Tgrt Haber

Arz-ı Mevud'a karşı genişletilmiş Misak-ı Milli

9 Ekim 2024 08:18 | Güncelleme :9 Ekim 2024 08:19

‘’Siyonizm Hapishanesi’’

Modern çağ diye adlandırılan içinde bulunduğumuz insanlık tarihi, geçmişten günümüze kadar bu denli insanlık krizlerine sahne olmamıştır. İnsanlığı, içinden çıkılamaz bir sarmala sürükleyen zulmün aktörleri; dünyayı, her geçen gün insani, siyasi, toplumsal, askeri, stratejik boyutlarıyla akıl dışı kapkara bir çağa teslim ediyorlar.

Günümüz dünyasında Ortadoğu’da yaşanan sınırsız boyutlardaki katliama, Amerika ve Batı, sessiz kalmaya devam ediyor. Cani Netanyahu’ nun Birleşmiş Milletler kürsüsünde gösterdiği iki hadsiz haritanın birinde yer alan, Ortadoğu’dan tüm dünyaya akıtmayı vadettiği enerji demiryolu hattı, bu vahşete dünyanın sessizliğinin en temel nedenidir. İkinci haritada ise uluslararası hukuka göre Filistin toprakları olan Doğu Kudüs, Batı Şeria, Gazze şeridinin tamamını, kendi sınırsızlığı içinde çektiği hadsiz sınırlarla İsrail toprakları olarak göstermiştir. Lanet ve lütuf adıyla çizdiği bu sınırsızlığını, tüm dünyaya açıkça ilan etmiştir.

15 Mayıs 1948’de, Filistinliler‘in Nekbe (büyük felaket) diye adlandırdıkları işgalle ve 7 Ekim’de daha da kanlı sahnelere dönüşen İsrail mezalimi ile ne yazık ki dünya, çok katmanlı büyük bir Siyonizm hapishanesine dönüşmüştür. Kendi pencerelerinden baktığı yerden Siyonizm’i besleyen, destekleyen Dünya, İsrail’in kanlı arka bahçelerine dönüşmüştür. Amerika başta olmak üzere Dünya’nın 7 Ekim’den bu yana Gazze’ de yaşananlara sessiz kalışlarının da ötesinde; Dünya, İsrail ve Siyonist temelli yayılmacı politikaları dayatan büyük bir Yahudi lobisine teslim edilmiştir. Güç dengelerinin insanı, insanlığı yok sayan bu yaklaşımının temelinde, İsrail’ i maşa gibi kullanarak elde edeceğini umduğu büyük bir çıkar beklentisi vardır. Batı’nın Ortadoğu üzerinde şu an uygulamaya koyduğu, temeli ekonomik çıkar ya da en güçlü olma takıntısına ve bin yıllık Haçlı Zihniyeti ’ne dayanan Ortadoğu planı adım adım uygulanmaktadır.

Ortaçağ Avrupa’sında kendi çıkar ilişkileri potasında, dini inançlarını istediği gibi yeniden şekillendiren Avrupa, bugün yine kendi çıkar ilişkileri çerçevesinde Netanyahu’nun Arz-ı  Mevud masalına elbette sessiz kalacaktır. Günümüz dünyasında son vahşete sessizliği ile yeniden vuku bulan bu riyakâr Batı zihniyeti; Fatih Sultan Mehmet karşısında çağ kapattıran hazmedilmemiş yenilginin sonucu olan Ortaçağdan kalma Netanyahu’ yu şımarık çocuk olarak kullandığı modern çağ Haçlı ütopyasıdır.

GÜÇ, ÖNGÖRÜ VE HAKAN FİDAN

Günümüzde dünyanın en geçerli ilkesi olan güç ve öngörü, kuşkusuz Türk devlet aklında var olan tarihi bir gerçekliktir.

