Hepinizsiniz Ben Tek

GİRİŞ:
2025-03-20
saat ikonu 09:49
|
GÜNCELLEME:
2025-03-20
saat ikonu 09:49

Hepimiz diye diye unuttuğumuz bir şeyi hatırlatmaya davet ediyorum: Tek olmanın gücünü. İnovasyon denince aklımıza hep daha hızlı, daha akıllı, daha çok geliyor, değil mi? Ya “daha yavaş, daha insani, daha az diyenler? Onlar nerede? Bu yazı, tarihin tozlu sayfalarından fırlamış, ters köşe insanların hikayeleriyle dolu. Teknoloji dünyasının parlak ışıklarına bir de mum ışığından bakalım istedim.

Tarih hep doğruyu söyleyenlerin değil, yanlış diyenlerin omuzlarında yükselir. Ne demek istediğimi ilerleyen satırlarımda anlayacaksınız.
Milattan önce 399’da, Sokrates bir bardak zehri içmeden önce şöyle demişti: “Sorgulanmamış bir hayat, yaşamaya değmez.” Peki Sokrates’i ölüme götüren neydi? Gençleri yanlış yola soktuğu iddiası. Oysa bugün onu, Batı felsefesinin babası olarak anıyoruz.

Aynı şeyi söyleyebilecek bir başka isim: Galileo. Dünya’nın döndüğünü söylediği için Engizisyon’a teslim edilen adam. Kilise ona, Yeter, sus artık! dediğinde, Galileo’nun mırıldandığı iddia edilen o meşhur cümle: Yine de dönüyor.


İşte teknoloji dünyasının hepimiz diyen kalabalığına inat, “ben tek” diyenlerin ilham kaynağı.

Steve Jobs, inovasyon, 1.000 şeyi söylemeyip 1’ini mükemmel yapmaktır der. Peki ya bu 1 şeyi bulmak için kaç kişi yavaşlamayı göze alır? Günümüzde her şey “anlık” olsun istiyoruz: Anlık mesajlaşma, anlık teslimat, anlık beğeni…
Oysa tarih, yavaşlayanların hikayeleriyle dolu.

Johannes Gutenberg. Matbaayı icat etmek için 20 yılını harcadı. Hiçbir yatırımcı ona, Hadi ama, MVP’yi (Minimum Uygulanabilir Ürün) çıkar da test edelim! demedi. Ama sonunda insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden birini başlattı. Belki de inovasyon, hız değil, sabır demektir.

1940’larda Hollywood’un en güzel yıldızı Hedy Lamarr, bir yandan film çekiyor, bir yandan da Nazi denizaltılarının torpidolarını şaşırtmak için frekans atlamalı bir sistem geliştiriyordu. Kimse onu ciddiye almadı. Sen aktris ol, mühendislik sana göre değil dediler. Ama bugün Wi-Fi ve Bluetooth’un temelini atan o buluştu. Teknoloji dünyası, Lamarr’a teşekkür borcunu ancak ölümünden sonra ödeyebildi.

Örneğin, sosyal medyadan uzak duranlar anti-sosyal mi, yoksa zihinsel özgürlüğünü koruyan vizyonerler mi? Ya da kâğıt kitap ısrarıyla eski kafalı denenler, aslında dokunma duyusunun sihrini savunan direnişçiler mi?

Tarih, hepimiz diyenlerin değil, ben tek diyenlerin hikayeleriyle, onların gece gündüzlerini inandıklarını başarmak arzusu ile çabaladıkları yılların eseri olmuştur.

Tesla, Edison’un doğru akım çılgınlığına karşı alternatif akımı savundu.

Rosa Parks, bir otobüs koltuğunda tek başına oturarak, milyonlara ilham oldu.

Greta Thunberg, okulu kırıp iklim için grev yaparak, teklikten birlik oluşturdu.

Belki siz de bugün, hepimiz diyen kalabalığa karşı, içinizdeki tekin sesini dinlemelisiniz. Kim bilir, belki yarının Galileo’su sizsinizdir…

Bu yazıyı okurken telefonunuzu bir kenara bırakıp, pencereden dışarı bakmanız tavsiye edebilirim.

İnovasyon bazen de hiçbir şey yapmamak olabilir!


Bedenen hiç bir şey yapmadığınızı zannetseniz de beyninize verdiğiniz bu fırsat inovasyonu tetikleyici ana unsur olabilir.