Uzman isimler kanser riskini azaltmaya yardımcı olan temel besinleri sıraladı. Stressiz yaşam ve doğru beslenmeye dikkat çeken uzmanlar kanserojen olarak sınıflandırılan besinler konusunda da uyardı. İşte detaylar...
Her yıl binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olan kanser hastalığıyla mücadele yöntemleri üzerinde çalışmalar sürüyor. Uzmanlar kanserin önüne geçebilmek için dikkat çeken uygulamaları anlatıyor. Kanserden korunmanın yolu stressiz yaşam ve doğru beslenmeden geçiyor.
Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman, normal insanlarda kanserin ortalama 12-14 yılda geliştiğini, onun için her gün neye maruz kalındığını hatırlamanın önemli olduğunu vurguladı. Duruman, kanserle ilgili vatandaşları bilinçlendirmek için seminerler verdiklerini ifade etti.
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İrfan Çiçin ise günümüzde kanserin sadece genetik kökenli hastalık olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Çiçin, kanser riskini azaltmaya yardımcı temel besinlere ilişkin şunları söyledi:
"Antioksidan açısından zengin brokoli, havuç ve domates gibi besinler hücresel olarak onarımı desteklerken lifli gıdalarda tam tahıllar ve baklagiller sindirim sistemini koruyarak bağırsak kanserinin riskini düşürüyor. Omega-3 yağ asitlerinde ise balık, ceviz ve keten tohumu gibi besinler iltihabı azaltırken aynı zamanda bağışıklığı destekliyor. Günlük hayatımızda da yemeklerde sık sık kullandığımız sarımsak ve soğan doğal antibakteriyel özellikler sayesinde özellikle mide ve bağırsak kanserlerine karşı koruyucu etki sağlar. Diğer yandan yeşil çay ve kuru yemişler antioksidan içeriğiyle hücre zarlarını korur ve bağışıklığı destekler. Baharatlardan da özellikle zerdeçal ve zencefil içerdikleri anti-inflamatuar bileşiklerle kanser hücrelerinin yayılımını yavaşlatabilmektedir. Ancak bu ürünlerin, dengeli beslenmenin bir parçası olduğu unutulmamalıdır."
Dünya Sağlık Örgütü'nün salam, sosis ve sucuk gibi işlenmiş et ürünlerini kanserojen olarak sınıflandırdığını ifade eden Çiçin, bunların uzun vadeli ve kontrolsüz tüketiminin, özellikle kalın bağırsak kanseri açısından ciddi bir risk faktörü olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Çiçin, aşırı şeker tüketiminin doğrudan kansere neden olmasa bile obezite, insülin direnci ile tip 2 diyabet gibi kronik hastalıkları tetikleyip, dolaylı yoldan kanserin gelişimine katkı sağladığına dikkati çekti.
Stres yönetiminde özellikle nefes egzersizleri, meditasyon, doğa yürüyüşleri, sosyalleşme ve hobi edinmenin önemli olduğuna işaret eden Çiçin, "Haftada en az 150 dakika orta düzey egzersiz, hormon dengesini koruyarak kanser riskini azaltır. Egzersiz aynı zamanda vücut ağırlığının kontrol altında tutulmasını sağlar ve inflamasyonu azaltır." bilgisini verdi.
Medikal Onkoloji Uzmanı Çiçin, sağlıklı bir bireyin yeteri kadar uyuması ve stresini yönetmesinin yanı sıra sigara ve alkolden uzak durması gerektiğinin altını çizerek, yaşamdaki en güçlü kanserojen faktörün tütün ürünleri olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Çiçin, sigara kullanımının akciğerin yanı sıra ağız, gırtlak, mesane, pankreas gibi organ kanseriyle doğrudan ilişkisi bulunduğunu, bırakılmasının kanser riskini azaltmada atılabilecek en kritik adımlardan olduğunu sözlerine ekledi.