Bazı buluşlar vardır ki, ilk duyduğunuzda Pardon? dedirtir. Çünkü aslında o buluş, tam olarak onu oluşturmaya çalışan dâhinin planları arasında yer almıyordu. Bu tür kazara yapılan keşiflerin arkasında gizlenen anlara bir göz atalım istedim.
Malum, girişimcilik dünyasında işler her zaman plana uygun gitmez. Bugün başarı hikâyesi olan birçok ürün ve fikir, aslında “Bu da ne?” diye burun kıvrılan, hatta bazen başarısızlık olarak görülen şeylerdi. Dünyadan bazı örnekler ile
Hikâyemizin ilk “pardon” anı, 3M firmasında yaşanır. Hikâye şöyle: 3M'in araştırma laboratuvarlarında güçlü bir yapıştırıcı üretmeye çalışırlarken, ortaya zayıf bir yapışkan çıkar. Bu yapışkan, başta başarısızlık gibi görünür çünkü kuvvetli bir şey üretmek istenmiştir, ancak sonradan bu "zayıf" yapıştırıcının ideal bir not kağıdı tutucu olduğu keşfedilir. Evet, bugünün Post-it notları, aslında "yanlışlıkla" ortaya çıkmıştır. Şimdi ofis masamızda eksik olmayan bu notlar, o "Pardon?" anı sayesinde doğmuştur.
Mikrodalga Fırın nasıl ortaya çıkmış dersiniz?
Spencer, radar teknolojisi üzerine çalışırken, cebindeki çikolatanın eridiğini fark eder. Normalde, bir bilim insanının cebinde eriyen çikolata pek “bulunmuş” sayılmaz. Ama Spencer bu olaydan yola çıkar ve mikrodalga enerjisinin gıdayı pişirebileceğini keşfeder. Bugün mikrodalga fırın, birçok mutfakta zamandan tasarruf sağlayan bir gereç olarak hayatımızda. Sadece cebinde çikolata eriten bir dâhinin “pardon” demesiyle!
Penicillin'in hikâyesi de oldukça ilginç. Alexander Fleming, aslında bakteriler
üzerinde çalışırken, bir tatil dönüşü laboratuvarındaki petri kaplarının birinde ilginç bir durum fark eder. Küf oluşmuştur, ama bu küf etrafındaki bakterileri öldürmektedir. Fleming bu duruma, “Aaa pardon, burada ne oluyor?” dercesine yaklaşır ve sonunda dünyayı kurtaran antibiyotiğin temellerini atar. Yani, biraz şansa, biraz dikkate ve bolca meraka sahip bir araştırmacı, aslında sıradan bir kirlilik gibi görünen bir şeyi görmezden gelmeyerek dünya tarihini değiştirir.
Teflon da ilginç bir kazara keşif hikâyesine sahip. Roy Plunkett adında bir kimyager, soğutucu gaz üretmeye çalışırken, deney sırasında tüpte kalıntı olarak beyaz, kaygan bir madde bulur. Başta bu maddeye pek ilgi göstermez, ama sonra fark eder ki bu kaygan madde aşırı dayanıklı ve yapışmaz özellikler taşıyor. Bu da tavalarımıza Teflon kaplamayı getiriyor, hatta NASA’nın uzay kıyafetlerinde kullanılacak kadar değerli hale geliyor. Hadi buna da bir “pardon” diyelim!
Buluş dünyasında bu kazara başarı öyküleri, girişimciler için de büyük dersler içeriyor. Girişimcilikte de her şey önceden planlandığı gibi gitmez. Hatta bazen işler öyle bir sapar ki, sonunda çıkan şey başlangıçtaki fikrin tam tersi olur. İşte o noktada yapılan dönüşe “pivot” denir, ama ben buna “pardon” anı demek istiyorum.
Girişimcilikte belki de en değerli şey, hatalardan öğrenmek. “Pardon” diyebilmek, bir şeylerin yanlış gittiğini fark edip hızla yeni yollara yönelmek demek. Çünkü belki de tam da o beklenmedik yanlış adım, sizi bambaşka bir başarıya götürecektir.
İnovasyon, çoğu zaman planlı bir süreç gibi düşünülse de aslında yanılmanın, denemenin, bazen de tesadüflerin bir sonucu. Kimi zaman başarı, sırf o anda orada olduğunuz ve dikkatlice gözlem yaptığınız için geliyor. Yanlışlarınızdan korkmayın; çünkü bir çikolata cebinizde eriyebilir, ama sonunda mikrodalgaya dönüşebilir.
Kendi küçük “pardon” anlarımızı hafife almamak lazım. Kim bilir, belki de yanlış anladığınız bir şey sizi çok daha büyük bir fikre götürebilir. Unutmayın, bazı büyük icatlar sadece doğru soruyu sormaktan değil, tesadüfen ortaya çıkan bir durumun farkına varmaktan doğdu. Yani, hayat size “pardon” dedirttiğinde, kulak verin. Belki de o yanlış, sizin için doğru bir başlangıcın habercisidir.
Sayfanın sonuna geldiniz!