Tgrt Haber

Türk çiftçisi yaşlanıyor mu?

5 Ağustos 2024 08:41 | Güncelleme :5 Ağustos 2024 08:43

Ne yazık ki evet, yaşlanan çiftçi nüfusu ve köyden kente göç dolayısıyla da Türkiye'de tarımın geleceği tehlikede.

Geçen gün İstanbul Ticaret Borsası'nda düzenlenen Güvenilir Ürün Platformu'nun danışma kurulunda, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) İstanbul Şubesinden İbrahim Bayram Bey'in yaptığı sunum, Türkiye'de tarımın geleceğiyle ilgili bize önemli ipuçları verdi. TKDK'nın, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynaklarla ülkemizin kırsal bölgelerine yaptığı yatırımlar, tarım sektörünün güçlenmesine ve kırsal kalkınmanın hızlanmasına büyük katkı sağlıyor. İstanbul’a da yansıyan bu destekler sayesinde çiftçilerimiz daha modern yöntemlerle üretim yapma imkanı buluyor.

TKDK'nın sunduğu tüm destekler hakkında detaylı bilgiye https://www.tkdk.gov.tr  adresinden ulaşabilirsiniz.

Gelelim asıl konumuz olan Türk çiftçisinin yaşlanma meselesine. Her ne kadar TKDK çiftçilerimiz için destekler vaat ediyorsa da ülkemizin sofralarını ve leziz mekanları besleyen tarım sektörü, yaşlanan nüfus sorunuyla karşı karşıya. Tarımda çalışanların yaş ortalamasının yükselmesi ve genç nüfusun kırdan kente göçü, tarımın geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verilerine göre, 2023 yılında Türkiye'deki erkek çiftçilerin yaş ortalaması 57,7, kadın çiftçilerin ise 60,1 olarak belirlenmiş. 

Bu durum, tarımın genç nüfus tarafından terk edildiğini gösteriyor. Ülkemiz genelinde yaş ortalaması 33,2 olan erkek ve 34,7 olan kadın nüfusuyla kıyaslandığında, tarım sektöründeki bu yaşlılaşma daha da çarpıcı hale geliyor.

Türkiye'nin tarımsal üretimdeki omurgası olan çiftçilerimiz, gün geçtikçe yaşlanıyor. Köyden kente göçlerin hızlanmasıyla birlikte, bir zamanlar bereketli topraklarda çalışan ellerin sayısı azalıyor. Bu durum, sadece tarım sektörünü değil, aynı zamanda gastronomiyi de etkiliyor ve ülkemizin geleceğini de yakından ilgilendiren ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Peki, bu durumun sonuçları ne olacak?

  • Yaşlı çiftçilerin fiziksel güçlerinin azalması ve modern tarım tekniklerini takip etmedeki zorluklar, üretimde düşüşlere neden olacak.
  • Tarımsal üretimdeki bu düşüş, gıda güvenliğini tehdit edecek ve ithalata bağımlılığı artıracaktır.
  • Genç nüfusun kırdan göçü, köylerin boşalmasına ve kırsal ekonomilerin çökmesine yol açacak.
  • Yaşlı çiftçilerin sahip olduğu geleneksel tarım bilgileri, gelecek nesillere aktarılamayacak ve bu da tarımsal üretimde önemli bir kayıp yaşatacaktır.

Türkiye'de Tarımın Yaşlanan Yüzü 

Toprakla iç içe yaşayan, doğanın ritmini hisseden çiftçilerimiz, yüzyıllardır ülkemizin sofralarını layıkıyla beslediler. Ancak günümüzde, modern yaşamın cazibesi ve tarımın karlılığındaki düşüş, genç nesilleri topraktan uzaklaştırmaktadır. Köylerde yaşlıların çoğunlukta olduğu bir tablo ortaya çıkarken, tarım arazileri ise miras yoluyla bölünerek parçalanmakta ve verimliliğini kaybetmektedir.

Bu durumun sonuçları oldukça vahimdir. Tarımın geleceği belirsizleşirken, gıda güvenliği konusunda endişeler artmaktadır. Yaşlı ve tecrübeli çiftçilerimizin bilgi ve birikimlerinin kaybolması, tarımsal üretimde ciddi bir boşluk oluşturmaktadır. Ayrıca, kırsal bölgelerin boşalmasıyla birlikte, sosyal ve kültürel doku da zarar görmektedir.

Peki, bu sorunun çözümü ve bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek için neler yapılabilir?

  • Gastronomi turizmi faaliyetleri kapsamında gelir getiren bir model olarak yerli ve yabancı turistlere köylerde hasat deneyimi çalışmaları başlatılmalı.
  • Tarımın karlılığını artıracak destekler verilmeli, genç çiftçilere yönelik eğitimler ve teşvikler sağlanmalı, genç çiftçilere kredi ve hibe imkanları sunulmalı, uygun koşullarda arazi tahsis edilmeli veya kiralanmalı.
  • Köyünde kalmaya karar veren veya geri dönüp yerleşmek isteyen gençlere üretim yapma şartıyla belirli bir müddet maaş bağlanmalı.
  • Tarım aletleri, tohum, fide ve hayvan alım destek programlarıyla gençlerin tarıma başlaması kolaylaştırılmalı.
  • Özellikle kendi köyünde yerel üretim yapan kadın çiftçilere pozitif ayrımcılık uygulanmalı.
  • Kırsal bölgelerde altyapı yatırımları yapılarak yaşam koşulları iyileştirilmeli, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim kolaylaştırılmalı.
  • Tarımsal eğitim yaygınlaştırılmalı, toprak reformu gibi politikalarla gençlerin tarıma olan ilgisi artırılmalı.
  • Tarımla ilgili alanlarda istihdam imkânları artırılmalı, pazarlama kanalları güçlendirilmeli ve tarımın karlılığı yükseltilmeli ki genç çiftçilerin bu alanda ilgisi canlı tutulsun.  
  • Ürettikleri ürünleri satmaları için genç çiftçilere pazarlama konusunda destek verilmeli.
  • Kooperatifleşme ve ortak pazarlama gibi yöntemlerle ürünlerin daha iyi fiyatla satılması sağlanmalı
  • Çiftçilerin tarım aletlerine ve teknolojilere erişimi kolaylaştırılmalı, sulama sistemleri geliştirilmeli.
  • Kırsal bölgelerde altyapı yatırımları yapılmalı, sosyal hizmetler geliştirilmeli ve kırsal turizmi desteklemek gibi adımlarla kırsal yaşamın cazibesi artırılmalı.
  • Yaşlı çiftçilerin bilgi ve deneyimleri belgelenmeli ve genç nesillere aktarılmalı.

Türkiye'de tarımının geleceği, bu sorunun çözümüne bağlıdır. Ben kendimce çözüm için öneriler sundum. Tarımın sürdürülebilirliği için acil önlemler alınmalı, genç nesiller toprağa bağlanmalı ve kırsal bölgeler yeniden canlandırılmalıdır. Aksi takdirde, ülkemizin sofraları boş kalabilir ve tarımsal üretimde dışa bağımlılık artabilir

Sonuç olarak, Türkiye'de çiftçi yaş ortalamasının yüksek olması ve köyden kente göçlerin artması, ülkemizin tarım sektörü ve kırsal bölgeleri için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sorunun çözümü için tüm paydaşların ortak bir çaba göstermesi gerekmektedir. Aksi takdirde, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak mümkün olmayacaktır.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.