Mardin, insan ruhuna işleyen bir şiir, masalsı ve davetkar bir kent.
Mardin, taşın fısıldadığı, adeta tarihin ve lezzetin kokusunu taşıyan bir şehir.
Mardin, tarihin ete kemiğe büründüğü, inancın, lezzetin ve kültürün el ele verdiği estetik harikası bir ilimiz.
Mardin’i anlamak, yalnızca gözle görmek değil, kalple hissetmek gerek. Bu topraklarda her taş, her sokak, her tat bir hatıra ve bir hikâye taşır. Bu hikâye, insanı kendine çeker ve onun bir parçası yapar. İşte bu yüzden Mardin, bir şehirden çok fazlasıdır.
Mardin'in mutfağı, damaklarda unutulmaz bir lezzet bırakır.
Mezopotamya’nın bereketli topraklarına yaslanan ve tarihi İpek Yolu’nun incisi bu kadim kent, yüzyıllardır farklı dinlerin, dillerin ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir kültür mozaiği olarak insanlığı büyüler. Her sokağı, her taşı ve her kokusu geçmişten bir hikâye fısıldar. Mardin, yalnızca bir şehir değil; geçmişin fısıldadığı, taşlara işlenmiş bir medeniyetin şaheseri bir ilimiz.
Her köşesi, bir masalın sayfalarını aralıyor sanki. Heybetli yapıları, gökyüzüne uzanan minareleri ve rengarenk evleriyle adeta bir açık hava müzesi. Taş duvarlarında saklanan anılar, dar sokaklarında yankılanan ezan ve çan sesleri ile birleşiyor.
Taşın ve inancın şiiri bir kent
Latifiye Camii’nin zarif taş işçiliği, Deyrulzafaran Manastırı’nın mistik atmosferi ve Dara Antik Kenti’nin günümüze uzanan hikayesi, bu şehri adeta bir açık hava müzesine dönüştürür. Ulu Camii’nin gölgesinde otururken duyulan bu zamansız huzur, Kasımiye Medresesi’nin penceresinden Mezopotamya Ovası’na bakarken hissedilen sonsuzluk duygusuyla buluşur.
Bu görsel şölenin bir tamamlayıcısı ise Mardin’in gastronomi dünyası
Mezopotamya’nın kadim mutfağından beslenen Mardin lezzetleri, kentin taşıdığı ruhun damaklarda hissedilmesini sağlar. Kaburga dolması, haşlanmış içli köfte, badem şekeri ve kiliçe çöreği, bu toprakların asırlık mirasını sofralara taşır. Derik’in zeytinyağı, Midyat’ın tandır ekmeği, Kızıltepe’nin kırmızı mercimeği… Her bir lezzet, sadece damakları değil, aynı zamanda kalpleri fetheder.
Mardin mutfağı, sadece yemek değil; sonsuz bir medeniyetin bir hikayesi. Her bir coğrafi işaretli ürün, bu hikayenin sadece birer harfidir. Kaburga dolmasının içine gizlenen baharatların her biri, bu toprakların çeşitliliğini temsil eder. Sembusek’in çıtır hamuru ve içindeki baharatlı harcı, kültürel bir uyumun gastronomik yansıması olarak görülür.
Taşın ve toprağın aşkını, tarihin ve inancın harmanını hissetmek isteyenlere Mardin, daima bir dost gibi kucak açar. Onun lezzetlerini tatmak, geçmişin sofralarına misafir olmak demek. Bu eşsiz şehir, hem gözü, hem ruhu, hem de damakları doyurur. Mardin’i tanımak, insan olmanın özüne bir yolculuktur.
Mardin iliyle özdeşleşen Coğrafi İşaretli lezzetler
Tescil için başvurusu olan Lezzetler
Sayfanın sonuna geldiniz!
