluluk, pişmanlık, öfke gibi duygulara sahip olabilirler. Yeme ve duygular döngüsünde değişim olmadığı takdirde bu duygular büyümeye devam eder ve artık kişilerin davranışlarında da bazı depresif semptomlara yol açabilir. Diğer yandan ise yoğun kaygılı düşüncelerin eşlik ettiği kaygı bozukluğu da görülebilir. Duygusal yeme sonrasında kişiler umutsuzluğa kapılabilir, “bu nasıl geçecek?” “Ben iyileşemeyecek miyim?” gibi birçok düşünce görülebilir.”
Psikolog Beril Eser, yemekle ilişkinin tamamen duygularla olduğu, artık farklı duyguların devre dışı kaldığı, yemenin ve yiyecek miktarının kontrol edilemez hale geldiği noktada duygu ve yemek arasındaki bağı ve bu işlevsiz döngüyü kırmak için bir uzmandan destek almak gerektiğini belirtiyor.