Tgrt Haber

Yangın Vaaaaaar!

22 Ağustos 2024 12:06 | Güncelleme :22 Ağustos 2024 12:06

Her yaz içimizde derin bir sızı başlar. Ekranlarımızda, gazetelerde, sosyal medyada hep aynı görüntüler; alevler içinde kavrulan yemyeşil ormanlar, feryat figan hayvanlar, canını kurtarmaya çalışan insanlar… O an yüreğimizden bir parça kopar. Yanan sadece ağaçlar değil, hepimizin geleceği, çocuklarımıza bırakmak istediğimiz dünya. Türkiye’de her yıl daha da artan orman yangınları, artık yalnızca doğal afet olarak değil, insanoğlunun vicdanına da hitap eden bir konu haline geldi.

Orman yangınlarının doğrudan sebepleri kadar önlenebilir sebepleri de bizleri derin derin düşündürmeli. Elbette yangınlar kimi zaman doğanın bir parçası olabilir; fakat üzülerek şunu belirtmek gerekir ki birçok yangın, insan ihmali ya da kötü niyetli insanlar tarafından çıkarılıyor. Piknik alanında bırakılan bir cam şişe, dikkatsizce atılan bir sigara izmariti bile binlerce hektarlık ormanın yok olmasına yol açabiliyor. Ancak bu ihmalin ve bilinçsizliğin yanı sıra, teknolojinin kötü ellerde nasıl bir silaha dönüştüğüne de dikkat etmeliyiz.

Teknoloji, hayatımızın hemen her alanında olduğu gibi orman yangınlarıyla mücadelede de büyük bir rol oynuyor. Akıllı yangın dedektörlerinden uydulara, yangın söndürme dronlarından orman içi sensör ağlarına kadar birçok yenilikçi teknoloji, yangınları daha hızlı fark edip söndürmemize yardımcı oluyor. Bugün, sıcaklık sensörleri ile anlık veriler toplanarak olası yangınların yerini belirlemek mümkün. Orman yangınları başlamadan önce dahi riskli bölgelerde drone’larla keşif yapılabiliyor. Uydular, yangın çıkma ihtimali yüksek yerlerdeki sıcaklık artışlarını ve meteorolojik değişimleri sürekli izliyor.

Ancak bu teknolojik gelişmelerin kötü niyetli kişilerce kullanılması da bir o kadar korkutucu bir gerçek. Düşünsenize, uyduların sağladığı veriler sadece yangınları söndürmek için değil, onları başlatmak için de kullanılabilir. Gelişen lazer teknolojisi ya da termal saldırılar ile ormanlık alanlara zarar vermek, uzaktan dahi mümkün hale gelmiş durumda. Evet, kulağa distopik bir senaryo gibi gelebilir, ama ne yazık ki gerçek. Vicdanı olmayan bir insan, teknolojiyi kullanarak binlerce ağacı, hayvanı ve canlıyı gözünü kırpmadan yok edebilir.

Teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun, en önemli mesele insanın vicdanı. Her gün teknolojinin nasıl hızla ilerlediğine tanıklık ediyoruz, fakat ahlaki değerler ve sorumluluk bilinci aynı hızda mı ilerliyor? Orman yangınlarını engellemek, sadece teknolojiye değil, insanın içindeki iyilik duygusuna da bağlı. Eğer insanlar, doğaya karşı sorumluluklarını unutup, teknolojiyi kötü amaçlar için kullanmaya devam ederse, en gelişmiş teknolojik sistemler bile bizi kurtaramaz. Vicdan, her zaman teknolojinin bir adım önünde olmalıdır. Hani vardı ya filmlerde; "bu buluş kötü insanların eline geçmemeli" repliği, işte tam da bundan bahsediyorum.

