Son dakikalar olmasaydı, hiçbir iş yetişmezdi. Bu cümle, hayatımızın pek çok anında, özellikle iş dünyasında sıkça karşılaştığımız bir gerçeği özetliyor. Ben de girişimcilik, inovasyon, teknoloji, yapay zeka ve blockchain ile ilgilenen bir iş insanı ve hayalperest olarak bu son dakika sürprizlerini sıklıkla yaşıyorum.
Yazılarımı genelde son dakikada hazırlamam, adrenalin ve stresin üretimimi artırdığını fark etmemden kaynaklanıyor. Bu hafta, bu heyecan verici süreç üzerine yazmak istedim. Tabii dün gece yarısı eve 02.00 gelip yazıyı unutmamın da etkisi olabilir. Siz yine de bu kısımdan bahsetmeyin. TGRT duymasın, aramızda :)
Son dakikaların hayatımıza getirdiği stresi hepimiz biliyoruz. Ancak bu stres, birçok açıdan faydalıdır. İnsan vücudu, biyolojisi ve fizyolojisi bu duruma özel tepkiler verir. Özellikle beynimiz, bu süreci yönetirken oldukça ilginç bir şekilde çalışır.
Stres altındayken vücudumuz adrenalin ve kortizol salgılar. Bu hormonlar, kalp atış hızımızı artırır, kan şekerimizi yükseltir ve enerji seviyemizi artırır. Sonuç olarak, beynimiz daha hızlı ve daha odaklanmış bir şekilde çalışır. Bu durum, bizi daha yapıcı ve üretken yapar. Özellikle son dakika baskısıyla karşılaştığımızda, beynimiz hızlı ve etkili çözümler üretmek için daha verimli çalışır.
Zihinsel üretkenlik ve stres ilişkisi hep dikkatimi çekmiştir.
Üretkenlik, beynimizin farklı bölgeleri arasındaki bağlantılardan doğar. Bu bağlantılar, çeşitli bilgileri bir araya getirerek yeni ve benzersiz fikirler üretir. Stres altındayken, beynimiz bu bağlantıları daha hızlı kurar ve daha yaşatıcı çözümler bulur.
Evrimsel olarak, bu yetenek atalarımızın hayatta kalmasına yardımcı olmuştur. Ani tehlikelerle karşılaştıklarında, hızlı ve pragmatik çözümler bulmaları gerekiyordu. Modern dünyada ise bu yetenek, iş hayatında ve özellikle girişimcilikte büyük bir avantaj sağlar.
Girişimcilikte de son dakikalar oldukça faydalı olabiliyor.
Girişimcilik dünyasında, son dakikalar sıkça karşımıza çıkar. Bir ürün geliştirilirken, bir proje hazırlanırken veya bir sunum yapılırken, genellikle son dakikada yapılan değişiklikler ve eklemeler projeyi daha başarılı kılabilir. Bu son dakika değişiklikleri, beynimizin en üretken haliyle çalıştığı anlardır.
Örneğin, bir yatırımcı sunumu hazırlarken, son dakikada aklıma gelen bir fikir sunumun gidişatını tamamen değiştirebilir ve yatırımcıların ilgisini çekebilir. Bu durum, yazılarımı hazırlarken de geçerlidir. Son dakikada gelen ilham, yazının en dikkat çekici ve en etkileyici kısmını oluşturabilir.
Bilimin ışığında da son dakikaların avantajları açıklanır.
İnsan beyninin stres altında daha iyi çalıştığı gerçeği, bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Stres hormonları, beynimizin bilgi işlem hızını artırır ve odaklanma yeteneğimizi geliştirir. Bu da, daha faydalı ve etkili çözümler üretmemizi sağlar.
Ayrıca, son dakikaların getirdiği bu stres ve heyecan, motivasyonumuzu artırır ve bizi harekete geçirir. Bu süreçte, beynimizdeki dopamin seviyeleri de yükselir ve bu da bizi daha enerjik hale getirir ve motive eder. Bu motivasyon, işimizi daha hızlı ve daha etkili bir şekilde tamamlamamıza yardımcı olur.
Son dakikaların hayatımızdaki rolü, sadece işimizi yetiştirmekle sınırlı değildir. Bu süreç, aynı zamanda bize önemli dersler de verir. Stres altında çalışmanın getirdiği baskı, hata yapmamıza neden olabilir. Ancak, bu hatalar bizim için değerli birer öğrenme fırsatıdır. Hatalarımızdan ders alarak, gelecekte daha başarılı olabiliriz.
Son dakikaların bize kattığı ilham ve verimlilik, işimizin daha başarılı olmasını sağlar. Bu nedenle, son dakikalardan korkmak yerine, onların getirdiği avantajları kullanmayı öğrenmeliyiz.
Unutmayın, “Son dakikalar olmasaydı, hiçbir iş yetişmezdi.”
Bu sözü rehber edinerek, son dakikaların getirdiği avantajları kullanarak daha etkileyici ve başarılı işler ortaya çıkarabiliriz. Belki de en güzel fikirlerimiz hep bu son dakikalarda ortaya çıkar.
Eğer hayatınızdaki son dakikaları biraz daha eğlenceli hale getirmek isterseniz, kendinize şu soruyu sorun: Neden her işi son dakikaya bırakıyorum? Cevap basit: Çünkü bu, beni daha verimli kılıyor. Ya da ne bileyim, benim tarzım bu!
Ve kim bilir, belki de son dakikalar olmasaydı, dünya çok daha sıkıcı bir yer olurdu.
Sayfanın sonuna geldiniz!
Kaleminize sağlık Bülent bey. Son dakikaları çok seven bir girişimci olarak yazınızı büyük bir keyifle okudum. Bir sonraki makalenizi sabırsızlıkla bekliyorum. Saygılarımla