Özgür Özel'den Sadullah Ergin ve 39 vekil itirafı: İtiraz ettik
Mayıs ayında yapılan seçimlerden mağlubiyetle ayrılan CHP'de gözler parti içindeki seçime çevrilirken genel başkanlık koltuğuna adaylığını açıklayan Özgür Özel'den çok konuşulacak bir itiraf geldi. İttifak içindeki diğer partilere dağıtılan vekil koltukları ve Sadullah Ergin'in CHP sıralarından aday olmasına itiraz ettiğini söyleyen Özel, Kılıçdaroğlu'ndan seçimin ardından neler talep ettiğini de açıkladı.
14 Mayıs seçimlerinden mağlubiyetle ayrına Cumhuriyet Halk Partisi'nde 'değişim' süreci sancılı şekilde devam ediyor. İlçe kongrelerinin ardından il kongrelerinin gerçekleştiği ana muhalefet partisinde CHP Grup Başkanı Özgür Özel genel başkanlık koltuğuna talip olduğunu duyurdu.
Sözcü TV canlı yayınında gazetecilerin sorularını cevaplayan Özel, seçimin ardından yaşananları anlattı. Muhalefette yaşanan liste kriziyle ilgili de konuşan Özel, küçük partilere dağıtılan vekil listelerine itiraz ettiğini söyledi.
"SAMİMİ BİR ÖZÜR OLMALIYDI"
Özel, seçim gecesi yaşananlar için, "İlk gece önerim samimi bir özürdü" derken "Eğer böyle bir şey yapsaydık; her şey Kemal bey için, Cumhuriyet Halk Partisi için, seçmenimiz için çok daha doğru ilerlerdi. Şimdi artık adayım, sorumluluk almaya karar verdim" dedi.
Gazeteci İpek Özbey'in "39 milletvekili ve Sadullah Ergin'e zamanında itiraz ettiniz" sorusunda, "Biz 38 vekil ve Sadullah Ergin'e itiraz ettik. Ben samimiyetimle olanı biteni anlatıyorum" diye konuştu.
CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM?
Gazeteci Uğur Dündar'ın "Cumhurbaşkanı adayınız Ekrem İmamoğlu mu yoksa siz misiniz?" sorusuna cevap veren Özel, "Cumhurbaşkanı adayımızı bütün üyelerimizle beraber seçmemiz lazım, 1.5 milyon üyeyle de yetinmememiz lazım. Bu konuda Ekrem Bey’le mutabıkız" dedi.
Özel'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Mayıs'ın 14'ü ve 28'i akşamı iki büyük travma yaşadık. 28'i akşamı, benim kolumu kaldırmaya mecalim yoktu. İlk üç gün boyunca hepimizin telefonlarına şöyle mesajlar geldi; ‘Siz elinizden geleni yaptınız, biz sizden razıyız.' Üçüncü gün falan partide şöyle bir şey konuşuluyor; ‘Kaybedersek çok kötü olur diyorduk ama insanlar hiç de bize kızmıyor…'
Orada şöyle bir şey dediğimi çok net hatırlıyorum; ‘Siz hiç yas evine gittiniz mi? İlk üç gün deliler bile konuşmaz. Yas vardır orada. Üçü ile yedisi arası deliler konuşur, eğer doğru bir şey diyorsa sustururlar yoksa kovarlar. Yedisinden sonra kan bağı olmayanlar yavaş yavaş konuşmaya başlar. Kırkı çıktı mı en yakınları da konuşur.
Bugünkü yasa bakıp da bu insanlar bize kızmayacak sanmayın. Bu insanlar bizden bir şey bekliyor. Bu samimi üzüntüyü aynen paylaşıyor muyuz, kahroluyor muyuz ve gereğini yapacak mıyız? Biz gereğini yapmazsak her geçen gün daha kötüye gidecek.
"MAĞLUBİYETE İSİM TAKMAYA BAŞLADILAR"
İnsanlar sabaha kadar uyuyamıyorlardı, 20'li yaşlarında gençler hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı, 80 yaşında insanlar ‘gözümüz açık mı gideceğiz' diyorlardı; biz, ‘aslında kaybetmedik, kazanamadık' demeye başladık. Mağlubiyete isimler takmaya başladık. Burada yaşadım kendi duygusal kopuşumu.
(Sayın Kılıçdaroğlu'na istifa etmesi gerektiğini söylediniz mi?) Hem biz hem de kendisine çok kıymet veren insanların söylediğini biliyorum. Ben ilk gece konuşmasında şöyle bir öneride bulundum; MYK toplantı salonundaydık, Mansur Başkan'la Ekrem Başkan da oradaydı. Dedim ki, ‘Bizim konuşma metnimiz hazır. Adaylık metninizi alın elinize, babasına kavuşturamadığım Vera'dan özür diliyorum. Adalet getiremediğim Şenyaşar ailesinden özür diliyorum.'
İlk gece önerim, samimi bir özür ve yakın zamanda bir değerlendirmeydi. Eğer böyle bir şey yapsaydık; her şey Kemal bey için, Cumhuriyet Halk Partisi için, seçmenimiz için çok daha doğru ilerlerdi. Şimdi artık adayım, sorumluluk almaya karar verdim."