Teknolojiyi doğru kullanmak, onun hakkında bilgi sahibi olmakla başlar. Ülkemizde birçok kişi teknolojiyi kullanıyor, fakat onu yeterince anlamadan, bilinçsizce kullanabiliyor. Teknolojik okur yazarlık bu noktada devreye giriyor. İnsanların yeni teknolojilere sadece adapte olması yetmez, aynı zamanda onu sorumlu bir şekilde kullanmayı da öğrenmeleri gerekir. Eğitimin teknolojiye uyum sağlamada kritik rol oynadığını unutmamalıyız. Teknolojik okur yazarlık, yangınlarla mücadelede ve yangınların çıkmasını engellemede en büyük müttefikimiz olabilir.

Türkiye’de teknolojiyi sadece bir araç olarak değil, bilinçli kullanımın bir parçası olarak öğretmemiz gerekiyor. Orman yangınları konusunda bilinçli olmak demek, sadece yangın anında değil, olası riskleri en aza indirecek şekilde davranmak demektir. Teknoloji, bu bilinçle kullanıldığında bize büyük bir güç verebilir. Ama bu güç, eğitim ve vicdanla bir araya gelmezse, potansiyel bir tehdide dönüşebilir.

Orman yangınlarına karşı mücadelede alınabilecek birçok önlem var. İlk olarak, insanların bilinçlendirilmesi gerekiyor. Her yıl düzenlenen yangın farkındalık kampanyaları, piknik alanlarındaki bilgilendirme tabelaları, orman içinde yer alan gözetleme kuleleri ve gönüllü ekipler yangınların çıkmasını önlemede etkili olabilir. Ancak sadece bilgilendirme yetmez; insanların içlerindeki doğa sevgisini yeniden alevlendirmek gerekir. Ormanı korumanın, kendi evimizi korumakla aynı şey olduğunu unutmamalıyız.

Bunun yanı sıra teknoloji kullanımını da artırabiliriz. Akıllı yangın söndürme sistemleri, yangın başladığı anda ormanlık alanlara su ve kimyasal yangın söndürücü püskürten otomatik cihazlar kullanılabilir. Aynı şekilde, orman içine yerleştirilecek dronelar ve kameralar ile yangınları anında tespit edebiliriz. Fakat bu teknolojilerin doğru kişilerin elinde olduğundan emin olmalıyız. Çünkü teknoloji, sadece insanın elindeki bir araçtır. İyi insanların elinde iyilik için kullanılırken, kötü niyetli ellerde felakete yol açabilir.

Orman yangınlarını sadece gelişen teknoloji ile değil, toplumsal farkındalık ve eğitim ile önleyebiliriz. Bu farkındalık ve eğitim, vicdanı güçlü, doğaya saygılı bireyler yetiştirmenin temelidir. Doğa bize emanet, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli hazine. Eğer bu emaneti korumazsak, ne gelişen teknoloji ne de diğer çözümler bizi kurtarabilir.

Bu yüzden hepimiz sorumluyuz. Her ağaç, her nefes aldığımız hava, her yanan orman bizim. Teknolojiyi, vicdanımızla buluşturarak hem yangınları önleyebilir, hem de insanlığa karşı sorumluluklarımızı yerine getirebiliriz. Yangınların olmadığı, yeşilin her tonuyla dolu bir dünya için, bilinçli bir toplum olmalıyız. 

Biz de Tümmiad ekibi olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Mesela Tümmiad'da üyelik aidatı almayız, onun yerine her üye fidan dikmelidir ay başına.
Bir milyon fidan kampanyamızın içini çeşitli şekillerde doldurmaya çalışıyoruz. Hayalini yaz biz fidan dikelim gibi. Şanlıurfa Siverek'te kurduğumuz 1 Fikir 1 Türkiye Girişimcilik ormanı gibi. Bir Milyon Fidan kampanyamız ve her bölgede, her şehirde kurulması için çaba gösterdiğimiz girişimcilik ormanları gibi.
Biz sadece fidan dikmiyoruz, zihinlere de tohum serpme peşindeyiz.

500
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.