ABD'nin Çin ve diğer ülkelerden ithal ettiği mallara gümrük vergisi koyması küresel ticarette gerginliklere ve ticaret savaşlarına yol açtı. Dünya çapında enflasyonun artması beklenirken döviz piyasalarında da dalgalanmalar yaşanıyor. Türk ekonomisin için belirsizler ise kapıda. Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş tehlikeyi açıkladı. Bakırtaş, ticaret savaşı gerginlikleriyle güçlenen doların Türkiye’de dış ticaret firmalarını olumsuz etkilerken, döviz maliyetini TL cinsinden artıracağını ifade etti. Bu kapsamda Türkiye daha pahalı mallar ithal edebilir. İşte Türkiye'nin kapısındaki tehlikeler ve fırsatlar.
ABD ve Avrupa ile ticaret gerginliği yoğunlaşırken Çin , sınırları içerisinde stratejik endüstriyel uzmanlığı elinde tutmak amacıyla kritik teknolojiler, mineraller ve yüksek vasıflı mühendisler üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmaya başladı. Donald Trump'ın korumacı ticaret duruşu, Çin ihracatına daha yüksek gümrük vergileri uygulanmasına yol açtı ve Çin'i buna karşılık olarak yeni savunma önlemleri keşfetti. Bu gelişmeler küresel ticaret ortamını daha da parçalı hale getirdi. Peki, ticaret ve kur savaşlarının Türkiye ekonomisi üzerine etkileri nasıl olacak? İşte hem olumlu hem de olumsuz tarafları.
ABD ve Avrupa ile ticaret gerginlikleri yoğunlaştıkça, Çin, sınırları içinde stratejik endüstriyel uzmanlığı korumayı hedefleyerek kritik teknolojiler, mineraller ve yüksek vasıflı mühendisler üzerindeki denetimini sıkılaştırmaya yöneldi. Başkan Trump'ın önderlik ettiği ticaret ve kur savaşı, Avrupa Birliği'ne ve Çin'e gözdağı vermek adına sürüyor. ABD, AB ve Çin şirketleri açısından artan bir 'küresel belirsizliğin tüm dünyada enflasyonu artırması bekleniyor. Öte yandan ABD'nin Çin ve diğer ülkelerden ithal ettiği mallara koyduğu gümrük vergilerinin küresel tedarik zincirlerini sekteye uğratması da olası olarak görülüyor.
Türkiye'nin ise şimdi hiç olmadığı kadar ekonomik kıvraklığa, ihracat becerisine, ekosistemini güçlendirecek, esnekliğe ve hamleye ihtiyacı var. Türkiye'nin de içinde yer aldığı önde gelen gelişmekte olan ülkelerin ihracatçıları, ticaret savaşını bir fırsat olarak görse de ciddi tehlikeler kapıda.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında durmaksızın tırmanan gümrük vergilerinin bir kazananı olması pek mümkün görünmüyor. Uzmanlar ABD'li tüketicilerin muhtemelen daha fazla ödeyeceğini, ancak Çin ekonomisinin de kırılgan olduğunu söylüyor. Yenilenen ticari gerilimler, Çin'in emlak piyasasındaki çöküşün yol açtığı durgun GSYH büyümesi ve azalan iç tüketici talebiyle uğraştığı bir döneme denk geldi.
Ticaret savaşları, ekonomik büyümesi büyük ölçüde ihracata bağlı olan Çin başta olmak üzere birçok ülke için dezavantaj sağlarken Çin'in potansiyel pazar payı kaybı yine de Türkiye için bir avantaj olarak görülüyor. İlk bakışta, ihracata dayalı büyüme stratejisine sahip bir ülke olarak, dünyada bir ticaret savaşının başlaması Türkiye için de bir dezavantaj olarak görülebilir. Ancak Çin gibi küresel bir üretim merkezi haline gelen bir ülke, yüksek korumacılık nedeniyle ABD ve AB'den dışlanması durumunda üretimini başka pazarlara kaydırması bekleniyor.
Bu senaryoda, Türkiye gibi ülkeler ihracatlarını daha önce böyle bir rekabetle karşılaşmadıkları pazarlarda ve bölgelerde Çin ihracatıyla rekabet ederken bulabilir.
Konuyla ilgili TGRT Haber'den Kübra Çelebi'ye konuşan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş tehlikeyi açıkladı. Açıklamaları şöyle;
"ABD’nin Çin, Meksika, Kanada gibi ülkelerden ithalat ettiği çelik, alüminyum gibi mallara gümrük vergisi koyması ve bunu Avrupa’ya yaygınlaştırma tehdidi tüm dünyada ticaret savaşlarına yol açacak. ABD’nin gümrük vergisine karşı bu ülkelerin de ABD’ne gümrük vergileri koyacağı hatta koyduğu bir ortamda küreselleşen ticaretin sekteye uğrayacağı çok açık. Bu durum, Küresel tedarik zincirlerinde kopma, aksama yaşanmasını ortaya çıkaracak. Bu da tüm dünyanın dolayısıyla Türkiye’nin de daha pahalı mallar ithal etmesine yol açacak. Dünya’da mevcut enflasyona ek “Trump Enflasyonu” nu ortaya çıkaracak. Bu da ABD’de FED’in faiz indirimlerini geciktireceği ve 2025 yılında faiz indirimi yapmama ile karşı karşıya bırakacak.
Diğer yandan ABD’nin koyduğu gümrük vergilerin ABD dolarının güçlenmesine yol açacak -ki açıyor- da. Bu iki durum uluslararası sermaye akımının – yani yabancı paraların- yönünü gelişmekte olan ülkelerde uzaklaştıracak. Türkiye’ye döviz cinsinde parasal sermaye girişi, faiz indirimlerinin gündemde olduğu ve gerçekleştiği 2025’te oldukça zayıflayacak.
Bunun da ötesinde dövizin değerini artırma ve içerdeki yabancıların sahip olduğu dövizin de yurt dışına yönelmesini sağlayacak. Dolayısıyla yeniden döviz atakları sürecine girme olasılığı oldukça yükseldi. Trump’ın Gümrük vergilerinin Türkiye ekonomisi üzerine bir başka olumsuz etkisi ise güçlenen doların Türkiye dış ticaretindeki ödemelerde kullandığı döviz nedeniyle ortaya çıkacak. 2024 Yılında Türkiye’de ithalatın %60 dolarla gerçekleşmekte, buna karşın ihracatın %46’sı dolar olarak yapılmakta. Bu nedenle güçlenen doların Türkiye’de dış ticaret firmalarını olumsuz etkilerken, döviz maliyetini TL cinsinden artıracaktır."
Ticaret savaşları, Çin'in potansiyel pazar payı kaybını Türkiye kaydırır mı, sorusuna Bakırtaş şu cevabı verdi;
"Çin’e konulan gümrük vergileri nedeniyle Çin malların pahalı hale gelmesi belirli ABD ithalat talebinin Türkiye’ye kayma olasılığı için olumlu bir etki gibi görülse de bu kaymanın olabilme olasılığı çok fazla değil. Çünkü Türkiye’nin rekabetçi olduğu tekstil gibi sektörlerde Bangladeş, Mısır ve Kuzey Afrika gibi ülkelerin daha yüksek fiyat avantajı olduğu bir gerçek."