Tgrt Haber

‘Bir haber okudum, dünyam değişti’

3 Şubat 2025 18:11 | Güncelleme :3 Şubat 2025 18:16

Medyanın gücünü inkâr edemeyiz. Kimi zaman toplumu harekete geçirir, kimi zaman bir insanın ruh halini derinden etkiler. Haber, sadece bilgi taşıyan bir metin değildir. İçinde bir hikaye, yaşam ya da önemli bir farkındalık barındırır. Doğru kullanıldığında, haberler dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için güçlü bir araç olabilir.

Peki, sosyal medya ve haberler ruh sağlığımızı gerçekten bu kadar etkiliyor mu? Bir gazeteci olarak bence kesinlikle evet! Hem de sandığımızdan çok daha fazla. Sürekli kötü haber bombardımanına tutulduğumuz bir dünyada yaşamak, farkında olmadan içimizde bir şeyleri eksiltiyor. Umudumuz azalıyor, bazen de eski yaralarımız açılıyor.

BİLİNÇLİ TÜKETİCİ OLMAK

Negatif haberlerin cazibesinden kaçamıyoruz. Kötü haberler, insan doğasının karanlık bir yönüne hitap ediyor. Kişisel algoritmalarımız bunu biliyor ve önümüze sürekli olarak en çarpıcı, en sarsıcı haberleri getiriyor. Bilinçli bir medya tüketicisi olamadığımız sürece, bu döngüden çıkamıyoruz.

Oysa bu girdaptan kurtulmanın bir yolu var: Umudu diri tutmak!

Dünya sadece kötü haberlerden ibaret değil. Bir yerde birileri iyilik yapıyor, bir yerde bir hayat kurtarılıyor, bir yerde bir insan umutsuzluktan çıkıyor. Bunu görebilmek için bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.

BİLENE NEDEN SORMAYALIM?

Bazı konularda aklım muallakta kalınca Pelin Hoca’yı aradım. ‘Sürekli negatiflik var, nasıl başa çıkarız sizce?’ dedim…

Klinik Psikolog Pelin Öztaş konuya derinlemesine girerek birkaç tüyo verdi:

“Sosyal medya ve haberler elbette ruh halimizi etkiliyor. Sürekli güvende olmadığımızı hissettiren haberler arka arkaya geldiğinde, bu kendimize ve yaşadığımız dünyaya dair algımızı zedeliyor. ‘Yaşadığım dünya güvenli değil, ben güvende değilim’ gibi inançlarımız belirgin bir şekilde artıyor.

MUTSUZLUĞU GÖRÜP HAYATTA KALMAK

Bunu sadece haberler ya da sosyal medya olarak düşünmemeliyiz. İzlediğimiz filmler, gördüğümüz afişler, attığımız sloganlar bile buna dahil. Travma, genellikle fizyolojik veya psikolojik bütünlüğümüzü tehdit eden ve baş etme kapasitemizi aşan olaylara verdiğimiz tepkiler sonucunda ortaya çıkar.

Travmatik bir deneyimi tanımlayan en temel özellikler ise olayın ani, şiddetli ve yoğun olmasıdır. 

Eğer bu durum veya olay süreklilik kazanırsa (mesela sürekli olarak güvende değilim inancını deneyimlediğimiz bir olay/ durum yaşarsak) o zaman da  kompleks travma gelişebilir. Yolda yürürken gördüğümüz bir afiş ya da sosyal medyada denk geldiğimiz bir paylaşım bizler için tetikleyici olabiliyor.

 Toplumun ruh sağlığı, bizim ruh sağlığımızı da etkiliyor. Toplumda ne kadar çok ruhsal olarak sağlıklı bireyler varsa biz de o kadar iyi oluruz. Çevrenizde sağlıksız insanlar olsun ister misiniz?  Belki hayat telaşında çoğumuz sadece kendimizi düşünen bireyler olduk. 

Oysa birbirimizin mutluluğu veya mutsuzluğundan o kadar da bağımsız değiliz. Sadece kendimizi kurtarmak yetmez. Başkalarının mutsuzluğunu görüp hayata devam edebilmek son zamanlarda çok kişinin yaptığı bir şey. 

Mutsuz insanları görüp yolumuza görmemişiz gibi devam etmezsek hayat daha yaşanılabilir ve anlamlı hale gelir.  Tüm bunlar üzerinde düşünmemiz gereken konular…

Tüm bunları düşünürken birey olarak başımıza gelen olayları taşıma kapasitemizi artırmanın sağlıklı yolarını, kendimizi düzenleme kaynaklarının peşine düşmemiz gerek.

 Olayları taşıma kapasitemi kabımı nasıl arttırabilirim? Mesela bunlar  günlük hayatımıza kolaylıkla dahil olabilecek şekliyle doğayla bağ kurmak, düzenli yürüyüş, duygusal olarak yükseltici bir müzik, hobiler olabilir. 

‘ETİK, REKABETİ OLMAYAN BİR YARIŞTIR’

Herhangi bir mecrada bir şeyi söyleme, yapma ya da yazma hakkımızın olması, bunu yapmak zorunda olduğumuz anlamına gelmiyor. Hangi işi yaparsak yapalım kendimize şunları sormayı önemsiyorum?

Bu işi yaparken nasıl anılmak istiyorum, etik mi, bütüne faydalı mı? Bir işi etik yapmak  çok önemli ve asıl başarı bu bence. Ve etik, rekabeti olmayan bir alandır. Bu yarışsız yarışı destekliyorum.

Her ne kadar yalnızlaştığımızı düşünsek de bazen yalnızlığı seçmek istesek de bizler sosyal varlıklarız ve birbirimize ihtiyacımız var. O yüzden, birbirimizin yaralarını saracak şeyler yapalım. Kafamızı yastığa huzurla koyalım. Çünkü aslında hepimiz, bir bütünüz.”

Yani sonuç olarak; bazen bir haber okuruz ve dünyamız değişir. Ama bazen de dünyamızın nasıl değişeceğine biz karar veririz.

Sizin tercihiniz nedir?

 

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.