Meta CEO'su Mark Zuckerberg, kritik antitröst davasında şirketini savunmak için mahkeme salonundaydı. Bu dava sadece Meta'yı değil, tüm teknoloji dünyasının geleceğini şekillendirebilir.
Mark Zuckerberg, koyu mavi bir takım elbise içinde pazartesi günü mahkeme kürsüsüne çıktı. Konu hem şirketinin geçmişini savunmak, hem de geleceğini korumaktı.
Facebook olarak başlayan ve sonradan Meta adıyla yoluna devam eden şirketin başında yaklaşık 20 yıldır bulunan Zuckerberg, Washington'da daha önce de birçok kez savunma yapmak zorunda kalmıştı.
Bunlar arasında 2018’deki Cambridge Analytica skandalı ve 2021’deki dezenformasyon tartışmaları öne çıkıyor. Ancak bu kez, riskler hiç olmadığı kadar büyük çünkü dava konusu, şirketin temelini oluşturan iki kritik uygulama: Instagram ve WhatsApp.
ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), Meta’nın yaklaşık on yıl önce Instagram ve WhatsApp’ı satın almasının, rekabeti ortadan kaldırmaya yönelik antitröst hamleleri olduğunu iddia ediyor. Eğer Meta davayı kaybederse, bu iki uygulamayı elden çıkarmak zorunda kalabilir. Davanın kökleri Trump yönetimine kadar uzanıyor ancak Biden döneminde FTC Başkanı Lina Khan'ın kararlılığıyla tekrar gündeme geldi ve nihayet duruşmaya taşındı. İlk tanık ise bizzat Zuckerberg oldu.
FTC avukatı Daniel Matheson, tüketicilerin Facebook, Instagram ve WhatsApp dışında makul bir alternatife sahip olmadığını ileri sürerken, Zuckerberg tam tersini savundu. Mahkemede Facebook’un artık sadece "arkadaşlık odaklı" olmadığını belirten Zuckerberg, şirketin geniş bir eğlence ve keşif platformuna dönüştüğünü dile getirdi.
Aslında bu dava, Meta’nın çok ötesine geçiyor ve tüm teknoloji sektörünün işleyişini sorgulayan kritik bir dönemeç oluşturuyor. FTC’nin Meta’ya yönelik iddiaları doğru olsun ya da olmasın, dev teknoloji şirketlerinin yenilikçi startup’ları satın alması, uzun yıllardır sektörde alışılmış ve teşvik edilen bir uygulama olarak görülüyor.
Son birkaç yıldır, özellikle halka arz imkânı sınırlı olan startup’lar için büyük teknoloji şirketlerine satılmak önemli bir çıkış yolu olarak görülüyor. Trump yönetimi döneminde girişimciler ve yatırımcılar, büyük teknoloji şirketlerinin tekrar satın almalara yönelmesini sabırsızlıkla bekliyordu.
Son dönemde bunun örnekleri görülmeye başlandı bile; mesela Google’ın Mart ayında duyurduğu 32 milyar dolarlık Wiz satın alması dikkat çekiyor. Meta cephesinde ise, Trump’ın FTC’ye baskı yaparak davanın uzlaşmayla sonuçlanmasını sağlayabileceğine dair umutlar var. Meta’nın bu konuda Trump yönetimine yönelik lobi çalışmaları yürüttüğü de biliniyor.
Ancak Meta bu davayı kaybederse, teknoloji devlerinin satın alma hamleleri yeniden büyük ölçüde durabilir. Bu durum, startup ekosistemi için ciddi sonuçlar doğurabilir. Büyük şirketlere satılarak çıkış yapma umudu taşıyan startup’ların hayalleri suya düşerken, yatırımcılar da çıkış yollarının kapanmasıyla nakit akışında sıkıntılar yaşayabilir.