İsrail’ in Siyonizm temelli yayılmacı politikaları aracılığıyla Amerika ve Batılı ülkelerin kendi çıkar beklentileri doğrultusunda,  Ortadoğu haritasını yeniden çizdiği ve yenidünya düzeni diye adlandırdıkları bu ‘’kara dünya’ ’düzeninin karşısında net bir biçimde duran Türkiye; savunma sanayi atılımları ve öngörülü stratejileriyle bu oyunu bozmuştur. Mit başkanlığı döneminde Ortadoğu’yu ve dünya güç dengelerinin yayılmacı politikalarını yakından izleyen Dışişleri Bakanı Hakan FİDAN, devlet aklına uygun stratejik tespitleri ile ülke bekasında öngörünün önemliliğini de ortaya koymuştur. Sayın Hakan FİDAN,7 Ekim sonrası yaptığı tespitlerinde  ‘’Gazze’de yanan ateş söndürülmezse ateş, tüm bölgeye sıçrayacaktır. ‘’ifadelerini kullanmıştır. İsrail’in yayılmacı politikası ve Batı’nın ikiyüzlü tavrını önceden durum tespiti yaparak vurgulayan Hakan FİDAN, Lübnan işgali sonrasında da durum değerlendirmeleri ve öngörülerini ortaya koyarak Türk devlet aklının, uygun siyasi politikalarla ve stratejilerle hareket ettiğini,31 Temmuz 2024 tarihli Kanal 7 mülakatında açıkça ortaya koymuştur. Mülakatta yeni gelişen olayları da ekleyerek şu tespitleri yapmıştır:

’’…Şu anda Lübnan’a taşımış durumda. Aslında yaptığı hareketlerin yoğunluğuna, operasyonların yoğunluğuna baktığınız zaman, bu harekât başlamış; ama şu anda ciddi bir mobilizasyon yok. Orada da şöyle bir duruş var, İsrailliler şu tekniği kullanıyorlar: Gazze’de baktığınız zaman, altyapıyı ve üstyapıyı yok ettiler. Şimdi Lübnan’la da savaşa girdikleri zaman, Hizbullah’la savaşmayacaklar, Lübnanlı normal sivillerin yaşadığı altyapıyı ve üstyapıyı yok edecekler, yani girdikleri yer bu. Suriye’de böyle bir şey olsa aynısını oraya yapacaklar. Şimdi bu türden bir kurala dayanmayan, hiçbir insani değeri gözetmeyen savaş kültürünüz olduğu zaman, zaten her şey yapıyorsunuz, başka bir şekilde olaya yaklaşıyorsunuz. Hizbullah çeşitli değerlendirmeler yapıyor, onların şu anda ne düşündüğünü açıkçası kestirmek zor; ama bölgede bu gidişatın ciddi bir ‘’yaygınlaşma’’ riski taşıdığını, en baştan beri söylüyorduk zaten, şimdi de ortaya çıkmaya başladı…’’

MİSAK-I MİLLİ’DEN KUDÜS İTTİFAKINA HAKAN FİDAN VE DEVLET BAHÇELİ

Hakan FİDAN’ın açıklamalarında dikkat çeken diğer bir tespit ise şöyle:

’’ Soğuk savaş döneminden sonra bölgemizde devletler birbirlerine güvenmiyor. Bunu çözmenin tek yolu güvenlik paktı oluşturmaktır. Cumhurbaşkanımız da bu konu üzerinde yoğunlaşıyor.’’

Ardından bir önemli açıklama daha geldi. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Ortadoğu'da barış ve huzur amacıyla Türkiye, Suriye, Irak, Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin girişimiyle bir 'Kudüs Paktı' oluşturulmalıdır. ‘’açıklamasını yaptı. Bu açıklamalar, Devlet BAHÇELİ destekli, Hakan FİDAN ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzerinde çalıştığı güvenlik paktının kapsamı hakkında bizlere fikir vermektedir.

