Bilim insanları uzayda 'buzlu toplar' keşfetti: Daha önce görülen hiçbir şeye benzemiyor
Samanyolu'nun uzak bir bölgesinde keşfedilen ve "buzlu toplar" olarak adlandırılan iki gizemli nesne, mevcut yıldız oluşumu teorileriyle uyuşmayan benzersiz özelliklere sahip olup bilim insanlarını şaşkına çevirdi. Bu nesneler, çevrelerinde büyük miktarda buz bulunmasına rağmen kızılötesi ışık yayıyor ve karbon monoksit ile silikon dioksitten oluşuyor.
Samanyolu'nun uzak bir bölgesinde keşfedilen "buzlu toplar" bilim insanlarını şaşkına çevirdi. Bu tuhaf nesneler, bilim insanlarının daha önce gördüğü hiçbir şeye benzemiyor ve tamamen yeni bir yıldız türü bile olabilir. Japon araştırmacılar ilk kez 2021 yılında bu topları fark etti, ancak teleskop gözlemleri sayesinde ne kadar garip olduklarını henüz doğruladılar.
BU IŞIĞIN KAYNAĞI NE?
Yeni bir araştırmaya göre, bu uzak nesnelerden gelen ışık, mevcut yıldız oluşumu teorileriyle hiçbir şekilde uyuşmuyor. Yoğun gaz bulutları veya yeni oluşan yıldızlara benzemelerine rağmen, yıldızların normalde oluştuğu bölgelerden tamamen izole durumdalar. Ayrıca, yıldızlar gibi kızılötesi ışık yayıyor olsalar da, bu durum çevrelerindeki büyük miktarda buzla örtüşmüyor.
Daha da garip olan, şimdiye kadar bulunan bu tür yalnızca iki örneğin gökyüzünde birbirine oldukça yakın bir konumda olması.
Japonya'daki Niigata Üniversitesi'nden Baş Araştırmacı Dr. Takashi Shimonishi şunları söylüyor: "Özellikleri yeniden üretmek için elimizden geleni yaptık, ancak şu anda spektral enerji özelliklerini açıklayabilecek herhangi bir teori bulamıyoruz."
Dr. Shimonishi iki buzlu topu ilk fark ettiğinde, bunların son derece tuhaf oldukları hemen anlaşıldı. Nesneler, 2006 ve 2011 yılları arasında Samanyolu'nu kızılötesi spektrumda tarayan Japon AKARI Uzay Teleskobu kullanılarak tespit edildi. Bu, cisimlerin gökyüzünde birbirine yakın olmalarına rağmen, aslında birbirleriyle ilişkisiz olacak kadar uzak olduklarını ortaya çıkardı.
NESNELERİN UZAKLIĞI HESAPLANDI
Dr. Shimonishi ve meslektaşları Nesne 1'in Samanyolu'nun Crux-Scutum Kolu adı verilen bir bölgesinde Güneş'ten yaklaşık 9,3 kiloparsek (30.332 ışık yılı) uzaklıkta olduğunu tahmin ediyor. Nesne 2 ise Güneş'ten 13,4 kiloparsek (43.704 ışık yılı) uzaklıkta, Carina-Sagittarius Kolu'nda yer alıyor.
Dr. Shimonishi'nin ilk gözlemleri bu nesnelerin olağandışı olduğunu düşündürse de, uzay teleskobu daha fazlasını ortaya çıkarmak için gereken çözünürlüğe sahip değildi. Şimdi ise araştırmacılar bu gizemi çözme umuduyla Şili'deki Atacama Büyük Milimetre/Milimetre-altı Dizisi'ni (ALMA) kullanarak tekrar baktılar. Var olan en büyük teleskobun yardımıyla bile, bu iki buzlu küre hala evrendeki diğer nesnelere benzemiyor.
Aksine, bu yeni ölçümler sadece daha fazla soruyu gündeme getirdi. ALMA gözlemleri, topların güneş sistemimizin 1 ila 10 katı büyüklüğünde olduğunu gösteriyor. Bu çok büyük görünse de, nesneleri diğer gaz bulutlarına kıyasla nispeten küçük kılıyor. Ayrıca nesneden kaçan ışığın dalga boyları, karbon monoksit ve silikon dioksitten oluştuklarını gösteriyor.
Ancak Dr. Shimonishi, cisimlerin küçük boyutlarının, yüksek buz içeriğinin ve izolasyonunun bilim tarafından bilinen başka hiçbir yıldız türüyle eşleşmediğini söylüyor.