Tgrt Haber

Kürt Sorununda Tarihi Bir Fırsat

3 Ocak 2025 09:15 | Güncelleme :3 Ocak 2025 10:09

Türkiye’nin en köklü meselelerinden biri olan Kürt sorunu, yıllardır farklı isimlerle, farklı formatlarda tartışılıyor: Doğu ve Güneydoğu sorunu, terör sorunu, kimlik meselesi… Ancak isimler ne olursa olsun, hepimizin bildiği gerçek şu ki bu mesele, ülkemizin enerjisini ve kaynaklarını tüketen en temel sorunlardan biri. Bugün Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk ve Pervin Buldan gibi isimlerin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmesi, bu sorunun çözümüne dair uzun yıllardır görülmemiş bir umut ışığı yakıyor.

Bu ziyaretin anlamı ve önemi, basit bir görüşmeden çok daha fazlasını ifade ediyor. Devlet Bahçeli, Türkiye siyasetinde milliyetçiliği temsil eden en güçlü figürlerden biri. Kürt siyasetini temsil ettiğini iddia ede isimlerin böyle bir liderle temas kurması, Türkiye siyasetinde belki de ilk kez böylesine cesur bir uzlaşma çabasının ortaya konduğunu gösteriyor. Ancak bu adımın kıymetini bilmek ve burada doğru bir stratejiyle ilerlemek gerekiyor.

 İlk Çözüm Sürecinden Ders Alınmalı 

Hepimiz hatırlıyoruz, çözüm süreci olarak adlandırılan geçmiş girişim büyük umutlarla başlamış ama sonunda büyük hayal kırıklıklarıyla sona ermişti. Sürecin şeffaf yürütülmemesi, güvenlik ve siyaset arasında doğru dengenin kurulamaması ve sürecin bir noktadan sonra kontrolsüz bir şekilde akışına bırakılması, maalesef ülkeyi daha büyük bir kısır döngünün içine sürükledi. 

Bu kez aynı hatalar yapılmamalı. Bu süreç, doğrudan "silahların bırakılması" gibi somut hedeflerle planlanmalı ve hiçbir şekilde belirsizliklere yer verilmemelidir. Tarafların, topluma güven verecek şekilde açık bir yol haritası oluşturması ve bu haritayı net bir şekilde uygulaması şarttır. Süreç, yalnızca Ankara’nın dar koridorlarında değil, milletin gözleri önünde ilerlemeli. Şeffaflık, güvenin ve kalıcı barışın anahtarı olacaktır.

 Bahçeli’nin Rolü ve Milliyetçi Tabana Mesajı 

Devlet Bahçeli’nin bu görüşmedeki varlığı, hem milliyetçi taban hem de geniş kamuoyu için oldukça kritik. Bahçeli, milliyetçi hareketin lideri olarak bu görüşmeye destek verirken, bir anlamda "milliyetçiliğin çatışmayı değil, uzlaşmayı seçebileceği" mesajını veriyor. Bu mesaj, yıllardır kemikleşmiş önyargıları kırmak adına önemli bir fırsat sunuyor. Bu nedenle, sürecin başta milliyetçi kesim olmak üzere tüm toplumsal kesimlere hitap eden bir dille yürütülmesi gerekiyor.

 Kalıcı Barışın Ekonomik ve Sosyal Boyutları 

Kürt sorununun çözümü, yalnızca siyasi değil, ekonomik ve sosyal açıdan da Türkiye’ye büyük kazanımlar getirecektir. Bölgedeki güvenlik sorununun çözülmesiyle, Doğu ve Güneydoğu’nun ekonomik potansiyeli nihayet ortaya çıkarılabilir. Tarım, hayvancılık, turizm ve enerji gibi sektörlerde büyük atılımlar yapılabilir. Dahası, Türkiye’nin uluslararası arenadaki imajı da düzelerek, yatırımcıların gözünde daha cazip bir ülke haline gelebilir.

Ancak bu kazanımların gerçekleşmesi için çözüm sürecinin "yarım bırakılmaması" gerekiyor. Sadece "silahların bırakılması" değil, aynı zamanda bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınması için kapsamlı bir reform programı devreye sokulmalı. Eğitimden sağlığa, altyapıdan istihdama kadar her alanda somut adımlar atılmalı.

Eğer bu süreç başarıyla tamamlanırsa, Türkiye yalnızca bir iç meseleye çözüm bulmuş olmayacak; aynı zamanda toplumsal barışını güçlendirmiş, enerjisini ve kaynaklarını kalkınmaya yönlendirmiş bir ülke haline gelecektir. Bu fırsat, bugüne kadar Türkiye’ye çok az kez gelmiştir ve bu fırsatı değerlendirmek, tüm siyasi aktörlerin tarihi sorumluluğudur.

Son olarak şunu söyleyebilirim ki, bugün atılan adımların kıymeti bilinmeli ve bu süreç, geçmişin hatalarından ders alarak inşa edilmelidir. Akışına bırakılmayan, somut hedeflerle ve toplumsal katılımla şekillenen bir süreç, Türkiye’nin yalnızca Kürt sorununu değil, geleceğini de çözebilir. Bu kez başarmak zorundayız. Çünkü bu yalnızca bir çözüm değil, büyük bir sıçrayışın ilk adımı olabilir.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.