Korkudan ölmek deyimini genellikle bir şeyden çok korktuğunuzu vurgulamak amacıyla bir mecaz olarak kullanırsınız. Peki hiç korkudan ölmenin gerçek olup olmadığını merak ettiniz mi? Bilimsel araştırmalar, bu soruya öğrenince çok şaşıracağınız bilgilerle cevap veriyor.
Biz insanlar, günlük hayatta hal ve hareketlerimizi ve nasıl yaşayacağımızı, birine nasıl davranmamız / davranmamamız gerektiğini belirlememizi sağlayan birçok duyguya sahibiz; mutluluk, üzüntü, korku, öfke... Korku duygusunun insanda bıraktığı fiziksel ve ruhsal etkiler ise asırlardır "yüreği ağzına gelmek" veya "tüyleri diken diken olmak" gibi deyimlerle anıldı.
Korkmak her ne kadar olumsuz bir şey gibi gözükse de aslında faydaları da yok değil. Örneğin tehlike anında harekete geçmemizi, kaçmamızı veya o tehlikeyle savaşmamızı sağlıyor (beynimizin 'kaç ya da savaş tepkisini' devreye sokuyor). Ancak bazen ani ve yoğun korku anlarında vücudun verdiği tepkiler öylesine güçlü oluyor ki halk arasında "korkudan ölmek" ifadesi bile sıkça dile getiriliyor.
Peki gerçekten de "korkunun ecele faydası olmadığı" gibi, bu duygu ölümcül olabilir mi? Bilimin buna da bir cevabı var. İşte bilimsel araştırmalar ışığında korkunun insan bedeni üzerindeki etkileri ve aşırı korkunun bazı fiziksel sonuçları.
"Korkudan ölünür mü?" sorusuna cevap vermeden evvel korku halinde insan vücudunda neler olduğunu anlamak gerek. İnsan beyninde, vücudunuzun korkuya nasıl tepki verdiğinin anahtarı olan birkaç yapı bulunuyor:
Beyniniz korkmak için bir neden olduğunu algıladığında adrenalin hormonunun artışını tetikler. Kalbiniz ve akciğerleriniz de devreye girer. Adrenalin hava kanallarınızı açar, böylece kaslarınız "savaş ya da kaç" tepkisini başlatmak için ihtiyaç duydukları oksijeni alır. Ayrıca adrenalin vücudunuzun kanı akciğerlerinize ve kalbinize doğru yönlendirmesine neden olur.
Vücudunuzun salgıladığı adrenalin miktarı, vücudunuzun geri kalanının durumun ne kadar tehlikeli olduğuna karar vermesine yardımcı olur.
Korkuya neden olan aşırı adrenalin miktarı, stres kardiyomiyopatisi (Takotsubo kardiyomiyopatisi veya kırık kalp sendromu olarak da bilinir) adı verilen bir duruma yol açabilir. Stres kardiyomiyopatisi kalbin ana pompalama odasının zayıflamasına neden olur. Ekstra adrenalin, kalbe kan getiren arterleri daraltarak kan akışını geçici olarak azaltır. Göğüs ağrısı, nefes darlığı ve baş dönmesi gibi kalp krizini taklit eden semptomlara neden olabilir.
Adrenalin kendini kalp hücrelerine de bağlayabilir. Bu da hücrelere aşırı kalsiyum girmesine yol açarak gerektiği gibi atmalarını engeller. Stres kardiyomiyopatisinin etkileri kısa süreli ve yüzde 100 geri döndürülebilir olsa da bu durumun konjestif kalp yetmezliği veya şok gibi ölümcül komplikasyonlara yol açması mümkündür. Özellikle de halihazırda bir kalp rahatsızlığınız varsa.
Bilim insanlarına göre kalbinizi ne kadar formda tutarsanız, korkudan kaynaklanan komplikasyon riski de azalır.
Uzun lafın kısası, korkudan ölmek nadiren de olsa mümkün. Aslında herhangi bir güçlü duygusal tepki vücutta adrenalin gibi bir kimyasalın ölümcül miktarlarda salgılanmasını tetikleyebiliyor. Yani örneğin üzüntüden de ölebilirsiniz. Özellikle halihazırda kalp rahatsızlıkları olan kişiler için korku ya da başka bir güçlü duygu nedeniyle ölüm riski daha yüksek.
Kalp cerrahı A. Marc Gillinov, "Çoğu insan gerçekten kalp krizi geçirdiğini düşünür çünkü nefes darlığı ve göğüs ağrısı her ikisinde de görülür. Ancak stres kardiyomiyopatisi olanların koroner arterleri tıkalı değildir ve genellikle hızla iyileşirler" açıklamasında bulundu.
Korkuya bağlı stres kardiyomiyopatisi ilk kez 1990 yılında Japon doktorlar tarafından kaydedildi. Yıllar boyunca anlaşılması zor olsa da stres kardiyomiyopatisi vakaları son 10 yılda daha yaygın olarak teşhis edilmeye başlandı. Peki korkmanın risklerini anladığımıza göre, korkmaktan korkmalı mıyız?
Dr. Gillinov, buna şöyle cevap veriyor:
"Kalp hastalığınız olsun ya da olmasın, korkuya bağlı ani ölüm olasılığı son derece nadirdir. Ne yazık ki, kimin böyle bir olay yaşama olasılığının daha yüksek olduğunu tahmin etmek zor. Korkmamıza neden olabilecek beklenmedik olayları kontrol edemesek de, bu tür ani kalp rahatsızlıklarının ortaya çıkmasını önlemek için sınırlı stres tetikleyicileriyle yaşamak iyi bir fikirdir."