Eşinden habersiz ev satan yandı! Yargıtay'dan emsal karar

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, emsal niteliğinde bir karara imza atarak erkeğin kendi adına kayıtlı taşınmazı eşinin görüşünü almadan satmasını boşanma​ sebebi olarak değerlendirdi. Kararda eşin rızası olmadan yapılan ev satışı 'güven sarsıcı' olay olarak nitelendirildi. Karara konu olan dava Bursa​'da görüldü.  

İLK EŞİNDEN OLAN OĞLUNA DEVRETTİ

İhlas Haber Ajansı'nın haberine göre; yaklaşık 30 yıllık evli olan çiftin arası; kocanın evini satarak, ilk evliliğinden olan oğluna ev almasıyla açıldı. Aile Mahkemesi'ne boşanma davası açan B.K., önceki evliliklerinden olan çocuğuna daire vermesiyle eşinin de kendi adına daire istediğini, bu talebi gerçekleşmeyince evi terk ettiğini öne sürdü.

Davalı adram, eve geri dönmesi için eşine noterden ihtar çektiğini ancak gönderdiği parayı almasına rağmen kadının eve dönmediğini dile getirdi. Kadın ise iddiaların asılsız olduğunu, adeta evi terke zorlayan keşinin davacı erkek olduğunu, bağımsız konut temin etmediği gibi eve dön ihtarını da bağımsız olmayan bu konuta yaptığını söyledi. Toplam 100 bin TL tazminat talep eden kadın, boşanma davasının kabulünü istedi.

BÖLGE MAHKEMESİ ERKEKTE KUSUR BULDU

Tarafları dinleyen Mahkeme, davacı ve karşı davalı erkeğin boşanma davasının kubülüne hükmetti. Kararı kadın, istinafa götürünce devreye Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 4. Hukuk Dairesi girdi. BAM kararında; "Erkeğin kendi adına kayıtlı taşınmazı eşinin görüşünü almadan sattığı anlaşıldığından bu vakıanın davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesinin gerektiğini, bu durumda boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek gerekçenin düzeltilmesine karar verilmiştir" denildi.

YARGITAY "BAM" KARARINI DİKKATE ALDI

Davacı - karşı davalı koca kararı temyiz edince dava dosyası Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin önüne geldi. Emsal kararda şöyle denildi: "Bölge Adliye Mahkemesi tarafından belirtildiği üzere; erkeğe 'kendi adına kayıtlı taşınmazı eşinin görüşünü almadan sattığı' vakıasının kusur olarak yüklenildiği, kadından habersiz yapılan bu eylemin ekonomik anlamda güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu kusurun kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası şartları kadın yararına oluşmuştur. Hal böyleyken Bölge Adliye Mahkemesi'nce kadının yararına uygun miktarda manevî tazminat hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile manevî tazminatın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir."