Tgrt Haber

Aksiyon zamanı gelmedi mi (!)

23 Aralık 2024 08:38 | Güncelleme :23 Aralık 2024 08:39

Türkiye ekonomisi son dönemde zorlu bir denge arayışı içinde. Yüksek enflasyonla mücadele için uygulanan sıkı para politikası ve özellikle kredi faizlerindeki artış, piyasalardaki hareketliliği belirgin şekilde azaltmış durumda. Bu durum, ekonomik büyümenin itici gücü olan reel sektör üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Üreticiler, yüksek kredi maliyetleri nedeniyle yatırımlarını ertelemek zorunda kalıyor, küçük işletmeler ise nakit akışı sorunlarıyla boğuşuyor. Özellikle inşaat, otomotiv ve tekstil gibi sermaye yoğun sektörler, yüksek faiz oranlarının doğrudan etkisini hissediyor.  

Hükümet Kritik Bir Döneme giriyor

AK Parti, iktidara geldiği ilk yıllarda ekonomik büyüme, düşük enflasyon ve genişletici politikalarla toplumsal desteğini güçlendirmişti. Ancak mevcut tablo, hükümeti daha farklı bir sınavla karşı karşıya bırakıyor. Yüksek faiz politikalarıyla enflasyonu dizginlemeye çalışırken, piyasalardaki durgunluk ve üretimin yavaşlaması, "büyüme mi, istikrar mı?" ikileminde sıkışmış bir ekonomi doğuruyor.  

AK Parti, özellikle üretim odaklı sektörleri destekleyecek adımları daha fazla erteleyemez. Vergi indirimleri, teşvik paketleri ya da kredi maliyetlerini düşürecek mekanizmalar, piyasalarda beklenen hareketlenmeyi sağlamak için devreye alınabilir. Ancak bu adımların zamanlaması kritik; zira yanlış bir hamle enflasyonu yeniden tetikleyebilir.  

Kamu Çalışanlarının Beklentileri artıyor

Bu ekonomik zorluklar içinde bir diğer önemli konu ise kamu çalışanlarının yaklaşan sendika görüşmelerindeki talepleridir. Yüksek enflasyon, alım gücünde ciddi bir düşüş yaratmış durumda. Özellikle memur ve işçi sendikaları, geçmişte yapılan toplu sözleşmelerin enflasyon farkını karşılamaktan uzak olduğunu sıkça dile getiriyor. Kamu çalışanlarının büyük bir zam beklentisi içinde olduğu bir gerçek.  
Yaklaşan seçim dönemi de bu dinamiği daha karmaşık hale getiriyor. Sendikalar, hükümetin hem çalışan memnuniyetini hem de ekonomik dengeyi gözetmesi gerektiği bir dönemde daha güçlü taleplerle masaya oturacak. AK Parti’nin özellikle kamu çalışanlarına yönelik vaatlerini yerine getirmekte zorlanması, önümüzdeki yıllarda daha büyük bir baskıya neden olabilir.  

AK Parti, şimdiye kadar ekonomiyi yönetme konusundaki başarısını bir marka haline getirmişti. Ancak son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar, bu algıyı aşındırmaya başladı. Kamu çalışanlarının memnuniyetsizliği, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir risk anlamına geliyor. Bu nedenle hükümet, sadece kısa vadeli çözümlere değil, uzun vadeli ekonomik reformlara odaklanmak zorunda.  

Tüm bunlar Türkiye ekonomisinin, yüksek faizlerin üretimi kısıtladığı, kamu çalışanlarının büyük zam talepleriyle masaya oturduğu ve hükümetin ciddi bir baskı hissettiği bir dönemin eşiğinde olduğunu gösteriyor. AK Parti’nin bu süreci yönetmek için alacağı kararlar, sadece ekonomik dengeleri değil, aynı zamanda siyasi geleceğini de şekillendirecek. Yapısal reformlar, üretim odaklı teşvikler ve toplumsal talepleri dikkate alan bir yaklaşım, bu sıkışmışlığı aşmanın anahtarı olabilir.  

Geçmişte olduğu gibi, çözüm odaklı ve bütüncül politikalar, hükümetin hem ekonomik hem de siyasi istikrarını korumasını sağlayacaktır. Ancak zaman daralıyor ve adımlar geciktikçe baskı daha da artıyor.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.