ARZ-I MEVUD’A KARŞI GENİŞLETİLMİŞ MİSAK-I MİLLİ

Şairliğinin yanında iyi bir mütefekkir olan  Attila İLHAN;  2005 yılında kaleme aldığı ‘’ BİR MİLLET UYANIYOR’’ dizisinde ‘’ Dönem Sevr dönemi, bize düşen Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığını yapıp her türlü dünya görüşüne sahip insanı, vatan için bir araya getirmektir.’’ ve  ‘’  O yüzden Türkiye’nin Kuzey Irak ve Kıbrıs’a yaptığı müdahaleler meşrudur.’’  ifadelerine yer vermiştir.  Çünkü Attila İLHAN’ ın Misak-ı Milli anlayışına göre;  Misak-ı Milli, bir sınır değil sınırsızlık belgesidir. ‘’BİR MİLLET UYANIYOR’’ dizisinin arka kapaklarında ise ‘’PAROLA VATAN, İŞARET NAMUS’’ İfadesi yer almıştır. (Cumhuriyet gazetesi yazıları /1996-2005 )

 Gelinen noktada, devlet aklının yaptığı stratejik, askeri atılımlar ve operasyonlarla Misak-ı  Millî’nin anlamı genişletilmiştir. Devlet aklı, uygun planlamalarla sadece sınır güvenliği açısından değil, aynı zamanda ülkenin bekası ve değişen, bambaşka bir boyut kazanan yenidünya düzeninde doğru adımlar atmıştır. Bunların en başında; TSK’nın 2016’ da başlattığı FIRAT KALKANI, ZEYTİN DALI, BARIŞ PINARI, BAHAR KALKANI harekâtları; 2019-2022 yılları arasında yaptığı PENÇE SERİSİ operasyonları ile sınır güvenliğini tehdit eden terör yapılanması ve göç dalgalarının önüne geçmek için yaptığı güvenlik stratejileri serisi sayılabilir.

Başta Amerika olmak üzere Batı’nın İsrail’i kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmesiyle oluşan Gazze’deki 1 yıllık soykırım ve İsrail’in yayılmacı politikası; bize Dünya’nın büyük bir Siyonizm hapishanesine dönüştüğünü net bir biçimde göstermiştir.  İşgalci İsrail’in Filistin’de yaptığı mezalim, son bir yılda bölgesel saldırganlıkla devam ediyor. Siyonizm,  Tevrat’ı değiştirerek kendi yazdığı Siyonist hikâyelerle sınırlarını genişletmeye çalışıyor. Bugün sadece Filistin değil; Ürdün ve Suriye toprakları kısmen işgal altında.

‘’Artık Misak-ı Milli’yi güncellemenin zamanı geldi.’’

ARTIK GAZZE ÇANAKKALE, KUDÜSÜ MİLLİDİR

Özellikle Güney hattımızda oluşturulmaya çalışılan Siyonist koridor ve PKK koridoruna karşı, genişletilmiş Misak-ı Milliy’i gündemimize almamız elzemdir. Öngördüğüm haliyle; İsrail, Lübnan saldırılarının ardından Suriye’ye da saldıracaktır ve Davut Yıldızı planını uygulamaya koyacaktır. ABD-PKK terör alanı ile birleşmeyi amaçlayacaktır. ABD’nin planı, terör örgütünü Siyonizm’e lejyoner yapmaktır.

Bütün bunların sonucunda ortaya çıkan şartlar ve durumlar yeni kararlar ve stratejiler oluşturmayı gerektirir. Zaman,  birlik- beraberlik, öngörü ve güç zamanıdır. Gelin, GENİŞLETİLMİŞ MİSAK-I MİLLİ stratejimizle Selahattin Eyyubi’nin yaptığını yapalım. Selahattin, Kudüs’ü işgalden kurtarmak için bayrağı altında Türkmenleri, Arapları ve Kürtleri topladı. Bu, komşularımızın topraklarını işgal etmek değildir. Güce kaşı güçtür. Ancak ve ancak Kudüs İttifakı ‘nı kurarak Orta Doğu’da Siyonist mezalimini ve Batı’nın riyakâr planlarını bozabiliriz.

Şimdi Misak-ı Milli zamanı!

 

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.