Dış Minnaklar!

Bizim memlekette bir şeyler ters gittiğinde, şöyle bir ağız dolusu, "Dış mihrakların oyunu bunlar!" demek adettendir. Ama işte bu sefer konu biraz farklı, başrolde "Dış Minnaklar" var.

"Kim bu dış minnaklar", diye soracak olursanız, aslında onlar, dış mihrakların biraz daha sevimli, biraz daha ufak tefek, ama bir o kadar da etkili versiyonu! Bizim teknolojide bir türlü yakalayamadığımız trenlerin sorumlusu, işte bu minnaklar! Peki, bu minnaklar gerçekte var mı? Hadi gelin, bir düşünelim.

Türkiye'nin tarihine baktığımızda, sanayi devriminden tutun da dijital devrime kadar birçok önemli gelişmeyi ıskaladığımızı görebiliriz. Elbette bunun arkasında birçok sebep var: Eğitim eksikliği, teknolojiye yatırım yapmamak, kısa vadeli çıkarları uzun vadeli hedeflerin önüne koymak... Ama işte tam da bu noktada, devreye "dış minnaklar" giriyor. Yani, her defasında suçlayacak birilerini bulmak, ama asla aynaya bakmamak.

Hatırlarsanız, bir dönemler, "Bilgisayar Cebimize Sığar mı?" diye tartışmalar vardı. Dünya cep telefonlarını avucuna sığdırmışken, biz hâlâ devasa kasaların peşindeydik. Tabii, neden geri kaldık? Suçluyu bulmak zor olmadı: Dış minnaklar! Ne de olsa onlar, bizim bu teknolojik devrimleri kaçırmamızı planlamış, önümüze set çekmişti. Veya öyle olduğuna inandık. Halbuki, eğitimde yapmadığımız devrimler, teknolojide yapmadığımız yatırımlar, bilime ve araştırmaya vermediğimiz değer bizi geri bırakmıştı. Dış minnakların parmağı mı? Pek sanmıyorum.

Peki çözüm ne? Dış minnaklar' mı bulup etkisiz hale getireceğiz? Tabii ki hayır! Çözüm, aslında bizde, içimizde, toplum olarak yetiştirdiğimiz bireylerde. Teknolojiye yatkın, öğrenmeyi öğrenen, sorgulayan, üreten bireyler yetiştirmekten geçiyor. Bizim minnakların tek derdi ise aslında eğitimsizlik ve teknolojiye yatırım yapmamakla alakalı. Eğitim sistemimizde köklü reformlar yaparak, üretimi, eleştirel düşünceyi ve yenilikçiliği teşvik eden bir sistem inşa etmemiz gerekiyor.

Dünyada birçok ülke, teknolojiye ve eğitime yaptığı yatırımlarla devler liginde yer alırken, biz hala minnakları suçlamakla meşgulüz. Oysa ki, Japonya'nın nasıl teknoloji devrimi yaptığına, Güney Kore'nin nasıl dünya markaları çıkardığına bir baksak, belki de çözümün anahtarını bulacağız. Onlar dış minnaklarla uğraşmak yerine, kendi içlerindeki potansiyeli açığa çıkarmaya odaklandılar. Eğitim sistemlerini dünya standartlarına taşıdılar, teknolojiyi sadece tüketmek yerine üretmeye başladılar. Biz de bunu yapabiliriz, yapmalıyız da!

Her defasında başkasını suçlamak, bizi sadece geri götürür. Asıl mesele, hatalarımızla yüzleşmek, neden geri kaldığımızı sorgulamak ve bir an önce harekete geçmek. Bunu yaptığımız gün, dış minnakların varlığına olan inancımızı da bir kenara bırakırız.

Dış minnaklar dediğimiz o sevimli suçlular, aslında bizim içimizdeki eksikliklerin birer yansıması. Onları suçlamak yerine, kendimize dönüp bakmalı, teknolojiyi ve eğitimi öncelik haline getirmeliyiz. Ancak o zaman geleceğin Türkiye’sini inşa edebilir, dünya sahnesinde hak ettiğimiz yeri alabiliriz. Yeter ki dış minnaklara takılmadan, kendi içimizdeki minik ama güçlü adımları atmayı bilelim.

Unutmayalım, "Dış minnaklar var mı, yok mu" tartışması bir yana, biz eğer doğru eğitimi, doğru teknolojik yatırımları yaparsak, o minnaklar bizim yolumuzu kesemez. Hadi bakalım, dış minnakları değil, kendi minik devrimlerimizi konuşalım, harekete geçelim