Çıkar Telefonunu!

GİRİŞ:
2025-02-18
saat ikonu 09:18
|
GÜNCELLEME:
2025-02-18
saat ikonu 09:20

Lüks...
Bu kelimeyi duyduğumuzda ne geliyor aklımıza? Belki de pahalı arabalar, devasa villalar, ya da altın kaplama telefonlar. Lüks dediğimizde, toplumun dayattığı görkemli, pırıltılı yaşam aklımıza gelir genelde. Ama bir bakarsınız, o altın telefon, birkaç gün sonra gözünüzde hiçbir anlam ifade etmez. Bir zamanlar hayalini kurduğum şeydi! diye düşündüğünüz o lüks villa, her geçen gün daha da sıradanlaşacak. Çünkü, gerçek lüks, aslında çok daha derin, çok daha anlamlı bir şey değil miydi?

Teknoloji çağında lüks ne kadar değişti? Bugün, akıllı telefonlar üç beş bin liralara kadar satılıyor ve herkes en yeni model için adeta birbirini ezip geçiyor. Markalar o kadar güçlü ki, bir logo bile, adeta kimliğimizin bir parçası haline geliyor. Bir markayı giydiğini görmek, senin de değerini arttırır gibi bir algı oluşmuş.

Teknolojinin evrimi o kadar hızlı ki, bugün akıllı gözlüklerden, sanal gerçeklik gözlüklerine, robot köpeklere kadar her şey hayatımıza girmeye başladı. Gerçekten ihtiyacımız var mı hep sorgulamışımdır. Bu kadar teknoloji, bizi mutlu etmektense daha çok daha fazla istek yaratıyor. Biraz daha teknoloji, biraz daha lüks dediğimizde, bir bakıyoruz ki aslında gerçekten neye sahip olduğumuzu unutmuşuz.

Teknoloji ve lüks ile birlikte, aslında en büyük kaybımız insan olma değerlerimiz oldu. Bir zamanlar sokakta biriyle göz göze gelmek, gülümsemek, hoş bir sohbet etmek lüks bir şeydi. Ama şimdi bu tür insani değerler, yavaşça silinmeye başladı. Bunu anlatırken de sadece nostalji yapmıyorum. Gerçekten, son yıllarda insan ilişkileri çok daha yüzeysel ve dijitalleşmiş hale geldi. Özellikle sosyal medya, insanların gerçekten kim olduklarını unutmalarına sebep oldu.

Bugün, insanlar daha çok likeları, takipçileri, paylaşımları için yaşıyorlar. Birinin hayatındaki en değerli anı ne zaman paylaşacağını akıllı telefonunun ekranında düşünüyor. Gerçek anlar ise sosyal medyada paylaşılamaz ya da görünmez hale geldi. Belki de lüks, işte burada devreye giriyor; Gerçek lüks, gerçek anlar ve gerçek ilişkilerde saklı. Açıkçası ben dikkat etmeye ve anın tadını çıkartmaya çalışıyorum. Evet ben de fotoğraf çekiyorum ama saniyeler içinde çekip, o anda orada olmak, kalmak ve oranın keyfini çıkartmaya çalışıyorum. Oysa öyle sahneler görüyorum ki, gelip gidene kadar elinden telefonu düşürmeden, o anı yaşamadan, o an keyif almadan ayrılıyor insanlar. Peki ne yapıyorlar, giderken yolda mı orayı yaşıyorlar, eve gidince mi, ertesi gün iş yerinde mi?


Yoksa Hiç mi?

Yapay zeka, robotlar, otonom araçlar... Gelecek, her şeyin daha hızlı, daha verimli ve daha teknolojik olacağı bir yer gibi görünüyor. Ama gerçekten, bütün bu lüks teknolojiler bizi mutlu mu ediyor? Belki ilk başta heyecanla, düşünüyorsunuzdur. Ama sonra bakıyorsunuz ki, yeni telefonun ya da yeni arabaların verdiği mutluluk geçici. Sonra bir bakıyorsunuz, gerçek mutluluk aslında gülümsemelerde, birlikte geçirilen zamanlarda ve paylaşılan anılarda.

Teknoloji hayatı daha kolaylaştırabilir, hızlandırabilir ama gönül rahatlığı, mutluluk ve gerçek bağlar o kadar basit şeylerde saklı ki. Belki de mutlu bir aile, gönül rahatlığı ve güvenli bir toplumda yatıyor. Bunlar teknolojiyle satılamaz, sadece yaşanır.
Ben yaşlanıyor muyum nedir :) Bak evladım diye başlayan nasihat dolu amcalara benzemek istemiyorum. Herkes dilediğini yaşasın.

Benim demem o ki ruhsuz olmayın.

Biliyoruz ki, yenilikçi teknolojiler ve lüks markalar hayatı daha kolay ve eğlenceli hale getirebilir. Ama gerçekten bizi mutlu eden şeyler, sade ve özeldir. Kendi iç huzurumuz, doğayla bağımız, insanlarla kurduğumuz gerçek ilişkiler en büyük zenginliğimizdir. Bir telefon almak, yeni bir araba almak elbette güzel, ama o gerçek mutluluğu bulmak için başkalarına değer vermek, gülümsemek ve sade bir yaşam sürmek gibi küçük ama anlamlı şeylere ihtiyacımız var.

Teknolojiye ve lükse dair her şey hızla değişiyor ve biz de bu değişime ayak uydurmaya çalışıyoruz. Daha fazla markaya sahip olmak ya da daha pahalı bir telefon almak, kısa vadede mutluluk getirebilir. Ama uzun vadede, gerçek değerlerimiz, sade yaşamlarımız, sevgiyle kurduğumuz ilişkiler ve gönül rahatlığımız bizi gerçekten mutlu eder.

Teknoloji ve lüks dünyası büyüsünü kaybetse de, biz yine de gerçek lüksün basit ve değerli şeylerde olduğunu unutmamalıyız. Çünkü en büyük lüks, aslında insan olmanın ve mutlu olmanın kendisidir.

Şimdi hep lüksü gömdük ama anlamamız gereken bir şey var. O da kavramın artık eskisi gibi olmadığı ve değiştiği.
Her ne kadar teknoloji hayatımızdan bir çok şey götürse de faydalarını anlatmakla bitiremeyeceğimiz kadar yenilik ve kolaylık da getirdi.
Lüksü ne ile ölçtüğünüzü bilemem ancak ne artık telefon aynı telefon, ne de bir telefon artık lüks olacak kadar anormal.
O yüzden gençlere iki de bir; "çıkar bakayım telefonunu" demeyi bırakın.