Tgrt Haber

Enflasyondaki düşüşün çaresi psikolojiyi yönetmekten mi geçiyor?

14 Ekim 2024 12:58 | Güncelleme :14 Ekim 2024 12:59

Eylül ayı enflasyon verisinin açıklandı. Geçtiğimiz yılla kıyasladığımızda her ne kadar hızı düşmüş olsa da henüz 'hedeflenen düşüşün yakalanamadığını’ görüyoruz. Diğer taraftan veriler vatandaşın hedef enflasyona psikolojik olarak biraz daha yaklaştığını gösteriyor. Peki vatandaşların enflasyon beklentilesi enflasyonla mücadelede ne kadar etkili? Ya da  enflasyonla mücadelenin en önemli unsuru vatandaşın psikolojisini doğru yönetmek mi?

Uzunca bir süredir aklımıza takılan bu soruları Essex Üniversitesi’nden Ekonomist Cemre Yoldaş’ a sorduk. Bakın yaşadığımız bu süreci kendisi nasıl anlattı.

CEMRE YOLDAŞ’A göre, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde  bireyler genellikle “sezgisel” ilkelere güvenir ve kararlarını bu sezgiler doğrultusunda alırlar. Ancak, sezgisel kararlar rasyonellikten uzak olabilir ve bu da ciddi ve sistematik hatalara yol açabilir. Bu sistematik hatalardan biri "enflasyonist psikoloji"dir.

PEKİ, NEDİR BU ENFLASYONİST PSİKOLOJİ?

CEMRE YOLDAŞ:  Tüketicilerin fiyatların artacağı beklentisiyle normalde olduğundan daha hızlı ve daha fazla harcama yapmalarına yol açan bir ruh haline enflasyonist psikoloji denir. Bu düşünce açık bir temele dayanır: Fiyatların artıyor olması veya geçmişte artmış olması gerekir. Bireyler, gördükleri bu sürekli yükselişin gelecekte de devam edeceğine inanırlar. Bu nedenle, "şimdi almazsam tasarruf edemem ve kısa vadeli kazancı kaçırırım" düşüncesiyle harcama yapmaya başlarlar. Bu, davranışsal ekonomide "kayıptan kaçınma" olarak bilinen konuyla doğrudan ilişkilidir.
Bireyler, kayıpları kazançlardan çok daha şiddetli hissederler. Bu yüzden kaybetmeye verdikleri tepkiler çok daha güçlü olur.

BU DUYGU KONTROL ALTINA ALINAMAZSA NE OLUR? FİYATLAR GEREĞİNDEN FAZLA MI YÜKSELİR?

CEMRE YOLDAŞ:  Evet bu duygu kontrol altına alınamadığında, bireysel stoklama davranışlarını sıkça gözlemleriz. Bireysel stoklamanın en büyük sorunlarından biri, enflasyonu daha da beslemesidir. Tüketiciler gereksiz yere fazla harcama yaptıkça, özellikle kullanmayacakları ürünleri indirimde bulup aldıklarında, tasarruf oranları azalır. Ancak bu harcamalar, paranın dolaşım hızını artırarak enflasyonun daha da artmasına yol açar.

Enflasyonist psikolojinin bir diğer sorunu ise ücret-fiyat sarmalını tetiklemesidir. Enflasyon arttıkça maaşlar değersizleşir ve çalışanlar maaşlarının yükseltilmesini talep eder. İşverenler ise bu talepleri karşılayabilmek için ürün maliyetlerini artırır ve elde edilen kârı çalışanların maaşlarını iyileştirmekte kullanır. Ancak günümüzde bu döngü daha da sorunlu bir hal almış durumda. Birçok işveren, enflasyon nedeniyle maliyetleri artırsa da, elde ettiği kârı çalışanlarına yansıtmamakta ve bunun yerine daha ucuz iş gücü, genellikle kaçak işçiler, arayışına girmektedir. Sonuç olarak, yükselen maliyetler, iyileşmeyen maaşlar, işsizlik ve artan enflasyonla boğuşan bir ekonomi ortaya çıkar.

BİREYLERİN ENFLASYONİST ORTAMDA VERDİKLERİ BU TEPKİLER RASYONEL Mİ?

CEMRE YOLDAŞ: Bireylerin bu tepkileri davranışsal ekonomistler tarafından iki şekilde değerlendirilmektedir. Eğer verilen tepki mevcut ekonomik koşullara veya politikalara karşı veriliyorsa uygun bir tepki ve uygun bir yanıttır. Ancak bu tepki duygusal bir tepki -enflasyon rakamları düşmeye başladığı halde- ise bunu yönetmek için aktif politikaların ortaya konması gerekiyor. Bu politikalar olmadığı takdirde fiyat balonları oluşur ve her balon patladığında kriz daha da derinleşir.

Enflasyonla mücadelede politikalar genellikle enflasyon rakamlarını düşürmeye odaklanır, ancak ne yazık ki çoğu zaman psikolojik etkiler göz ardı edilir. Uzun bir aradan sonra 2022 yılında, bir FED üyesi enflasyonist psikolojiyi yeniden gündeme getirmiş ve bununla mücadelede en etkili yöntemin agresif faiz artırımı olduğunu belirtmiştir. Ancak burada zamanlama oldukça önemlidir. Beklenen faiz artırımı yapılmadıkça, sonradan yapılan faiz artışları enflasyon rakamlarını düşürse bile, enflasyonist psikolojiyi derinleştirebilir.

Derinleşmiş enflasyonist psikolojiden kurtulmak için hazırlanan politikalara davranışsal ekonomi politikaları da eklenmelidir. Ayrıca, birçok firma ve tüketici gerçek enflasyonu abartma eğilimindedir; bu da haksız fiyat artışları ve işten çıkarmalara yol açabilir. Bu nedenle kontrol mekanizmalarının iyi bir şekilde çalıştırılması gerekmektedir. Beklenti anketlerinin yapılması da olumlu bir adımdır. Bu sayede tüketiciler ve firmalar beklentileriyle örtüşen sonuçları görebilmekte ve ekonomik planlarını buna göre yapabilmektedirler. Ancak bu istikrarın sürdürülebilmesi, alınan politika kararlarının sonuçlara yansıması ve bu sonuçların hane halkının cebine etki etmesi gerekmektedir.

Kısaca, enflasyon rakamlarının düşmesi, enflasyonist psikolojiden kurtulmak için tek başına yeterli değildir. Bu konuda hâlâ yolun başında olduğumuzu söyleyebiliriz.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.